12 Temmuz 2012 Perşembe

Eşcinseller Heteroseksüel Yönelime Karşı Neden Ayrımcılık Yapmazlar?

Heteroseksüel bir erkek çocuğuna, neden erkek sevgilisi olduğu iddia edilen kişinin soyadını ad olarak vermiş olabilir?

Bugün tarihi bir gündü. Sinema dünyasının gelmiş-geçmiş en çok kazan ve en ünlü oyuncularından Tom Cruise ile futbol dünyasının gelmiş-geçmiş en popüler ismi David Beckham'ın yatakta Tom Cruise'nin karısı Kathy Holmes tarafından basıldığı iddia edildi. İddia da bulunan da medya değil, Kathy Holmes'un kendisiydi.

Karılar kocalarını, kocalar karılarını basabiliyor başka birileriyle. Karşı cins olursa bastıkları kişi, aşk ve çıkarlar hala söz konusuysa affedilebiliyor ama yatakta basılan taraf kendi cinsiyle basılmışsa affedilmeme ihtimali çok yüksek. Affedilmesi için, yüksek çıkarların ve formaliteye dönüşen evliliği-beraberliği devam ettirebilmesi için toplumsal anlayışa göre marjinal bir kesimde yer alması gerekiyor affeden ve kendi cinsiyle eşini aldatan kişinin. Yani açık evlilik yaşamaları ve böyle bir evliliği devam ettirebilme anlayışına sahip olmaları gerekiyor.

Veya bizim toplumdaki gibi "Kol kırılır, yen içinde kalır" misali, topluma rezil olmaktansa, özellikle kadın tarafının toplumdaki yerinden ve ekonomik bağımlılığından dolayı özgür olamaması gerekir heteroseksüellerin eşcinsel aldatmalarına sessiz kalmaları için. Erkeklerimiz içinse, giriş-çıkış olmadığı için kadınlar arası lezbiyen ilişki bir fantezidir zaten. Ancak erkek tarafı ayrılmak istiyorsa, o zaman karısının lezbiyen ilişkisini koz olarak kullanmak amacıyla bu tür ilişkiden rahatsız oluyormuş gibi numara yapar. Çünkü onun sevgi anlayışı, aşk anlayışı, karısına sahip olmaktan ibarettir. Yoksa karısının duygularının bir önemi yoktur.

Tabi bu anlattıklarım çok da bilinçli olmayan kesime verebileceğim bir örnek. Aşkını ve sevgisini özgürce yaşayabilen ne kadar bilinçli olduğu tartışılır bağımsızlar, eşcinsel ilişkiyi asla kabul etmezler. Heteroseksüelliğin ayrımcılıkla eş anlamlı olduğu durumsa işte tam burasıdır. Eşcinsellere karşı ayrımcı olmadığını iddia eden heteroseksüeller bile, eşcinsel ilişki kendi evliliklerine, kendi beraberliklerine bulaşırsa, asla bu ilişkiyi yani eşcinsel aldatmayı kabul etmezler. Belki işte dediğim gibi aşk ve çıkar devam ediyorsa görmezlikten gelinebilir ama duygular içeriden tamamen biter (mi?). Hani ayrımcı değildi heteroseksüeller. Ne olur katlanıverseniz siz heteroeksüeller eşcinsel aldatmaları. Sonçta karınız veya kocanız kendi cinsiyle evlenip, heteroseksüel evlilikten vaz geçemeyecek. Tapusu da sizin elinizde! (Karşı cinsel aldatmalara karşı kadınlar genellikle cinsdaşlarına karşı bu tutum içindedirler ya.)

Ama eşcinseller sevgililerinin heteroseksüel olmasından bile rahatsız olmuyorlar. Neden? Eşcinsel ilişki kabul edilmediği için heteroseksüellere müdahale etme haklarının olduğuna inanmadıkları için-mi? Yoksa toplumsal cinsiyeti içselleştirip kendileriyle beraber olan kişilerin eşcinsellikleriyle yüzleşmek istemediklerinden ve heteroseksüel ilişkiler kendilerinin toplumsal cinsiyetlerini tescillediği için mi? Çünkü eşcinsellerimiz kendi aralarında cinsiyet kimliği olarak sınıflanmış durumdalar. Kendilerini kadın sayan eşcinseller ve kendilerini asla eşcinsel olarak kabul etmeyip cinsel aktivitelerine göre erkek olduğunu iddia edenler şeklinde. Dolayısıyla eşcinsellerimize göre de kadın sınıfında yer alan eşcinseller ve erkekler var sadece ne yazık ki? Böyle olunca da eşcinsellerimiz sevgililerinin kendilerini karşı cinsle aldatmasını bir erkeklik karakteri olarak ve kendilerine yapılan bu "heteroseksüeller eşcinsel partneri kabul etmez, eşcinseller heteroseksüel partneri kabul eder" cinsel yönelim ayrımcılığını hak edilmiş bir onur olarak görür.

Bunlar bilinçsiz eşcinsellerin düşünceleri. Bilinçli eşcinseller de heteroseksist bir dünyada cinsiyet ayrımcılığı yapıldığını yani berber oldukları kişilerin heteroseksüel ilişki yaşadığını anlasalar bile ne olacak ki? "Boşanalım" deseler evli değiller (eşcinsel evlilik anlamında), "ayrılalım" deseler sanki onları bekleyen başka güvenilir (eşcinselliğinin arkasında durup, topluma karşı açık olabilen) sevgililer var!

Cinsel yönelim ayrımcılığıyla mücadele eden ve teslimiyetçiliğe ve sahip olmaya karşı olan eşcinsellerinse, beraber oldukları kişilerin cinsel yönelimleri hiç önemli değildir. Çünkü onlar için önemli olan yaşanan ve paylaşılan o güzel anlardır. Onların derdi belki çok aşık oldukları için sevgililerini kaybetme korkusu olabilir ama bunun da cinsel yönelimle alakası yoktur. Sevgilisi terk ettikten sonra ha eşcinselce terk etmiş, ha heteroseksüelce terk etmiş. Sonuçta aşk bitmiştir ve gitmiştir.

Aslında bilinçli heteroseksüellerin eşlerinin eşcinsel olduklarını öğrendikten sonra onları terk etmeleri çok olağan bir şey. Çünkü o eşcinsel eş-sevgili bundan sonra bir heteroseksüele vibratör olmaktan başka ne verebilir ki? Eşcinsel zaten bir heteroseksüele vibratörlükten başka hiçbir şey verememiştir ama heteroseksüel tarafı bunu anlamamıştır. Onun samimiyetsiz sevgi, sevme şeklini heteroseksist yapıya bağlamış olabilir. Çünkü bizim toplumumuzda sevginin gösterilmeyeni daha derindir.

Ama bir eşcinsel sevgilisinin heteroseksüelce deneyimlerinden çok rahatsız olmaz. Çünkü bilinçli bir eşcinsel kendisiyle beraber olan kişinin, o ne kadar heteroseksüelmiş gibi davransa da, onun eşcinsel olduğundan emindir. Çünkü kendi cinsiyle yatan her kişide eşcinsellik mevcuttur. Olsa-olsa onu her şekilde-heteroseksüellerle veya başka eşcinsellerle paylaşmak istememesinden kaynaklanan bir rahatsızlık olabilir.

Gerçekten biz eşcinseller hangi konumu içselleştirirsek içselleştirelim veya ne kadar bilinçli olursak olalım, beraber olduğumuz kişinin heteroseksüel olmasından rahatsızlık duymayız. Eşcinseller karşılarındaki aynı cinsten kişiyle bir paylaşım yaşasınlar da, heteroseksüel olup-olmaması o kadar önemi değildir. Yatıyorlar mı yatıyorlar, seviyorlar mı seviyorlardır. Yeter ki kendileri istemedikleri sürece terk edilmesinler. Aslında bu da heteroseksüelce bir yaklaşım bana veya bazılarına göre. Mesela ben hayatımı tam zamanlı bana deli-divane olacak bir kişiyle bile paylaşmak istemediğimi anlamış bulunmaktayım. Çünkü aşk gibi tam anlamıyla yaşanılamayan duygular insanın önceliği olabiliyor. Umut kalmayınca veya aşk evresi bitince de inanın öncelikleri farklılaşabiliyor veya evresine uygun öncelikler sıralamayı belirliyor veya insan gerçek önceliklerini zamanla keşfediyor.

Konu biraz çetrefilli ve çelişkili bir hal almış gibi görünebilir ama ana fikir olarak heteroseksüeller heteroseksizmden dolayı ne kadar hümanist olduklarını iddia etseler bile, eşcinsellik kendi aşklarına, sevgilerine bulaşınca homofobik tavır sergileyip ayrımcı olabiliyorlar. E haklı da sayılabilirler. Sonuçta toplumsal-çevresel baskı ve sebeplerden dolayı da olsa kendilerine iki yüzlü davranmış bir cinsel yönelimlilik söz konusu.

Eşcinsellerin heteroseksüelliğe karşı hoşgörüsü de sanırım kişisine ve kapasitesine göre çevresel faktörler ve yetiştirilme tarzıyla beraber, hayata bakış açılarıyla alakalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder