17
Yarattığınız ülke, eşcinsellere şiddet; demokrasi bu mu, insan hakları bu mu, insanlık bu mu, vicdan bu mu; gurur duyuyor musunuz? Bu sistemi destekleyen herkes, sizinle irtibatımı kesiyorum; bana selam bile vermeyin; çünkü ben de sizden nefret ediyorum ölesiye!
Eşcinsellere uygulanan şiddete milletin tepkisine bakın; utanç verici.
Eşcinsellere istediğiniz kadar şiddet uygulayın, isterseniz bütün eşcinselleri öldürün; heteroseksüel ilişkilerden çocuklarınız gene eşcinsel doğacak. Doğanın gerçeğini yobaz düzen asla değiştiremez. Eşcinselliğin sonradan olduğuna inanmak ve bunu yok etmeye çalışmak cahillikten ve zorbalıktan başka bir şey değildir.
Homofobiden eşcinsel haklarını desteklemeyen herkes sorumludur. O yüzden hepinizden de nefret ediyorum!
Yeniden dünyaya gelme şansım olsaydı, asla nefret kültüründe doğmak istemez, bir Afrika kabilesine bile razı olurdum!
İnsan hakları ve demokrasiyi desteklemeyenlerin; şiddeti, nefreti desteklemesi nasıl bir insanlıktır!
Cahille sohbeti kestim!
Zeki Müren ve Bülent Ersoy'u alkışlayan bir ülkenin 21. yüzyılda geldiği nokta, eşcinsel haklarına destek verdiği için Mabel Matiz ve Melike Şahin'in Denizli konserlerini yasaklaması şeklinde.
18 Haziran
Artık şarkı söylemek bile yasak!
İnsanın canının yanması için illaki etinin kesilmesi gerekmez; o nefret var ya, o nefreti bilmek bile yetiyor!
İnsanın canının yanması için illaki etinin kesilmesi gerekmez; o nefret var ya, nefreti bilmek bile yetiyor.
Homofobiye rağmen insanın içindeki sevgiyi, hoşgörüyü koruyabilmesi o kadar kolay bir şey değildir! Yaşamayan bilemez!
Homofobiye rağmen insanın içindeki sevgiyi, hoşgörüyü koruyabilmesi o kadar kolay bir şey değildir. yaşamayan bilemez.
Hayatta haklı varoluşunuz için bir dayanak ararsınız ve kimseden çıt çıkmaz! Bu esnada küçücük bir haklısınız sözcüğü bile o kadar mutlu ederki insanı, kulaklarınıza inanamazsınız. Sonrasında ağlamak bile en büyük mutluluktur. Bu dediklerimi insanların anlamasını beklemiyorum. Çünkü hiç kimse kaşının üzerinde gözü var diye öldürülmüyor ki... Çünkü herkes homofobi tarafında toplanmış...
Eşcinseller sokaklarda hak mücadelesi verirken dövülüyor ama insanlar kendi kutlamalarındalar.
İnsanlar kapitalizmin-sömürgeci sistemin kölesi olmuşlar ama herkes kölelikten çok memnun - mutlular!
Dün güvenlik güçlerinin LGBTİ'lere saldırsını her izlediğimde zangır zangır titredim. Homofobik bir toplumun kılının bile kıpırdamadığını, hatta saldırıdan içlerindeki homofobiyi beslediği için aldıkları hazza dair sosyal medya paylaşımlarından gördük. Homofobi her LGBTİ-eşcinsel için onulmaz bir yara, hiçbir zaman geçmeyen bir travmadır. Çünkü her LGBTİ birey bu saldırıya ve baskıya maruz kalmıştır ve ne zaman tekrar saldırıya uğrayacağının korkusunu yaşar. Çünkü toplumun gözünde eşcinsel olmak, en öteki olmak demektir ve bu saldırıya, ötekileştirmeye, ayrımcılığa, aşağılanmaya, dışlanmaya maruz kalmak için illaki eşcinsel hakları için bir eylemde bulunuyor olman falan gerekmez. Çünkü homofobi-eşcinsel nefreti her eşcinselin eşcinselliği üzerinden, karşı tarafın zorda kaldığı zaman başvurduğu ilk yoldur. Seni ister fiziksel ister, sözlü vurmaya çalışır. Ve sen hep zırhlarını kuşanmış, gardını almış olarak beklemek zorunda kalırsın. Çoğu zaman da susarsın, içine atarsın. Saldırılar hep yaralar içinden seni ama akan kanını kimse görmez. Çünkü onlar vurmuştur, yaralamıştır ve nefretlerini tatmin ederek mutlu olmuşlardır. Hayatımda karşılaştığım, sosyalleştiğim bir çok insan bunu yaptı. Unuttuğumu mu sanıyorsunuz kendi kendilerini küçülten insancıklar. Sizler küçücük beyinlerinizle eşcinselleri aşağıladığınızı zannedebilirsiniz ama ne kadar karaktersiz olduğunuzu da sergiliyorsunuz, farkında değil misiniz? Bu yazdıklarım kendimi acındırmak için falan değil, nefretinizi yansıtıyorum sadece kör gözlerinize, cahil beyinlerinize...
19
İktidarın belediye konserlerinin engellendiği sanatçılar, siz niye bu belediyelerde konser veriyorsunuz; reddedin; eğer özgürlüklerinizi elinizden alan sisteme tepki koyuyorsanız, para için konserlerine de çıkmayın.
Arkadaşım daha iyi koşullarda yaşayabilme fırsatını değerlendirmememi benim minimal yaşama yapıma vermeyip cimrilik olarak değerlendirdi. Tabiki de hiç üzülmedim. Her şey benim tercihim çünkü. Kedilerimle çok mutluyum. Nazar değmemesi için daha fazla kedilerden bahsetmek istemiyorum. Neşe Karaböcek'in Kertenkele albümüyle adeta mest oldum, kutsandım, yükseldim de yükseldim; elleri ayakları öpülesi diva Neşe Karaböcek, Tanrıçam benim! Rejimdeyim ama tavada 2 yumurta yaptım, yarıdan fazlasını kedilere verdim, kalanını yufka ile yanında peynir ve domatesle yedim; sanki saray mönüsü gibi o kadar tat aldım ki, anlatamam... Mutluluk neydi Abidin?
Yalnızca aklıma-vicdanıma hesap veririm!
20
Türkiye Gündemi; Zam, Şeriat, Hüdapar, Hizbullah, Furkan, Homofobi...
21
Hak ve özgürlük alanlarını genişlettik demiş...
Biz eşcinseller nolcaaz; biz insan değil miyiz, biz 85 milyona dahil değil miyiz; biz vergimizi vermiyoz mu, biz vatandaşlık görevlerimizi yerine getirmiyoz mu, özgürlüğü biz niye haketmiyoz? Dine göre genişleyen hak ve özgürlükler, demokrasiye göre daralmış!
90'ların ve 20'li yaşlarımın başı... Üniversite sınavlarında aldığım puan Çanakkale'deki Fotoğrafçılık bölümünü tutuyordu. Tabi o dönem benim ekonomik olarak üniversiteyi başka bir şehirde okumam söz konusu bile değildi. Çünkü karnımı doyurmak için yaşadığım şehirde çalışmaktan başka hiçbir seçeneğim yoktu. Çalışma hayatım boyunca da açıktan 5 tane üniversite bitirdim. Fotoğrafçılık da en çok severek yaptığım iş olduğu için içimde uhde kalmaması için Halkla İlişkiler, İşletme, Sosyoloji ve Felsefe'den sonra bitirdiğim son bölüm oldu. Öğrenmeye devam ama yaşım itibariyle okul okumaya artık noktayı koydum. Bana geçmiş olsun...
22
Yanlış anlaşılmasın, ne haddime insanların nasıl yaşadığına ve hayata bakış açısına karışmak... Ama o kadar çelişkili insanların yaşadığı bir dünyadayız ki... İnsanlar hem sistemden şikayetçi hem sistemin bir parçaları, hem yokluktan bahsediyorlar ama hiç de öyle değiller gibi, hem vicdandan bahsediyorlar hem dünya umurlarında değil; tamamen akıl ve mantığa aykırı bir durum... Komşum kurbanlıklar çok pahalı dedi. Ben de hayvanlara yardım et diyemediğim için kurban kesmek yerine bütçen elverdiği kadar insanlara yardım et dedim. Bu sistemi destekleyen insanlara niye yardım edeyim dedi. Bak ben hayvanlara yardım ediyorum dedim. Seni takdir ediyorum dedi. Sadece takdir ediyor ama icraat yok. Hep çelişki hep çelişki. Mesela dün ben de arkadaşlara eşlik ettim; insanlar krizden bahsederken dışarıda yemek yeme kültürünün evde yemek yeme kültürünü geçmesi karşısında hayretler içindeyim... Hep çelişki hep çelişki...
Adam ara sokakta 200 km. hızla gidiyor. Elimle yavaş işareti yapıyorum, suratıma tuhaf tuhaf bakıyor. Az kalsın benim Monik kızı ezecekti. Arabada 2-3 kadın var ya, onlara hava atacak güya. 50 metre ileride ölü bir kedi yavrusu. O çarpmasa bile insan türünün benzer zihniyetteki trafik canavarları başka bir yerde gene çarpacak, çarpmış da. Parka spora geldim, yemişler yemişler parkın orta yerine etmişler adeta. Keşke insanlarda yeme kültürü değil de okuma kültürü olsaydı. Kadınlar toplu olarak sabah kahvaltısını yapmaya parka gelmişler. Keşke kitap okumaya gelselerdi. Çünkü yeme kültüründen gerie bir şey kalmayacak...
KÜLTÜR HEYBESİ;
Buluşalım ve her buluşmamızda insanlar kedilerine verilen süre zarfında sanatsal ve kültürel birikimlerini paylaşsın! Hayatta hiç sevmediğim şey insanların trip yapmasıdır. Akıl sağlığınız yerindeyse ve konuşma yetiniz varsa, havalara girmek ve sorun yaratmak niye? İşiniz düşünce konuşmak, istediğiniz olmayınca falan kibirlenmek bana çocukça geliyor. Bi' kendinize gelin yaa. 3 günlük dünyada kimse sizi çekmek zorunda değil.