İzmir Ekonomi Üniversitesi Siyaset Bilimi’nden Yrd. Doç. Dr. Devrim Sezer homofobi ve ırkçılığın birbiriyle yakından ilişkili olduğunu, LGBT bireylerinin eşit ahlaki değerlere sahip olmadığının düşünülmesinin sebebinin de ayrımcılığın temel nedeni olduğunu söylemiş Diyarbakır'daki homofobi karşıtı buluşmada Kaos GL'nin haberine göre.
Peki insan neden ırkçılık, ayrımcılık yapar ki? Varoluşun, çoğunluğa-heteroseksizme dahil olmaya-dışta kalmamaya bir kahramanlık yalakalığı mıdır kendisi olmaya kapasitesi-cesareti olmayanların çiğneyerek basamak yaptığı? Kendini ispat etmenin daha insancıl yollarını bilememenin, öğretilmemesinin kaçınılmaz tezahürü müdür bu? Bilgisizliğin, bilmemenin kolay sürükleniş, kullanılış hali midir?
Irk genetiksel bir durum ama ırkçılık şekil olarak ırk üzerinden çevresel faktörlerin yarattığı bir ayrımcılık. Irkın tanımına bakıyorum, "Türün bir alt grubu olup, aynı türe ait eşitli üyelerinden birine, diğerine nazaran fenotip (Fenotip ya da dışyapı, genetik ve çevresel etkenlerin yarattığı özelliklerin canlının dış görünüşündeki yansıması) bakımdan daha fazla benzer olan bireyler topluluğudur." diyor. Türe bakıyorum, "Ortak özellikler taşıyan, aynı veya yakın gen havuzunda bulunan biyolojik gruptur." diyor.
Yani tür kendi aralarında döllenerek üreyebilen akraba bitki ve hayvanlar oluyor. İnsan türü de deri renklerine göre siyah, beyaz ve sarı ırk diye üçe ayrılmış 18. Yüzyıldan itibaren. Irkın çıkış sebebiyse dünyanın keşfi ve sömürge fetihleri sırasında ırk sınıflandırması yapanların Uzakdoğu ve Afrika halklarını Avrupa halklarıyla karşılaştırma ihtiyacıymış.
Peki insanın derisinin rengi veya fiziksel yapısı ayrımcılık yapmak için yeterli ve geçerli bir sebep midir? Asla. İçindeki nefrete ayrımcılık malzemesi yapmasından başka bir şey olamaz. O zaman ırkçılık, komplekslilerin üstünlük taslayarak, hegemonya kurarak egolarını tatmin etmek için öğrenilen-öğretilen bir nefret şekli.
Irkçılık neymiş bakalım. Irkçılık genel olarak çeşitli insan ırkları arasındaki biyolojik farklılıkların kültürel veya bireysel meseleleri de tayin etmesi gerektiğine ve doğal sebeplerle bir ırkın (çoğunlukla kendi ırkının) diğerlerinden üstün olduğuna ve diğerlerine hükmetmeye hakkı olduğuna duyulan inanç veya bu değerleri kabul eden yaygın düşünce şekli.
Çıkış sebebiyse ekonomik olmakla beraber, düşünsel nedenlere dayanmasıymış. Kültürel ve bireysel meselelerin tayin edilmesine aracılık ediyorsa ırkçılık, demek ki ırk burada çıkarlar yüzünden oluşan nefrete, ayrımcılığa alet ediliyor resmen.
1940'lardan itibarense aşağılayıcı bir kelime olarak kullanılmaya başlayan ırkçılık, "kendi kanını taşıyan, aynı dili konuşan, ve aynı soydan gelenlerin başka soylardan gelenleri aşağılaması" olarak biliniyor günümüzde genel olarak ve hiç tasvip edilmese de vazgeçilmiyor.
Irkçılık çevresel ve genetiksel faktörlere göre yapılan bir ayrımcılıksa, eşcinsellik de doğuştan gelen, insanın doğasında var olan değiştirilemez bir yapıysa, homofobi de bir ırkçılıktır bence de. Eğer tanımdaki gibi kültürel ve bireysel çıkarlara genetiksel özelliklerin araç edildiğini göz önünde bulundurursak, homofobi her anlamda bir ırkçılıktır, hatta ırkçılığın en büyüğüdür insanın cinsellik, duygusallık gibi olmazsa-olmaz temel ihtiyaçlarından, paylaşımlarından birinin-cinsiyet kimliği ve cinsel yöneliminin çoğunluğa benzememesinden-heteroseksizme uymayıp yok sayılmasından, hastalık-sapıklık olarak hedef gösterilmesinden, nefrete, ayrımcılığa, cinayete neden olmasından dolayı.
"Bakan" da, "Kürtçe konuşmanın yasak olduğunu bilirim. Diyarbakır Cezaevine sırf bu sebeplerden dolayı girenlere işkenceler yapıldığını duyarım, gözümle görmedim ama bilirim. 'Kürt yoktur kardeşim, nereden çıktı bu, beyler. Eskiden dağlarda kar oluyordu. Karın üstünde postalla gezince 'kart-kurt' diye ses çıkardı. Kürt kelimesi oradan kalma...' Ulan alay mı ediyorsun, terbiyesiz adam? Ama buna da inandılar. Buna inanma konusunda baskı yaptılar. Resmi ideoloji böyleydi. 'Yok kardeşim Kürt diye bir şey yok...' Hatta tarihten örnekler göstermeye kalktılar. Yalan yanlış yazılmış kitaplar kitapçıklar bastırıldı.
Ne olurdu 'ben Kürt'üm' diyen bir insana, 'tamam kardeşim dünyada insanların anneleri babaları farklı milletlerden, kabilelerden olabilir, ama seni Allah yarattı. Biz birbirimizle dost olalım. Sen kendini Kürt diye tanımlıyorsan 'başımın-gözümün' üstüne. Ben de kendimi şöyle tanımlıyorum' desek bunu, bir kardeşliğe dönüştürsek daha iyi değil mi? Ama kar olacak ve üstünde 'kart-kurt' diye sesler çıkacak. 'Kürtçe dil yok', bunu söylüyorlar neden? Tarihten gelmiş, etimoloji şöyleymiş de böyleymiş de... Kürtçe vardır desen ne olacak? Dünyada 6 bin 692 tane anadil olarak konuşulan bir dil var. Kürtçe bunlardan daha yaygın, edebiyatı, grameri, alfabesi olan bir dil. Bunu inkarla yola çıktığımız zaman tepki gösteren bir insanın nerede duracağını tahmin ediyorsunuz. Kimliklerini ifade edemeyen, kimliklerini, kültürel haklarını vermediğiniz insanlardan her şeyi bekleyebilirsiniz..."
Peki bilimsel olarak eşcinsellik diye bir gerçek kabul edilmişken, eşcinselliğe hastalık demek, eşcinselliği ağıza bile almayı layık bulmayıp "o malum kelime" demek hangi ideolojiye hizmet ediyor acaba? Bu da resmi bir ideoloji mi? Eşcinseller için de "Lut Kavmi" mitiyle tarihten örnek verilip eşcinsellik ahlaksızlık olarak tanımlanmıyor mu? Eşcinsellikle ilgili yalan-yanlış kitapların yayınlanmasına izin verildiği gibi, medyada eşcinseller önyargılara sebep olacak şekilde tarif edilerek, ayrımcılığın en alası yapılarak cinayetle sonuçlanabilecek şekilde hedef gösterilmiyorlar mı? Hatta eşcinselliği hastalık olarak lanse etmek homofobi değil, ifade özgürlüğü olarak sayılmıyor mu?
Ne olurdu "Ben eşcinselim" diyene, " Senin cinsel yönelimin farklı ama seni de Allah yaratı, sen de bir insansın-canlısın, senin de bu dünyada yerin, yaşamaya hakkın var" dense. "Bizim" hatta zorla dost, kardeş olmak gibi kaygımız da yok. Nefret cinayetlerine kurban götürmeyecek anayasal düzenlemeler yapılsın, cinsel kimliğimiz, cinsel yönelimimiz tanımlansın yeter bize.
"Bizi", eşcinselleri kim yarattı sahi? Biz farklı bir gezegenden gönderilen ucubeler miyiz eşcinseller olarak? İnsanlar her dinden, renkte, dilden, ırktan, cinsiyetten olabilir ama ne eşcinsel olabilir, ne de transseksüel değil mi? "Eşcinsel, transseksüel var" dense kıyamet mi kopar? Eşcinseller olsa da, olmasa da dünya aynı hızla dönüyor, felaketler de "sizin" düşündüğünüz gibi eşcinseller yüzünden olmuyor. "Lut Kavmi" gibi eşcinselleri karalayan hikayeler çocukların bile inanmayacağı masal olmaktan bile daha saçma ama masal dünyasında yaşanıyorsa bir ülkede, ne yazık ki ön yargılara, ayrımcılıklara, cinayetlere sebep olabiliyor.
Eşcinsellik inkar edilince eşcinsellik yok mu oluyor, eşcinseller heteroseksüel mi oluyor? Sadece görünmez hale geliyor ama eşcinseller de, eşcinsellik de var olmaya devam ediyor. Kaos GL gibi, Lambda İstanbul gibi dernekler işte bu inkarın sonucu ortaya çıkmış bir varolma çabasının neticesidir. İnsanlar kimliklerini ifade edemeden sağlıklı bir şekilde yaşayamıyorlarsa, eşcinseller de kendilerini ifade etmeden normal bir şekilde yaşayamazlar doğal olarak. Herkese özgürlük, kendilerini tanımlama hakkı var ama eşcinsellere yok! Bu eşcinseller dışında ayrımcılığa maruz kalanların da ortak görüşünden, homofobisinden, heteroseksizme hizmet etmesinden mi?
Sonra da eşcinsellere "hasta" dersiniz, "sapık" dersiniz, "fuhuş yapıyor, jiletçi, saldırgan" dersiniz. Bu tanımlamalar zaten heteroseksüellerle kıyaslanamayacak, istatistiki veri oluşturamayacak kadar münferit, bireysel vakalar sonucu olup, ön yargılara sebep olan iftiradan-karalamadan başka bir şey değil. Eşcinseller olsa-olsa nefret cinayetlerine kurban giden kesim olarak değerlendirilebilir, değerlendirilmesi gerekir.
Geçmişte ırkçılık yapanlar, ayrımcılık yapanlar özgürce eleştirilebiliyor. Peki, cinsel yönelim-eşcinsellik ayrımcılığı yapanlar acaba, gelişmiş demokrasilerde-bizden 40 yıl ileride olanlar eşcinsellere ayrımcılık yapılmaması gerektiğinin örneklerini veririken, eşcinselliği inkar etmenin, gelecekte kendileri için laf söyleme hakkı yarattığını göremiyorlar mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder