6 Eylül 2012 Perşembe

Onu Kocaman Kocaman Güldürmeyi Seviyorum

Sonuçta yatak odasıyla sınırlı kalsa da heteroseksist dünyaya sığdıramadığımız güzellikleri paylaşarak çoğaltıyoruz sevgimizi, belki de sevgimi. Ama olsun, sevgi var ya işin için de tek taraflı da olsa. Bir de onu kocaman-kocaman güldürdüğüm esprilerim.

Aşk istediğin zaman yaşanmıyor, doğal ve samimi paylaşılan anlar, yaşanılan beraberlikler aşk oluyor. Bazıları bunun aşk olduğunu bittikten sonra anlıyor ama aşk için yaşamayanlar bunun aşk olduğunun farkında olarak, duyguları ürkütmemek için yaşadıklarının adını mümkün olduğu kadar koymadan yaşıyor. İnsanın kendini tutamadığı, duygularını saklayamadığı anlar da olabilir ama olmayabilir de istedikten sonra. Aslında bu kendini tutma, daha doğrusu koyvermeme hali, aşka karşı bir sahtekarlık değil, aşkı ürkütmemek ve muhafaza etme adına aşkın doğasına bir saygı. Çünkü aşkın sahip olmakla, ısmarlama şekilde çok sevilmekle, yaşanılan beraberliği gereksiz yere abartmakla, yüceltmekle hiç alakası yok. İşte çok fazla uçmaktan dolayı "küt" diye çakılıp bir daha kolay-kolay kalkamıyoruz ya. Olur-olur, aşkın da mantıklısı olur. Mantıksız olan aşk hayalciliktir bence, artık. İster kaşarlık diyin, ister tecrübe, profesyonel yani acı çekmeyen bir aşık olabilmek için zaman ve çocukça acıları, aptallıkları yaşamak gerekiyor. Tabi bazıları çocukluktan asla kurtulamıyor, asla istediği aşkı yaşayamıyor, belki yaşıyor da planlı-programlı aşk yaşamaya çalışmaktan aşklarının farkına varamıyor. Aşka sahip olmaya çalışmadığın sürece, geriye baktığında ne kadar çok aşklar yaşadığının farkına varıyorsun. Ve o aşklar sen bitirmediğin sürece hiç bitmiyor. Araya zaman ve mesafeler giriyor ama özlem o aşkları daha da büyütüyor. Aynı anda çok aşk yaşamak aşkların en güzeli gerçekten. İnsanlar benim aynı anda çok aşk yaşadığıma inanmıyor ama ben beraberliklerimde hayata dair çok şey buluyorum beni besleyen. Ben de bir zamanalar herkes gibi düşünür, aşksız olduğuma inanırdım. Oysa aşk benim içimdeymiş ve ben onu kullanmasını bilmiyormuşum. Benim çok sevmem ve aşık olmam için karşımdaki kişinin beni çok sevmesi veya sevgilerin eşit olması da gerekmiyor. Bana geliyor mu, art niyetsiz mi, sadece işin içinde paylaşım mı var, ben de bir şeyler yakalayabiliyor muyum bu paylaşımdan, e daha ne olsun aşk için? Sonuçta yatak odasıyla sınırlı kalsa da heteroseksist dünyaya sığdıramadığımız güzellikleri paylaşarak çoğaltıyoruz sevgimizi, belki de sevgimi. Ama olsun, sevgi var ya işin için de tek taraflı da olsa. Bir de onu kocaman-kocaman güldürdüğüm esprilerim. Hayatta hiç terk etmedim, bana uymadığı için terk ettirdim, tabii bir de terk edildim ama onlar da zaten hayatımda olmak istemedikleri için terk etmelerinin bir öneminin olmadığını öğrendim. Her aşk insanın hayatında kalması gerektiği kadar kalır. Terketmek, terk edilmek kavramlarını kullanmak da çok yanlış aslında. Olması gerekenler oluyor ama biz işimize geldiğince çıkarımıza uygun anlamlar yüklüyoruz bu tükenmişliklere. Ne de olsa melankolik bir tarafı da var bu dünyanın, insanın sahiplenme hırslarını rehabilite edebileceği.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder