Eşcinsel hakları gaspı, insanlık tarihinin en büyük yağması ve en utanılası ayıbıdır.
Çünkü, bir insan (önemlidir ama) dinsiz, dilsiz, milliyetsiz, vatansız, kültürsüz, aidiyetsiz, hatta benim için cinsiyetsiz bile yaşayabilir ama yeme-içme, uyuma gibi kendisini var eden temel ihtiyaçlarından olan sevgisiz asla yaşayamaz.
Yeme-içme, uyuma gibi temel ihtiyaçlar bir canlının yaşayabilmesi için olmazsa olmazlarındandır ama hayat sevmeyle, sevilmeyle, sevişmeyle, kısaca sevgiyle daha bir anlam kazanmıyor mu?
Yiyiyoruz, içiyoruz, sıçıyoruz, uyuyoruz ama hiç birisi sevgi kadar hayatımızın odak noktası haline gelmiyor, önem arz etmiyor.
Diğer temel ihtiyaçlarımızı gerçekleştiremezsek ölür gideriz ama ne olursa olsun sevgiyi tatmadan, sevgimizi birileriyle paylaşmadan edemeyiz..
Çünkü sevgi paylaşıldıkça güzel bir bulaşıcı hastalık gibi çoğalır ve dünyayı nefretten kurtarır, hayatlarımızı kurtarır.
Peki insanların sevme şekillerine müdahalede bulunulmasının amacı ne?
İnsanları çıkarlara alet etmek için nefret yoluyla birbirine kırdırmak mı?
Sevgi güzel bir şeyse eşcinsellerin sevmeye hakkı yok mu?
Herkes egemen sistemin çıkarlarına alet olmak zorunluluğuyla, egemen sisteme uygun şekilde yani heteroseksüelce mi sevmek zorunda?
Sevginin her çeşidini kabul ediyorsunuz, heteroseksüelcesini kutsuyorsunuz da erkek-erkeğe veya kadın-kadınacasını mı kabul edemiyorsunuz?
Sonuçta eşcinsel sevgiyle kimse zarar görmeyeceği gibi, herkes faydalanacak bundan.
Çünkü eşcinsel sevgi kabul edilince dünyaya sevgi hakim olacak.
Çünkü kendini olduğu gibi ifade edemeyen o kadar çok insan var ki bu dünyada.
Zaten bu nefretin sebebi de insanların kendileriyle barışamamaları.
Sevmeden, sevişmeden hayatın bir tadı, bir anlamı olur mu?
Söz gelimi her türlü imkana sahipsiniz ama sevemiyorsunuz, sevişemiyorsunuz.
Ne kadar, nereye kadar, ne zamana kadar mümkündür bu?
İşte eşcinseller heteroseksizm yüzünden sevmelerini, sevişmelerini özgürce gerçekleştiremiyorlar.
Çoğunluk sahte bir şekilde yapılarına ters olan heteroseksüel bir yönelimle kendilerini gerçekleştirmeye çalışıyor ama olmuyor, olamıyor, olamaz da.
İnsan durduk yerde ikiyüzlülük yapmaz.
İnsan durduk yerde birilerine yalan söyleyip karşısındakini üzmek istemeyebilir.
Ama insanın kendisi olmasına izin verilmezse, yalanlara-dolanlara başvurup, sahte sevgilerle, sahte yönelimlerle hem kendini, hem de başkalarını mutsuz edebilir.
Sevgisizliğe dayalı bu mutsuzluk da bütün dünyayı etkisi altına alabilir, almıştır da.
Sevgisizliğe sebep olmak kadar da büyük ayıp ve suç olabilir mi?
İşte eşcinseller sırf kendi cinslerini sevdikleri için en doğal sevme, sevişme hakları gasp edilmiştir ve iade edilmemesi için de heteroseksizm ayrımcılık yaparak, kan dökerek çok ayıp etmekte ve suç işlemektedir.
Canlı tarihi boyunca doğal yapısından dolayı hiçbir kesim eşcinseller kadar zulüm görmemiştir. Bakın "doğal yapısı" diyorum, başka bir şey değil.
Heteroseksüellerin karşı cinse olan sevgileri yüzünden katledilmesini ne kadar kabul edebilirsiniz?
Anladım, sizler hayatı daha ben merkezli yaşama evresindesiniz. Bildikleriniz öğretilenlerden ve dayatılanlardan ibaret. Kendi kendinize bir şeyleri keşfederek korkularınızı yenme kapasiteniz yok daha.
Ama anlatmamıza da izin vermiyorsunuz "özenilir" diye.
Bu kadar korku çok içgüdüselce ve ilkel değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder