Eşinin transseksüel olduğunu öğrendikten sonra boğarak öldüren adama 24 yıl hapis cezası verilmiş. Adamın gerçeği öğrenmesine sebep olan da çiftin çocuk sahibi olamamasıymış.
Düşünsenize heteroseksist değerler olmasa insanlar mutlu-mesut yaşayıp gidecekler ama ne zaman devreye toplumsal mecburiyetler giriyor, her şey tepe-taklak oluyor. Erkekler erkekliklerini ispat etmek için çocuk sahibi olmak zorundalar, soylarını devam ettirmek için çocuk sahibi olmak zorundalar. Makbule geçen de erkek çocuk.
Konuyu saptırdığım sanılabilir ama değil. İnsanların tahrik olmalarının sebebi heteroseksist değerleri doğdukları andan itibaren içselleştirmeleri çünkü. Nefret cinayetlerinin sebebi öyle veya böyle mutlaka heteroseksist değerler. En önemlisi de heteroseksüelliği insanların varoluşun temeli olarak görmeleri. Yani bir erkeğin, bedeni doğuştan kadın olan dışında biriyle beraber olması kabul edilemez bir şey heteroseksizme göre. Oysa beraber olunca bir şey olmuyor aslında. Kafalar heteroseksüel beraberliğe şartlanmasa hiçbir şey olmayacak. Örneğimizde görüldüğü üzere çocuk sorunu olmasa, adam transseksüel eşinin cinsiyetinden şüphe bile etmeyecek. Demek sorun sadece heteroseksizm tarafından şartlandırılmış beyinlerde.
Tamam, kimsenin kimseye yalan söylemeye, kimseyi kandırmaya hakkı olamaz ama LGBT'leri bu yalana iten heterosekizmden başka bir şey değil. Dediğim gibi beyinler de heteroseksizme şartlanmasa, LGBT'leri kabul edecekler her anlamda.
Hiçbir suçu olmadığı halde, en mağdur, en savunmasız olduğu halde heteroseksizm yüzünden bir LGBT birey öldürülüyor. LGBT'leri öldüren heteoseksizmin bireyleri, heteroseksist yasaları dahilinde cezalandırılıyorlar. Peki bu ayrımcılığa maruz kalan LGBT'lerin geleceklerinin güvencesi için yeterli bir uygulama mı? Değil ama heteroseksizm LGBT'leri düşünecek olsa, onları normal karşılamak için çaba sarf etmez mi? Sürekli ayak diretiyor LGBT'lere karşı ayrımcılığa devam etmek için. Yani sorunun kökten halledilme ihtimali mevcutken, bunu görmezlikten geliyor, devamlılığı için bir anlamda cinayetlere göz yumarak suça teşvik ediyor bireylerini.
Uzaktan bakıldığında bir transseksüel bir erkeğe yalan söylemiş ve cezasını da çekmiş diye düşünülür. Olaylara bir de farklı bir açıdan bakabilmeyi denesek. Niye hep erkek bakış açısıyla bakıyoruz? Tabiki de böyle öğrendiğimiz için ama kendimizi de hiç zorlamıyoruz doğru veya farklı bir pencereden bakabilmek için.
Heteroseksüelliğin tek doğru yönelim olduğuna inanarak cinayet işleyenler, acaba kendilerinin sırf cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinden dolayı öldürüldüklerini düşünseler, LGBT'leri anlayabilirler mi? Belli bir saatten sonra zor ama bunu LGBT'lerin anlatmaları, anlamayanlara karşı da yaptırımlar için yasaları bizleri korumaya yönelik iktidarları zorlamalı. Gerekirse o iktidar LGBT'ler olmalı açıkça. Bir engel de yok buna. Yeter ki kafalarımızdaki engelleri aşalım, içimizdeki eşcinselliğe dair her türlü korkularımızı yenelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder