3 Ekim 2012 Çarşamba

Evlenemezler, Çünkü...

Ben eşcinselim, sen ibnesin, o top, biz homoseksüeliz, siz gay'siniz, onlar transseksüeller.

Medyada gündem oluşturan popüler kimliklere, özellikle kitlelerin afyonu popstarlara veya magazin figürlerine gündemi meşgul ettirirler "Evlilik ne zaman?" diye. Onlar da cevap verirler genellikle heteroseksist bir dünyada, kültürde bilinçsizce, bilgisizce veya çaresiz kaldıklarına inanarak, "Nasip-kısmet meselesi, aradığımı bulamadım, kimseye güvenmiyorum, aşka inanmıyorum." gibi bahanelerle. Aradığı nedir ki? Milyonlarca insanın yaşadığı bir dünyada, senin ne farklılığın varki de aradığını bulamıyorsun? Aradığını fikirsel beraberlikse, hem aklın yolu birdir, hem fikir alemi insanıysan pop dünyada ne işin var, hem de aklın yolu bir olduğuna göre mantık çerçevesinde mutlaka ortak bir noktada buluşabilir insan istedikten sonra. Ha bir de annesine kız beğendiremiyorlarmış? Anneleri de onlara. İçinden çıkılmaz bir kısır döngü gibi gerçekleri bahanelerle yutturduklarını zannediyorlar işte. Bütün bu gerekçeler evlenmemek için bahaneden başka bir şey olabilir mi?

Anlarım özgür bir hayat sürmek isteyenleri de. Kendisi de anlamaya başlamıştır aile kurumunun, evlilik dayatmasının doğanın yapısına ters olduğunu ve bireyin özgürlüklerini kısıtlayarak mutsuz ettiğini. İnsan bir de bayağı iyi derecede ekonomik özgürlüğüne kavuşmuşsa star olarak falan mesela, doğasına uygun içinden geldiği gibi yaşama özgüvenine kavuşur toplumun dışında kalmayı göze alarak. Toplum da zaten onları zaten çok anormal karşılamaz. Çünkü onlar yıldızdır ve toplumun dışında bulunan aykırı kişiler oldukları için, toplumun düzenini bozmayacağına inanır ve rahatsız olmazlar. Onlar birer medya insanıdır ve istedikleri şekilde bir yaşam sürebilirler. (Parası ve şöhreti olana da zaten kimse laf söyleme hakkını kendinde görmez ayrıca.) Yaptıklarını normal karşılarlar ama uzak dururlar, bulaşmamaya çalışırlar. Aykırı insanlar kendilerine bulaşmadıkları sürece onları eğlendirebilir, onlar erdemli insan olmaktan uzak birer eğlendiricidirler zaten. Toplumun onları aykırı bulup kendilerinden görmemeleri de yıldızlara istedikleri gibi yaşama cesareti de verir. Para onlardadır, özgür yaşama isteklerine de kimse karışmamaktadır. Ama bir nokta var ki, toplumu eğlendirdikleri gibi, onların manevi duygularını da onore etmelidirler, heteroseksist değerleri övmelidirler, yüceltmelidirler ki, aykırı sınıfında olsalar da aralarındaki çıkar ilişkileri sekteye uğramasın, karşılıklı olarak birbirlerini memnun etsinler. Kitleler afyonları olmadan kahır dolu dünyada teselli bulamazlar, starlar da yapay da olsa hayran pohpohlaması olmadan yapamazlar. Para beri gelsin, hayranlık devam etsin, onlar da kitlelere görevlerini yerine getirsin.

Tabi bu anlattıkları işin sadece dile getirilebilen kısmı. Tabu olarak görülen cinsellik tarafları çok iyi bilinmesine rağmen dile getirilmez. Çünkü örf ve adetlerimize aykırıdır gerçeklerle yüzleşmek. Aslında çok yüzleşme meraklısıyızdır zeytin yağı gibi üste çıkmak için ama iş cinselliğe, özelikle erkekliğin düşmanı eşcinselliğe gelince, ağızlara kilit vurulur, yüzlere maske takılır. Bu tarz düşünceler uzaktaki stara karşı bile değişmez. Her şey bilinir ama bir eşcinsele hayran olunamayacağı için, erkekliklerine toz kondurulamaz. Ya onlar da evlendirmeye çalışır, ya da onlar da bahaneleri ileri sürerler gerekçe olarak.

Ya bu eşcinsellik aslında herkes tarafından biliniyor da, nasıl, neden, niçin olduğu üzerinde durulmak istenmiyor. Eşcinsellik onlara göre ne bileyim fantezi gibi, cinsel dürtüler ayağa kalkınca o anda kalkmışın dininin-imanının olmayacağına inanılması gibi tatmin edilen, boşalınılan bir şey olarak gözüküyor. Bir hata yapmıştır insanlar boş bulundukları anda! Yoksa herkes doğrunun erkek-kadın beraberliği olduğunu bilir! Yaşayanlara göre fantastik bir cinsellik, çevreye göreyse bir hata ama düzelineceğine inanılan bir hata. Ama fantaziler hiç bitmiyor, hatalar da hiç düzelmiyor ne yazık ki. Niye acaba? Evlilikler de hiç gerçekleşmiyor, niye acaba?

Ben inanmıyorum bahanecilerin özgür yaşamın erdemine inandıkları için evlenmediklerine. Çünkü insan yalandan ne zaman kadar toplumsal değerleri yüceltir de, hep bu değerlere ters yaşar. Benim bir arkadaşım var. Tepeden tırnağa ağdasını yaptırıyor, mini pamuklu şortlarla annesinin-babasının yanında yaşıyor, tırnaklar uzun, kedisini de "anneciğim" diye seviyor ama eşcinselliği hiç dile getirilmiyor. Kavgalar gürültüler çeşitli sebeplerle oluyor ama asıl gerekçesi eşcinsellik. Oysa bütün sıkıntıların ve diken üstünde yaşamalarının sebebi yüzleşilmeyen bu eşcinsellik. Nefretler, intihara kalkışmalar, kırmalar-dökmeler, bağırmalar-çağırmalar, tehditler, mesafeler, üzüntüler, ağlamalar, kaygılar, korkular hep bu dile getirilmeyen eşcinsellik yüzünden. Oysa eşcinsellerin evlenemeyeceği, evlenseler bile karşı cinsle mutlu olamayacakları oturulup konuşulsa, doğanın gerçekleriyle bir yüzleşilse, hiçbir sıkıntı kalmayacak. Bu sayede çocuğumuz evlenecek beklentisiyle heba edilen ve diğer taraftan aileleri oyalamakla boşa geçirilen yıllar, mutlu-mesut ve daha samimi şekilde geçirilebilir.

"Ne zaman evleneceksin, yaşın geçmiyor mu?" sorularıyla benim de çok karşılaştığım ve bu tür saçmalıklarla muhatap olmaktan gerilip çok insanları bozup-dağıttığım ve üzdüğüm oldu. O dönemlerde belki anlatma yolunu bilmiyordum, belki de eşcinselliğime güvenim tam değildi, belki de en önemlisi onların anlamayacaklarına, yani eşcinselliğimi kabul etmeyeceklerine dair inancımdı. Gerçi onların anlamayacakları konusunda değişen bir şey de yok ki, hala eşcinseller bahanelere sığınıyorlar. Sonraları insanlara çok rahat bir şekilde "eşcinselim" demeyi keyifli hale dönüştürdüm. Onların o anlamazlıklarına kuşbakışı bakmaya çalışarak, moralimi sağlam tutmaya çalıştım. Gördüm ki, insanların heteroseksistçe üzerime gelişlerine karşı hiddetimin sebebi, kendimle içimde olan savaştan, barışa dair eksiklerden kaynaklanıyormuş. Gerçekten insan kendinden memnun olmayı öğrenirse, çevresiyle baş etmesini de öğreniyor, toplumsal dayatmalar rahatsız etmemeye de başlıyor. Zaten sen kaçtıkça kovalıyor heteroseksizm seni. Sen orada, ortada gerçeğinle, doğallığınla, eşcinselliğinle dursan, kimse de üzerine gelmiyor. Bu homofobinin olmayacağı anlamını taşımıyor tabi. Demek istediğim, heteroseksizmin gereksiz laga-lugalarınla muhatap edilmiyorsun açık olursan eğer. Bir süre sonra da herkes senin ne olduğuna alışıyor ve kendi halinde bırakıyor. Bahanelerle dikleştiğin sürece heterosesist zihinlerin ego savaşına maruz kalıyorsun. Sen de içindeki kendine karşı ego problemini halledememişsen, çevrendeki ego savaşına dahil olarak deşarj olmaya çalışıyorsun. Kendi içimizdeki savaşı hallettiğimizde dışarıdaki savaşa gerek kalmıyor anlayacağınız. Hallettiğinizi zannedebilirsiniz ama dışarıyla çatışma devam ettiği sürece halledilmemiş demektir bu. İçindeki barışı sağlamış olan bir eşcinsel çevresiyle makul ve anlaşılabilir, anlaşılacak bir mücadele verir. Kaçışlar, bahaneler aslında eşcinselliğe açılan savaşların baş sebebidir.

Çok çok uzun zamandan beri, 20'li yaşlarımın başından itibaren kurtuldum evliliğe dair bahaneler yaratmaktan. Özellikle yakın çevreme direkt olarak, "Ben eşcinelim, karşı cinsle evlenemem" demem, onları şok ediyordu ama diyecek tek kelime bile bulamamaları, insana-bana moral ve zaman kazandırıyordu. Ne diyebilirler, ne yapabilirler ki, "Ben ibneyim, ben topum, kadınla-kızla işim olmaz." diyen bir eşcinsele. Zaten hangi karşı cins eşcinselliğini gururla sunan biriyle hayatını karartmak ister ki?

Şu hayatta ünlüsünden ünsüzüne, politikacısından vatandaşına herkes birbirinin aynısı, aynası. Bahaneleri gerekçe saydığımız sürece de yalan bir dünya olarak mutsuz bir hayat sürmeye mahkumuz. Suçluyu da uzakta aramayın. Çünkü biziz heteroseksizmi var eden. Başka bir gezegenden transfer edilmemiş heteroseksizm. Biz eşcinseller bile hala besleyip büyütüyoruz heteroseksizmi, dolayısıyla homofobiyi kendimiz olmayarak, açık olmayarak, eşcinselliğimizin arkasında durmayarak. Kendimizi paraya, şöhrete, kariyere, konuma değişiyoruz ne yazık ki.

Bazı heteroseksüel geçinenler aşk hayali kurduklarını, evlilik hayali kurduklarını dile getiriyorlar ama bir eşcinsel için heteroseksüelce aşk yoktur, olamaz da. Kimse kimseyi kendisi dahil kandırmasın. Kimisi işine aşkından bahsediyor, vakit yetmezliğinden bahsediyor, başka aşklardan bahsediyor. Geçiniz bunları, sadede gelin please!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder