Agah Özgüç Türk Sinemasında cinselliğin tarihini anlatırken, travestiler bölümünde kadınların erkek gibi, erkeklerin de kadın gibi giyinmelerini özenti olarak anlatıyor. Cinsel kimlikleri ayırt edilemeyecek kadar karşı cinsin kıyafetlerini giyenleriyse travesti olarak tanımlıyor kitabında. Travestiler ona göre de polis baskınlarında yakalanan, caddelerde müşteri bekleyen ve otostop yapan kişiler. Günümüzdeyse ameliyat imkanları geliştiği için travestiler Bülent Ersoy örneğinde olduğu gibi erkekten dönme şeklinde kadın olabiliyormuş.
Tarihteki ilk travesti 1400'lü yıllarda ülkesi Fransa'yı İngiliz egemenliğinden kurtarmak için erkek kılığına giren Jeanne d' Arce'tır. Bu savaş kahramanını sinemada parlatansa Ingrid Bergman'dır. Tarihten diğer ünlü bir travestiyse 1800'lü tıllarda yaşayan gene Fransız olan edebiyatçı George Sand'dir.
Dünya Sinemasının erkek travesti olan kadın oyuncuları, Frencesca Bertini, Mary Pickford, Anabella, Signe Hasso, Katherina Hepburn, Debbie Reynolds, Marlene Dietrich ve Greta Garbo'dur. Kadın travesti olan erkek oyuncularıysa Jack Lemmon, Tony Curtis ve Dustin Hoffman'dır.
Türk Sineması'nda ilk travesti Muhsin Ertuğrul'un yönettiği "Leblebici Horhor" filminde görülmüştür. Adı bilinen ilk travestiyi canlandıran oyuncuysa Behzat Butak'tır. 1923'ten önce de Orta Oyunlarında Zenne ve Köçek olarak travestiler görülmektedir. Günümüzdeyse bunların örneği "Huysuz Virjin"dir.
Türk Sineması'nda transvestizm 1959'dan sonra erkekleşmiş kadın tiplemeleriyle kendini gösterir. Neriman Köksal "Fosforlu Cevriye"de, Sezer Sezin "Şoför Nebahat"de, Leyla Sayar "Aslan Yavrusu"nda, Belgin Doruk "Gece Kuşu"nda, Fama Girik "Belalı Torun"da, Selda Alkor "Zehirli Kucak"da, Gönül Yazar "Trafik Belma"da, Sezer Sezin ve Safiye Filiz "Asker Anası"nda, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve Müjde Ar'da bazı filmlerinde erkek gibi giyinmiş ve davranmışlardır. (Yalnız yazar filmlerde neden kadınların erkek gibi giyinip davrandıklarına dair hiçbir analiz yapmamış. Oysa "Ahlakçı" toplumlarda "Erkek Fatma"lığın her zaman namusun timsali olarak görülüp takdir edilmesi, erkek travestiliğine geçerli bir gerekçe olarak gösterilmiştir.)
Kadın travestiliğiyse komedi filmlerinde kendini gösterir. (Çünkü kadın travestiliği ciddi olarak anlatılırsa, özenti yaratır düşüncesiyle bu tür filmler tepki alabilir.) Bu tür filmlerde kadın kılığına giren oyunculara ilk örneklerse Feridun Karakaya ve "Bazıları Sıcak Sever" filminin yerli versiyonunda yer alan Sadri Alışık ve İzzet Günay'dır.
Daha sonraki yıllarda Fikret Hakan "Avanta Kemal" de, Öztürk Serengil "Yalancının Mumu"nda, Yılmaz Güney "Kibar Haydut"ta kadın kılığına giren oyunculardır. Bu isimlere Cüneyt Arkın ve seks filmlerinde yer alan Aydemir Akbaş'ı da ekleyebiliriz.
Gülşen Bubikoğlu'nun oynadığı "İhtiras Fırtınası" ve Bülent Ersoy'un oynadığı "Beddua"da travestiliğe psikolojik yaklaşımlar görürüz.
"Şabaniye" baştan sona travestilik üzerine kurulmuş bir filmdir ama Kemal Sunal'ın "kan davası"ndan kaçıp kendini kurtarmak için kadın kılığına giren bir şarkıcıyı canlandırdığı bu filmde de sadece komedi yapılmıştır. Komedi filmine bir örnek de Yunus Bülbül'ün oynadığı "Deliler Almanya'da" filmidir.
Fikret Kuşkan'ın travesti rolünde oynadığı "Dönersen Islık Çal" cinsellikten çok dostluk üzerine kurulmuş bir film olsa da travestilik yan hikaye değildir bu filmde. Mesela Canan Gerede'nin "Robert'in Filmi"de John Kelly de bir travestiyi canlandırmıştır ama yan hikaye olarak.
"Gece, Melek ve Bizim Çocuklar"da travesti müşteri bekleyen bir fahişe kimliğindedir.
"Ağır Roman"da Küçük İskender'in oynadığı rol ise daha gerçekçidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder