Birkaç gündür beni besleyici yazılar okuyorum ama kendimi o konularda ifade etmek istemiyorum. Okuduklarımı, duyduklarımı, öğrendiklerimi içimde biraz özümsemem gerekiyor galiba. Veya birikintilerin su yüzüne çıkması için benzer örnekleriyle günlük yaşamda karşılaşmam, okuduklarımla birebir öğrendiklerimi karıştırmam gerekiyor birbirine referans olması, birbirini doğrulaması için.
Aslında biseksüellik konusuna değinmek istiyorum ama insan kendisi biseksüel olmayınca hem konu ettiği başlığa dahil olanları rencide etmekten korkuyor, hem de insan kendisi olmadığı konuda düşündüklerinden emin olamıyor. En iyisini tabii ki biseksüeller kendileri hissediyorlardır ve bileceklerdir ama heteroseksizmin baskısı altında ve etkisinde kalmayan kaç tane LGBTT var ki biseksüellik konusu biseksüel olmayanlar tarafından tartışılmasın. Biseksüeller en azından çıksınlar konuşsunlar, bize doğrusunu anlatsınlar. Biseksüeller sanki daha yer altında gibiler toplumsal baskının kolaycılığa itmesi yüzünden.
Biseksüellik alternatifli bir yönelim olduğu için her iki cinse olan yöneliminden dolayı, her iki cinse olan yönelimin topluma anlatıp, topluma kabul ettirmek zorluğu yerine heteroseksüel tarafıyla kamufle olma kolaylığını mı seçiyor acaba haklı olarak?
Heteroseksüellik dışındaki cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinin normal karşılandığı bir dünyada yaşasak belki de sığınılacak bir liman değil, rağbet gören bir kimlik olacak biseksüellik. Sığınılacak liman derken gerçekten eşcinsellerin eşcinsel ilan edilmemek için baş vurdukları bir yöntem olduğunu kim edebilir biseksüelliğin.
Kürşad Kahramanoğlu biseksüellerin "Ya bir gün dönerlerse" diye partnerlerinin kaygıları yüzünden eş bulmakta zorlandıklarını ve işlerinin zor olduğunu söylemiş. E ne yapalım, her işin kolay bir tarafı olduğu kadar zor tarafı da var. Gülü seven dikenine katlanır, bonuslu yönelimlerin de dezavantajları kaçınılmaz olabilir. Hem tek taraflı cinsel yönelimlerin uzun vadeli beraberlik garantisi mi var?
Biseksüellerin karşı cinse yönelimleri konusunda daha avantajlı olduğunu düşünüyorum. Çünkü heteroseksizmin ağırlığından, şiddetinden, nefretinden, cinayetinden, baskısından boğulan heteroseksüellerin bir kaçış noktası biseksüeller, özellikle kadınlar için. Çünkü hem kendilerini buluyorlar biseksüellikte, hem de karşı cinsi. Yoksa yanılıyor muyum; Erkeklikleri tutunca toplumsal erkeklik rolüne mi bürünüyorlar biseksüeller? (Biseksüellik denilince de hep erkek cinselliği geliyor akla ve kadın eşcinselliği eşcinseller tarafından da gözardı ediliyor; Özür dilerim.) Cinsel yönelimin toplumsal cinsiyetle ne alakası var diyebilirsiniz veya huyun-karakterin cinsel yönelimle yumuşamayacağını iddia edebilirsiniz haklı olarak ama bunlar içinde bulunduğumuz kültürde duyduklarımdan, gördüklerimden deneyimlediklerim. Biseksüelleri tercih etmek heteroseksizmi derinden içselleştirmeyen, kent yaşamının bilinçlendirdiği cinsiyet eşitliğine daha çok inanıp da ayrımcılığı kabul etmeyenler heteroseksüeller için geçerli. Çünkü ne kadar ayrımcılığa maruz kalsalar da "kadının kadın, erkeğin erkek gibi" olmasını-toplumsal cinsiyet rollerini savunan kadınlar bariz fazla. Çünkü onlar için biseksüellik kabul edilmeyen-edilmemesi gereken eşcinsellikten başka bir şey olamaz. Yoksa bir de oturup her iki cinse yönelimi mi irdeleyecekler, anlamaya çalışacakla?
Biseksüellerin cinsel yönelimleri iki de bir değişebildiği gibi, hayatlarının bir dönemini eşcinsel, bir dönemini de heteroseksüel olarak geçirebilirlermiş. Ama şöyle bir gerçek de var sebebini bilmediğim, sonunda gene kendi cinslerin de karar kılıyorlar. Bu da kişinin eşcinselliğiyle barışıncaya kadar biseksüelliği bir geçiş evresi olarak kullandığı tezine cesaret veriyor sanki.
Biseksüelliğin eşcinsellik veya heteroseksüellik modlarının olduğu dönemler yoktur herhalde. O anda karşılarına çıkan fırsatlar mı belirliyor hangi yönelimi yaşayacaklarını, yoksa yapılarına uygun şekilde belli dönemlerde depreşen eşcinselliklerine veya heteroseksüelliklerine göre mi belirliyorlar cinsel yönelimlerini? Eğer dönem-dönem eşcinsel veya heteroseksüel oluyorlarsa bu çok zor ama sürekli içlerinde her iki yönelimi barındırıp karşılarındaki fırsata göre yönelimlerini yaşıyorlarsa bu çok süper bir şey.
Ama biseksüellerin partnerleri için gerçekten kolay olmasa gerek bu durum sevdiği kişiyi kaybetme korkusu yüzünden. Hele erkek egemen bir toplumda kadınsan ve sevdiğin erkeği, bir erkeğe kaptırmak çok ağır olsa gerek. Çünkü bu sevdiğin erkeği bir kadına kaptırmakla eş anlamlı. Çünkü burada aşk söz konusu ve giden sevgilinin dönüşü yok-olmayabilir en azından.
Biseksüellik nereden aklıma geldi derseniz? Bir şeyi anlamak için tanıklıklar çok önemlidir ama bir süre sonra o kadar birbirinin benzeri örneklerle karşılaşıyorsun ki, dinlemek işkence gibi gelmeye başladığından, konuşanın cümlelerini sen tamamlamak zorunda kalıyorsun farklı bir şeyler duyabilmek için.
Örneğin: "Ben aslında kadınlara da aşık olabiliyorum" diyor. Ne ala. Hiçbir sakıncası yok bir kadına aşık olmanın erkeksen eğer. Ama kendini kandırıyorsan ve karşı cinsi eşcinselliğinle yüzleşemeyip, eşcinselliğinin ortaya çıkma korkusuna alet ediyorsan bundan daha büyük duyarsızlık olamaz. Çünkü bunu heteroseksüeller bile yapmaz, yapamadıkları için de olsa.
Diyor ki: "Ben bir dönem bir kadına aşık oldum ama cinsel beraberlik teklifini namus kavramını göz önünde bulundurarak 'evlenmeden olmaz' diye reddetim" diyor. Peki eşcinsel ilişkiye, bu toplumda eşcinsel evlilik olmayacağı için mi evet diyorsun kadının namusun meselesinden daha kötü algılandığı halde.
Hangi erkek olduğunu iddia eden eşcinsel, heteroseksüel aşkları için deli divane olmuştur? Biseksüelliğin bile ne olduğunu bilmeyen ama kadınlara da aşık olduğunu iddia eden eşcinselimiz, bütün eşcinseller gibi heteroseksüel olduğunu iddia eden erkek sevgilisini öve-öve bitiremiyor, ona sahip olmanın planlarını yapıyor, paranoyakça hikayelerle onu kaybetme korkuları yaşıyor, haksız her davranışına bile bahaneler buluyor sevgilisini haklı çıkaracak, sonra da "mutsuzum" diyor, çıkış yolunu da biseksüellikte arıyor.
Bu toplumda eşcinsellerin en büyük çıkmazı, eşcinselliklerinin ortaya çıkma korkusu yüzünden kendileriyle barışamayıp biseksüellik şemsiyesi altında erkek geçinmeleridir. Yaşadıklarıyla söyledikleri tutmadığı gibi, kendileri de inanmadıkları halde söylediklerine, başkalarını inandırmaya çalışıyorlar.
Haklılar da ama bir noktada. Çünkü ailelerine, akrabalarına, arkadaşlarına, içinde yaşadıkları çevreye sürekli hesabını vermek zorunda kalıyorlar eşcinsel olup-olmadıklarının. Alışkanlık mı desek, kolaycılık mı desek idare edilen, ettirilen bu iki yüzlülük-gizli eşcinsellik, sonuçta hiçbir tarafı mutlu etmiyor işte. O da bir noktadan sonra patlak verebiliyor üstelik inkarın karşı tarafa-homofobiye verdiği cesaretle felaketle sonuçlanabilen.
Heteroseksist bir toplumda doğru tanımlama için yeterli veri sayılmasa da hayatım boyunca farklı seviyelerde bir çok kendini biseksüel olarak tanımlayanla karşılaştım. Hem duygusal hem de cinsel olarak karşı cinse daha fazla ilgi duyan ama kendi cinsi olmadan da yapamayan, kendi cinsine olan dengenin daha ağır bastığı ama transseksüelin asla hayatında yer almayacağını söyleyip de kadınlara da ilgisi yüzünden evlenen, kadınlara aktif olup erkeklere sadece pasif olan, hem kadınlara hem erkeklere sadece aktif olan biseksüeller, kadınlarla evli olup da duygusal olarak sadece erkekleri seven ve erkekelere sadece pasif olan... Örnekler çoğaltılabilir. Bunlar kendilerini biseksüel veya erkek olarak tanımlıyorlar veya biseksüelliğin ne olduğunu bilmiyorlar. Ama sorduğunda kadınsız olmayacağını söylüyorlar, belki topluma erkek görünme mecburiyetlerinden, belki heteroseksüelliğe şartlandıklarından. Belki de ifade ettikleri kendileridir.
Tam anlamıyla eşcinsellik % 100 kendi cinsine yönelim, heteroseksüellik de % 100 karşı cinse yönelimse, kendi cinsine veya karşı cinse yönelimin % 50 olduğu nokta biseksüellik mi oluyor? Farklı seviyelerdeki kendi cinse olan yönelimler eşcinsel, karşı cinse yönelimler heteroseksüel sınıfına mı sokar insanları, yoksa tam anlamıyla eşcinsel veya heteroseksüel olanlar dışında kalanlar biseksüel mi sayılır? O zaman kendilerini biseksüel olduğunu iddia edenler eşcinsellikleri veya heteroseksüellikleri farklı seviyelerde de olsa yalan söylemiyorlar. Heteroseksist toplumlarda da erkek taraflarını kullanmak zorunda kalmaları veya erkek görünmeleri de kaçınılmaz.
Yoksa cinsellik kategorilerin olmadığı, cinslerin birbirine geçişgen olduğu bir skala mı? "Eşcinsellik seviyeleri farklı da olsa herkezde vardır" dedikleri şey, biseksüellik halleri mi? Eğer bu biseksüellik değilse, biseksüellik sadece eşcinselliğin veya heteroseksüellğin % 50 hali olur. Çünkü ben karşı cinse hiç ilgi duymayan eşcinselliğin katışıksız-saf haliysem, homofobik olmayan heteroseksüellik de saf heteroseksüelliğin göstergesiyse, biseksüelliğin saf-katışıksız hali "fifty-fifty" noktasıdır?
Cinsellikte tanımlama yapılmayacaksa herkes, herkes olabilir ve kimsenin de bu durumu eleştirmeye hakkı olmaz ama bu herkesin, herkes olma hali heteroseksizmin baskısının olmadığı bir dünyada samimi-gerçekçi olabilir ancak. Cinsel yönelimlerin ve cinsiyet kimliklerin tanımlanma ihtiyacı da heteroseksist baskının farklılıkları yok saymasından kaynaklanmıyor mu? Kimse cinsel yönelimlerinden dolayı ötekileştirilmese, zaten doğal olarak bu tanımlamalara ihtiyaç duyulmayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder