"İnsanın acıyan yeri başka, acıkan yeri başka" derler ya, benim bir yerim acıyınca karnım hiç acıkmayanlardanım. Küserim dünyaya ama hiç kimseye belli etmem. Acımı paylaşarak başkalarını rahatsız etmek istemem. Çünkü kimsenin başkalarının acısına ortak olamayacağını ve hafifletemeyeceğini bilirim. Göstermelik samimiyetler de avutamaz gönlümü.
Daha büyük dertleri de bildiğim için "Çok üzüldüm" de diyemem, "Hiç üzülmedim" de diyemem ama keşke olmasaydı. Bu yaştan sonra, hele ki kendini seven biri olarak zor geliyor insana.
İnsan, hayatı başkalarını da gözlemleyerek deneyimleyen biriyse, hazırlıklı olması gerekir kaçınılmaz gerçeklere karşı ama insanoğlu bencil oluyor işte ve hayatın hep güllük-gülistanlık olmasını istiyor. Başına gelinceye kadar da kendi başına gelebileceğini hiç aklına getirmiyor.
Hayatta her şey başıma gelsin ama buna benzer şeyler gelmesin isterdim ama geldi işte. Belki çoktan geldi de ben yeni yüzleşmek istedim. Ve bu saatten sonra da kaçış yok. Çünkü kaçtıkça daha çok sarıp-sarmalayacak beni ve ileride kurtulmam çok zor olacak.
Aslında ben ölümden korkmayanlardanım. Çünkü evrenin enerjisinin bir parçası olduğumu biliyorum ve bedenimin bu yaşamımda sadece bir kılıfım olduğuna inanıyorum. Dünya, belki doğduğum coğrafya evrensel yolculuğumun sadece bir durağı. Bir görevim vardı ve o görevim için buradaydım. Bu dünyaya gelişimin en büyük sebebinin kendimi tamamlamak, sonraki doğuşlarıma, gelişlerime bir hazırlık olduğuna inanıyorum. Onun dışındaki görevlerimi de umarım yerine getiriyorumdur.
Hani insanların gelecek korkusu olduğu için maddi-manevi arayışlara girdiği görülür ya, benim aslında öyle bir korkum da kalmadığı için sığınmak için liman arayışlarım da yok. Dediğim gibi ben bir enerjiyim ve hiçbir zaman yok olmayacağımı biliyorum. Enerji olmasam şu anda bile varolamam ki.
Konuyu nereye bağladığımı öğrenince belki kahkahayı patlatacaksınız. Zaten gündüzki moral bozukluğum gitti ve karnımı da güzelce doyurdum. İlk olarak transseksüel arkadaşımla paylaştım sorunumu. Aileden kimseyle paylaşmaya da niyetim yok zaten. Onlara küçük bir seyahate çıkacağımı söyleyeceğim. Çünkü gerçekten kimseyi üzmek istemeyen bir hassasiyetim var benim. Bloğumda her şeyimi paylaşıyorum ama bu bir anlamda özgüvenimi daha da güçlendirmek adına yaptığım deneysel bir fırsat. Benim yazdıklarımı kaç kişi okuyor ve kaç kişiyi rahatsız edecek ki zaten?
Üç ay önce "Yeşil Kart"lı olduktan sonra gittim doktora. Çünkü problemimin başlangıç tarihini tam olarak bilmiyorum ama iki yıl falan, belki daha fazla olmuştur. Ama en başlangıcı kendimi bildim-bileli var. Yalnız yaşla birlikte daha hissedilir hale geldi.
Doktor ilaç tedavisi verdi ama tedavi cevap vermedi. Ben de "müdahale" korkusu yüzünden tekrar gitmedim doktora. Bugün tesadüfen hastanenin önünden geçerken tekrar sıra aldım ve gittim aynı doktora. O da "Perşembe günü gel ve tekrar ölçüm yapalım, operasyon için gün ayarlayalım" dedi.
Tekrar ölçüm yaptıracağım ama ameliyat olmayacağım daha şimdilik. Çünkü İstanbul'daki 20. "Gay Onur" yürüyüşüne katılmadan hiçbir şey yaptırmak istemiyorum. Ondan sonra zamanımı ayarlayıp büyük ihtimal olacağım ameliyatımı.
Transseksüel arkadaşıma "Her erkeğin başına gelir bu tür vakalar" dediğimde, "Beni kendinle karıştırma, ben erkek değilim" dedi. Oysa o da biyolojik olarak bir erkek olduğu için, aynı sorundan o da muzdaripti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder