Radikal'den Ezgi Başaran'la söyleşi yapan Amerikan Temsilciler Meclisi'nin ilk transseksüeli Diego Sanchez'in verdiği cevaplara ben de cevap vermek istedim bir eşcinsel olarak.
"5 yaşında bir kız çocuğuydum ama bir terslik olduğunu hissediyordum. Yanlış doğmuştum bence. Burada bir hata var! Ve annemle babama aynen böyle söyledim."
Ülkemizde hangi LGBT cinsiyet kimliğini veya cinsel yönelimin annesine-babasına rahatça söyleyebilir ki? Hangi LGBT'de vardır ki bu cesaret? Çünkü "onlar"a göre orası Amerika'dır. Yalnızca Amerika'da olmak mı insan olmayı, insan gibi yaşamayı hak ettiriyor? Açılamamanın tek sebebi baskıcı muhafazakar bir toplum mudur? İnsan olan insanın hisleri varsa, içinden gelenin ne olduğunun da farkındaysa, heteroseksüellik dışındaki cinsel kimliklerin kabul edilmeyişinin tek sebebi sadece heteroseksüel olup eşcinselliği kabul etmeyenler midir? LGBT'leri kabul etmeyenlerin içinde ne kadar LGBT olduğunu biliyor musunuz? Açık LGBT'ler dışında başka LGBT'lerin olmadığını mı sanıyorsunuz? E öyleyse heteroseksist bir dünyada yok sayanlar mı daha suçludur, var olmak için çabalamayanlar mı?
"Trans bireylerin çoğu bir şeylerin ters gittiğini çok küçükken fark eder, tam da o nedenle o his çok gerçektir."
Ben durumu tüm LGBT'leri göz önünde bulundurarak sorgulayacağım. Gerçekten doğuştan LGBT olup da, eşcinsel veya transseksüel kimliklerinin farkında olmayan LGBT'ler var mıdır? Vardır belki veya mutlaka? Kendilerini-gerçek kimliklerini tesadüflerle geç keşfettiğini söyleyenler geç mi keşfetmişlerdir, yoksa geç mi kabullenmişlerdir? Kabullenmeyi de kendine veya dışarıya itiraf etmekle karıştırmayalım. Herkesin içinde ihtiyaçlar depreşince ne istediğine dair hisleri mutlaka vardır ama toplumsal baskılardan ve koşullanmalardan dolayı gerçeklerle yüzleşilemeyebilir, yaşansa da, itiraf edilse de kabullenilmeyebilir.
"Dünyaya aitsin ama vücudunun parçaları sana ait değil."
İşte bunu anlayamıyorum. Mesela ben kendimi kadın gibi hissettiğim anlarda, penisimden rahatsız olup hiç vajenimin olmasını istemiyorum. Benim kendimi nasıl hissettiğimin bedenimle direkt nasıl bir alakası olabilir? Üstelik bedenim hislerimi karşılayabiliyorken, toplumsal cinsiyetle kendini nasıl hissettiğini örtüştürmeye çalışmak, insanın doğal yapısına ters ve heteroseksizmi içselleştirmekten dolayı kendi yapından-doğandan vazgeçmek sayılmaz mı?
"Önce anneme söyledim. 'Senin durumunda olan başkaları var mı bilmiyorum ama büyüdüğünde eminim bunun da bir çaresi bulunacaktır.' dedi. Babama söyledim. Hiç kızmadı, hatta destek oldu. "
Siz söyledinizmi de biliyorsunuz ailenizin tepkisinin ters olacağını? Eşcinselliği, transseksüelliği kabul etmeyen aileler veya toplum mu, yoksa kendimiz mi? Hadi "kabul etmediler" diyelim, kabul ettirmek için çabalamayı niye düşünmüyorsunuz? Kimliksiz olarak yaşamak daha mı iyi? Evet bir çok LGBT'ye göre kimliksiz yaşamak daha kolaylarına geliyor.
"Çocukken dalga geçen arkadaşlarım oldu ama transseksüel olduğum için değil. Evlatlık olduğum için!"
Gerçekten de eşcinselliğin, transseksüelliğin kabul edilmeyişinin en büyük sebebi, LGBT'lerin kendi kimlikleriyle barışamamaları bence. Ben eşcinselliğimi kabul ettikten sonra başkalarının hakkımda, aleyhimde yaptıkları dedikoduların, aşağılamaların, dışlamaların ne kadar önemi olabilir ki. Bana ben olarak saygı duymayanla ne işim olabilir veya beni aşağılayan insanın aşağılamasının benim gözümde ne önemi olabilir. Eğer ben kimliğimi kendim kabul etmezsem, o zaman başkalarının aşağılamalarından etkilenebilirim. Bizi yaralayan şeyler, bizim kendimizin dert ettiği şeyler değil midir? Homofobiyi, transfobiyi şahlandıran da bizim kendimizden memnuniyetsizliğimiz.
"Hiç boy aynasında kendime bakmadım, hep erkeklere özgü kıyafetlerimle uyudum. Kimsenin beni çıplak görmemesine dikkat ettim çünkü kadın olan halimden utanıyordum."
Ben kıllı bir eşcinselim. Kıllarımla barışığım. Zaman-zaman kıllarımı temizliyorum. Neden mi? Beraber olduğum kişilere kendimi daha çok beğendirmek için. Çünkü öyle istiyorlar. Kıllı olmamdan rahatsız olmayanlar yok mu, var ama genellikle kılsızlığa şartlandırılmış insanlar. Bazen aylarca, hatta yıllarca kıllarımı umursamıyorum. Çünkü kıllarımdan rahatsız olan ben değilim, benimle beraber olanlar. Kendimle barışık olduğum için de rahatsız olmuyorum, utanmıyorum. Çünkü onlar bedenimin doğal bir parçası. Bazen "değişiklik olsun" diye veya karşımdakine kendimi beğendirme durumu söz konusu olduğu zamanlarda kıllarımı traş ediyorum. Ama kıllarımı da doğamın bir parçası olarak sevdiğim için, tamamen onlardan kurtulmayı hiç düşünmedim. Kıl diyip geçmeyin. Kadın transseksüellerin kurtulmaya çalıştığı, erkek transseksüellerin sahip olmaya çalıştığı önemli bir şey.
"En iyi cinsiyet değiştirme ameliyatları İran ve Irak'ta yapılıyor. Çünkü onlar eşcinsellerden nefret ediyor."
Peki eşcinsellikten bu kadar nefret edilen heteroseksist bir dünyada, transseksüelleri eşcinsellikten nefretin ne kadar dışında tutabiliriz? Bu sözümden transseksüelliği yok saydığım anlaşılmasın kesinlikle. Transseksüellerin cinsiyet kimliklerine bedensel-biyolojik cinsiyeti uydurma çabasıyla, heteroseksizmin cinsiyet kimliğini bedensel kimliğe indirgeme cehaleti arasında bir benzerlik olabilir mi acaba?
"Erkek bedenine sahip olabilmek için ameliyatlar serisine 20 yaşımda başladım, her şey bittiğinde 32’ydim."
Ne değişti peki? Hisler aynı olduktan sonra değer mi gerçekten? Cinsiyet değiştirme ameliyatlarına karşıtlığım benim korkaklığımdan mı kaynaklanıyor acaba? Çok cesur olsaydım bedenime yapılabilecek olan böyle bir işkenceye katlanabilir miydim? Ben böyle bir "geçiş" ameliyatı olmak yerine inanın cinselliğimden de vaz geçerdim, cinsiyetimden de. Vücudu cinsiyet kimliği için kestirip-biçtirmeyi hiç aklım almıyor. Hele güzelleşmek için estetik ameliyatlarını hiç aklım almıyor. Bu herhalde tamamen kendinle barışık olamamakla alakalı bir şey olsa gerek. Benim kişiliğimi göz önünde bulundurarak sevmeyecek bir insan, beni güzelliğimle de sevmesin, cinsel yönelimimle de sevmesin, cinsiyet kimliğimle de sevmesin? Tekrar söylüyorum, bu transseksüelliğe inanmamakla alakalı bir karşıtlık değil, heteroseksizm için değişime karşı olmakla alakalı bir şey. Çünkü doğuştan tüm erkeklerin vajinası, tüm kadınların da penisi olsaydı, transseksüeller bu sefer de şimdiki erkek ve kadınlığın tam tersini olmak istemeyecekler miydi?
"Bazı arkadaşlarım transseksüel olmamı hoş karşılamıyordu."
Değişimi gerçekten kendin için istiyorsan, başkalarının ne düşündüğünün ne önemi var aslında ama zaten bilinçaltında onlar için değişim yatmıyor mu? Çevre çok tutucuysa eğer, transseksüelliğe ne kadar tepki verirlerse versinler, onlara göre transseksüel olmak eşcinsel olmaktan iyidir gene de. Hele heteroseksist bir toplumda, erkek transseksüel olmak erkek eşcinsel olmaktan daha iyidir. Neden mi? Çünkü bazı aileler çocuklarının fuhuş yapmalarından korktukları için, eşcinsel olmasını kadın transseksüel olmasına tercih ediyorlar. Çok tutucu ülkelerde eşcinselliğe karşıtlık transseksüellikten fazla oluyor, demokratik ülkelerdeyse tam tersi eşcinsellik kabul edildiği gibi, transseksüellerle eşcinsellere bakış açısı arasında fark olmayabiliyor. Hatta transseksüellik biyolojik cinsiyetle örtüştürülmeye çalışılmıyor bile. Yani penisli kadın veya vajinalı erkek olunabiliyor.
"Anne veya baba olarak bir kızının olduğunu düşünüyorsun, o kız erişkinliğe ilk adım attığında erkek olmaya başlıyor ve ona olan sevgin hiç değişmiyor."
Olması gereken de bu değil mi zaten? Kediler, köpekler, kısaca insanlar dışındaki tüm canlılar yavrularını cinsiyetlerine veya cinsel yönelimlerine göre mi seviyorlar? Artık heteroseksüelliğin tek doğru olduğunun iddia edilmesinin, heteroseksizmin bir dayatması olduğunu ne zaman anlayacak ve kabul edeceğiz? Bugün karşı komşularımızın daha 4-5 yaşlarındaki çocuklarından erkek olanı penisini göstere-göstere işiyor ama kız çocuğu bütün oğlan çocuklarına "gelmeyin" diyerek onları uzaklaştırarak işiyor bahçede oynarlarken. Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim farklılıklarının reddinin altında toplumsal cinsiyet dayatması var işte. Anneler-babalar çocuklarının bedensel cinsiyetle uyuşmayan cinsiyet kimliklerini olduğu gibi kabul etseler, toplumda da yadırganmayacak, kabul edilecek, belki de kendimizi biyolojik olarak toplumsal cinsiyete, davranış olarak da toplumsal rol kalıplarına uydurmaya çalışmayacağız.
"Eşcinsel arkadaşlarımla hep dalga geçiyorum: Evlilik hakkı için hayatınızı eziyete çevirmek için bu kadar mücadele vermenize inanamıyorum!"
Gerçekten bir transseksüelin, eşcinsellerin sırf birarada olmalarının resmiyeti için evlendiklerini düşünmesine de ben inanamıyorum. Çift olmak için evlenmek isteyen LGBT'ler mutlaka vardır ama tek amacın sadece heteroseksüeller gibi çift olma isteğinden kaynaklanmış olabileceğini düşünmek, eşcinsellerin hak mücadelesini hafife almak gibi geldi bana..
"Kadın transseksüellerin erkek transseksüellerden daha kötü muamele görmelerinin sebebi çok basit; dünyadaki herkes erkek bedenine karşı tutku besler. Ve bir erkek kadına dönüştüğünde bunu ‘kutsal bir güzelliği bozmak’ olarak yorumlar."
Doğru ama bunun sebebi de heteroseksizmin erkekliği idealize etmesi değil mi? Güzellik de görecelidir. Bir eşcinsel olmama rağmen dümdüz bir popo ve kapkalın bir belden, ince bir bel ve yuvarlak kalçalar bana daha estetik geliyor. Bunların da hangisinin kadın bedenine, hangisinin erkek bedenine ait olduğunu söylememe gerek yok sanırım.
"LGBT'lerin nefret söylemine karşı baş etmelerini öğrenmeleri gerekiyor."
Evet, kabul edilmek istiyorsan, haklarına sahip çıkmayı ve mücadele etmeyi öğrenmekten başka çıkar yol yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder