7 Mayıs 2023 Pazar

3-13 Mayıs 2023 facebook notlarım

3 Mayıs

Bir ülkeyi büyük yapan nüfusu, yüzölçümü, silah gücü vs. değil; demokrasi ve insan haklarına verdiği önemdir!

Eşcinselliği insan hakları olarak görmeyen bir düşünce sistemi ilkeldir, yobazdır ve geri kalmaya mahkumdur!

Çekya 10 milyon nüfuslu bir Orta Avrupa ülkesidir. Kişi başına milli gelirden asgari ücrete kadar 85 milyonluk Türkiye'den çok daha iyidir. Daha da önemlisi demokrasisi bizden kıyaslanamayacak derecede daha iyidir; sonuçta Avrupa ülkesi. Eşcinsel birliktelikler yasal olarak tanınmakta ve eşcinsel evlilik de yasalaşma sürecindedir. Eşcinsel fuhuş da yasal olarak serbesttir. Bu anlattıklarım Müslüman bir ülke için demokrasi değildir tabi; çünkü Müslüman ülkelerde eşitlik, özgürlük, insan hakları gibi kavramlar bireyin yararına değil, zararına olan kavramlar zannedilmektedir. Biz ekmek derdindeyiz; onlar demokrasi, eşitlik, özgürlük, insan hakları derdindeler; farkımız bu işte.

5 Mayıs

MUHAFAZAKAR siyasilerin eşcinselliğe, laikliğe bakış açılarına bakar mısınız; tamamen nefret ve ayrımcılık yüklü!

EVET BEN LGBTİ ÇOCUĞUYUM, EŞCİNSELİM, OBNEYİM, TUPUM! 

SİZİN KİTABINIZDA EŞCİNSELLİK OLMAYABİLİR AMA BENİM DOĞAMDA EŞCİNSELLİK VAR VE BEN SİZİN KİTABINIZA GÖRE YAŞAMIYORUM, YAŞAMAYI DA AKLIMIN UCUNDAN BİLE GEÇİRMEDİM! SEÇİMDE-SANDIKTA NE ÇOCUĞU OLDUĞUMUZU GÖSTERECEĞİZ!

SEÇİMLERDEN SONRA ŞAMPANYA PATLATMAZSAM DA NAMERDİM!

TEKRAR LAİK DÜZENE DÖNECEĞİZ!

***

HOMOFOBİKSENİZ-EŞCİNSELLİK KARŞITIYSANIZ, ÖNCE ELİNİZDEKİ AKILLI TELEFONLARI BIRAKACAKSINIZ!

Yıl 1856... Nikola Tesla'nın doğduğu yıl. Dünyanın en büyük mucidi olarak görülüyor.

Nikola Tesla; jeneratör, elektriksel deşarj tüpleri ve X-ışını görüntüleme sistemlerini bulmuştur. Kablosuz iletişim alanında da pek çok çalışmaya ortak olmuş, kablosuz güç deneyleri sayesinde aydınlatmaların dünya çapına yayılmasına yardımcı olmuştur. 

Bu ne demektir; buzdolabından, televizyona, çamaşır makinesinden internete hayatımızı kolaylaştıran elektronik eşyaların, kablosuz iletişimin temelleridir...

Nikola Tesla bir eşcinseldi. 

Yıl 2023... Türkiye... 

CuMhurbaşkanı diyor ki: Eşcinsellik kutsal kitaabımızda yok!

İçişleri Bakanı diyor ki; Biz LGBTİ çocuğu değiliz!

Yani ülkenin en üst siyasi yöneticileri, eşcinselleri nefrete hedef göstererek, onlara karşı ayrımcılık ve nefret suçu işliyor. 

Ve en önemlisi bu nefrete prim veren milyonlarca insanın olması; siz de onlardan mısınız? 

Evet yıl 2023 ve bizimkiler bilimle uğraşacaklarına, onlara hayatı icatlarıyla kolaylaştıran insanların cinsel kimlikleri üzerinden nefret üretiyorlar. Eğer eşcinsellikten nefret ediyorsanız, önce o elinizdeki akıllı cep telefonlarını, interneti bırakacaksınız.

Nikola Tesla diyor ki; O kadar cahilsiniz ki, dininiz var diye ahlaka ihtiyacınız olmadığını sanıyorsunuz!

***

Hayatı kayıt altına almak, yani yazmak ne kadar önemli bir şey. 2017 yılındaki ameliyatından sonra yazdıklarımı okudum da, iyi ki de yazıyorum diyorum...

7 Mayıs

Kaybetmekten korkmuyorlar, zaten kaybedecekleri ayan beyan ortada; yargılanmaktan korkuyorlar!

Demet Demir Türkiye'nin ilk görünür, en azından benim gözüme çarpan ilk aktivist LGBTİ bireylerindendir. Onlar İstanbul gibi kozmpolit bir şehirde ayrımcılıklarla daha çok karşılaşan ve toplum baskı ve şiddetini bizlerden daha çok yaşayan, Türkiye'deki diğer eşcinsellere varlıklarıyla cesaret veren bir jenerasyondu. Demet Demir hala hayatın içinde sisteme karşı direnen bir birey. Bu ülkede hayatı belgesel yapılması gereken, mücadelesiyle onurlandırılması gereken bir isimdir. Aşağıdaki fotoğraf, annesinin doğum gününü kutladığı az önce paylaşılmış bir fotoğraf. Hani cahil ve dolayısıyla homofobik olan toplum, eşcinselleri-transseksüelleri lanetliyor ya, onları ahlaksız buluyor ya, onlara ellerinden gelen her türlü kötülüğü yapıyor ya; oysa gerçekleri bir bilseler, onlar kadar ailelerine düşkün, ebeveynlerinin sorumluluklarını onlar kadar alan bir kesim olamadığını görürüler. Çünkü onların yürekleri bir başkadır; hassastır, duyarlıdır, vicdanlıdır... O yüzden eşcinsel çocukları-nızı kesinlikle dışlamayın; yarın kimin kime muhtaç olacağı hiç belli olmaz.

Ben hiçbir kimsenin paylaşımının altına kötü yorum yapmam; bana ters geliyorsa es geçerim. Bana kötü yorum yapanlara da asla cevap vermem; çünkü benim için aslolan; inandığım ve arkasında durduğum gerçeklerim, gerekirse hukuk, bir de herkesin ifadesi kendi karakterinin bir etiketidir; çünkü beni değersizleştirmeye çalışanlar, kendilerini açık etmektedirler aslında.

Kaybetmekle kalmayacak-sınız-lar; yargılanacak-sınız, yargılanacaklar, yargılanmalılar! Her bir kuruşun bile hesabını vermeliler!

Zengin olan siyasilere bakıyorum da; ne benden daha fazla kapasiteleri var, ne daha akıllılar, ne de daha girişimciler!

Muhafazakarlar her gün eşcinselleri nefrete hedef göstererek nefret suçu işlerlerken ve adalet buna sessiz kalırken, bu kesimin de yaşadığı eşcinsel ilişki iddiaları da sosyal gündemden düşmüyor. Ben "oha" olmuyorum, zerre şaşırmıyorum. Çünkü aslolan eşcinselliktir, ortamını ve fırsatını bulan herkes yaşayabilir bunu; tecrübeyle sabittir.

Muhammet Yakut'un iddialarını Twitter'dan izleyebilirsiniz. Kerimcan Durmaz'ın, Binali Yıldıırm'ın oğluyla ilgili yaşadıklarına dair iddiaları...

Mutlu oldunuz mu? Şimdi korktuk da oylarımızın yönünü bize taş atanlara mı yönlendireceğiz? Hesap vereceksiniz. Bunlara oy verenlere de diyecek hiçbir şey bulamıyorum...

Muhafazakarlığa karşıyım. Eşcinselim. Cumhurbaşkanlığı oyum Kılıçdaroğlu'na, parti oyum da TİP'e; buyrun taşlayın!

Şiddete ancak haksızlar ve korkaklar başvurur!

İnsanın içi dışına yansır. Oy vereceğim kişinin yüzünde hinlik görmemeliyim. Kılıçdaroğlu'nun yüzüne bakınca pozitif bir enerji görüyorum. Bu adamdan bir kötülük gelmez. Oyum Kılıçdaroğlu'na. Siz de oy vereceğiniz kişinin yüzüne bakın; ne görüyorsunuz, iyi düşünün!

Artık dinazorlar tarafından değil; kendi jenerasyonum ve entellektüel birikimi olan, bana umut veren geleceğimi gördüğüm, onlarda kendimi bulduğum genç insanlar tarafından yönetilmek istiyorum...

Vatandaşını, vatandaşına saldırtana oy vermek hangi akla hizmet eder ki?

Muhafazakarları kaybetme ve hesap verme korkusu sardı ama battıkça batıyorlar!

Seçim çok basit; 1 kilo soğanı 30 lira yapana mı, yoksa emekli maaşınızı 18 bin lira yapacak olana mı? Benim oyum, emekli maaşımı 18 bin liraya yapacak olan Kılıççdaroğlu'na. Çünkü az önce kuru fasülye yaptım, içine soğan koyamadım!

8 May

Fenerbahçe'nin şu anki başarısı, parayı bastırıp da oluşturulan bir puzzle değil; sabırla, emek verilerek meydana getirilen bir kimyadır. Arina, Ana ve Melissa çocuk yaşta dahil edildiler FB'ye. Özellikle Ana Cristina meyvelerini daha bu yıl vermeye başladı ve şu anda FB'yi sırtlayan isim. Eda desen Fenerbahçe ruhuyla karılmış bir enerji. Gizem desen Vakıf'tan ayrılan  bir oyuncu olarak FB ile öyle bütünleşti ki, şu anda Türkiye'nin en iyi performansına sahip liberosu. İnanıyorum ki Milli Takıma ilaç gibi gelecektir. Herkes niye Aslı diyordu? Aslı'daki çevikliği bilenler, Aslı'nın başarısına şaşırmaması gerekir. Sakatlık geçirmesine rağmen şu anda ligin en iyi blok performansına sahip oyuncusu ve Eczacı maçında 7 blok yapmış. Macris'i oyunculara yüksek top atmadığı için çok eleştirdik ama çok profesyonel bir pasör olduğunu kimse inkar edemez. Melisssa Vargas'ı ise anlatmaya kelimeler yetmez; bir ömürdür o... Evet, Arina'da form düşüklüğü var ama toparlayacaktır kendini; ölüsü bile bir maçta 3'ü ace olmak üzere 15 sayı üretiyor...

#fenerbahçevoleybol #fenerbahçe #sarımelekler

Yobazlar her türlü nefret eylemini gerçekleştiriyor, mesela eşcinsel karşıtlığı eylemi-bu ülke bunu da gördü be, ama eşcinseller yürüyemiyor; niye; saldırıya maruz kalabilirlermiş, o yüzden yapmamalılarmış, yapmalarına da izin vermiyorlar zaten. Peki valiliğin ve emniyetin görevi ne; onların görevi sadece muhafazakarların güvenliğini sağlamak mı? Aynı şeyler İmamoğlu'nun seçim mitinginde dün yaşandı. Neymiş; valilik uyarmış, bu mitingi yapmamalıymış. Bu ülke muhafazakarların değil; bu ülke laik Türkiye Cumhuriyeti! Nokta. Polis de bütün vatandaşların güvenliğini sağlamak zorunda. Nokta! Burası diktatörlük mü de iktidara her şeyi yapsın, sadece iktidarın güvenliği sağlansın...

Muhafazakarlar her yaptıklarıyla ne kadar güvenilmez olduklarını ispat ediyorlar ve yaptıkları boomerang gibi kendilerine zarar veriyor...

Var mısınız iddiasına; CHP Konya'da bile kazanacak! Sonunda Konya da düştü!

Tunceli'de anket sonuçları! Kılıçdaroğlu % 100, diğerleri otur, Sıfır!

Türbana giren Tuğçe Tayfur, tekrar başını açmış...

Sizi yoran insanları çıkarın hayatınızdan, engelleyin her yerden!

BENİ FOTOĞRAF ÇEKMEKTEN BİLE SOĞUTTUNUZ İNANIN!

Bu ülkede en nefret ettiğim şey, insanların fotoğraftan anlamamaları, fotoğrafın değerini bilmemeleri... Bunun arkasında yatan ise, açık ve net söyleyeyim; CAHİLLİKLERİ. Cahil insanlar da sanattan anlayamaz. Fotoğraf onlar için narsistik bir tatmin aracı, bir hatıra ve de resmi belgelerde kullanılan bir vesikalıktır sadece. Yıllarca çektiğim fotoğrafları, çektiğim kişiler ya yok etmemi istemişlerdir, duyan da porno zannedecek ki olsa bile kendi verdiği pozlar sonuçta, ya da yazılarımda, sosyal medyada, or'da bur'da kullandıktan sonra kaldırmamı istemişlerdir. Bir fotoğraf kullanıldıktan sonra o fotoğraf pat diye internet ortamından silinmez ki; internette belli bir süre kalır. İkincisi benim kontrolüm dışında yazılarımda kullandığım fotoğrafları ben başka mecralardan nasıl kaldırtabilirim ki... Yaa bunları da boşverin, insanlar o kadar korkak ki, toplu kareye girmeye bile çekiniyorlar. Bu korkaklık sadece fotoğrafın kötü amaçlı kullanılma korkusu falan olsa anlayabilirim ama insanların kendileriyle yüzleşmeye bile cesaretleri yok. Bir fotoğraflarının olmasını istiyorlarsa, artist gibi görünmek istiyorlar. Ama biz sizi artist gibi görmüyoruz ama doğal olarak üstelik çok daha güzel görüyoruz. Fotoğraf konusundan hayatım boyuna sadece bir kişiyi rahat gördüm. O da zaten çok güzel poz veriyor... Bu ülkede fotoğraf sanatı bile yapılmaz! İnsanlara sanat dediğin zaman bile, bu onlar için sadece bir zorrrt! Yaa, 1 Mayıs'ta toplu fotoğraf çekilmişiz, onu bile sosyal medyadan kaldırmamı istiyorlar. Ama o karede ben de varım. Ben niye kaldırayım 10 kişinin olduğu bir fotoğrafı sırf sen istiyorsun diye!

Ben açık bir eşcinsel ve ateist biriyim. Eğer benimle hayatı paylaşmaktan rahatsız oluyorsanız, benimle hayatınızı 1 saniye bile paylaşmayın. Ben hiç kimseye hadi sosyalleşelim demiyorum ki. Benim hiç kimseye ihtiyacım yok ki... Kaç kere kere sosyalleşelim dedim, kaç kere telefon açtım, kaç kere evinize geldim... Yormayın artık beni yaa!

Kimseye minnet etmemek kibir değildir; cahil bir toplumda moralini bozmamak için bir önlemdir!

Bir insana veya insanlara yıllarca katlanırsınız, katlanırsınız... ve bir anda hayatınızdan silersiniz; çünkü bardak taşmıştır artık ve içiniz buz gibi serinler artık!

Bir siyasi demiş ki, adını anarak onurlandırmayyım, "LGBTİ derneklerinin tamamını kapatıp, kamuya açık alanlarda propaganda yapmalarını engelleyeceğiz. Gençlerimizi deizm, ateizm ve eşcinsellik gibi felaketlerden koruyacağız.".

Dernekleri kapatsanız ne olacak ayol. Eşcinsellik canlıların varoluş tarihinden beri var; çünkü doğanın yapısında, insanın genlerinde var ki, dünyaya eşcinseller geliyor. Geliyor derken uzaydan değil, erkek ve kadın cinsiyetinin birleşmesinden dünyaya geliyor. Kendi genlerinizde varolan bir gerçekten nasıl korunacaksınız? Benim eşcinselliğim değil ki diğer insanların eşcinselliğinin sebebi; kendi genlerinizdeki eşcinselliğin, çocuklarınızda meydana gelmesi. Aslında biliyor musunuz; eşcinsellere karşı olan bu nefretin sebebi, eşcinselliğin genetiksel olmadığına, sonradan özenerek olduğuna inanmaları falan değil; siyasi çıkar için, erkek egemen toplumun bam teli-hassas noktası üzerinden ahlakçılık yaparak bunu prime-oya dönüştürmeye çalışmaları. Üniversite okumuş bir insan, ne kadar dindar olursa olsun, eşcinselliğin özenilerek olmadığını bilmeyeceğini mi sanıyorsunuz; sadece kendi çıkarları için cahil kesimi kandırmaya çalışıyorlar işte. Her zaman söylüyorum; milyonlarca eşcinsel yanılıyor olamaz!

10 Mayıs

Ben engelli bir kediyim. İnsanlar kuyruğumu dibinden kopardı. Halil o yüzden bana Kui ismini verdi. İnsanlara istesem de güvenemiyorum artık. Halil mama verirken bile Halil'i de istem dışı tırmalayabiliyorum. Ama Halil bana kızmak yerine önlemini alarak mama veriyor. Kuru mama zaten kaplarda hazır oluyor da, yaş mama verirken kepçeyle koyuyor kaba mamayı.

Benim TİPim!

Ben kapalı toplumlardaki kadınların başlarını manevi sebeplerle ve kendi rızalarıyla değil, toplum ve erkek baskısıyla örttüklerine inanıyorum! Erkek ört diyor örtüyorlar, aç diyor açıyorlar! Bağımsız hareket eden kadınlara da feminist veya şey diyorlar! Kadınlar hür iradeleriyle hareket etmedikleri sürece, kadın hakları diye bir şey gelmez!

Türkiye'de eşcinsellerin tamamına yakını iyi ki de eşcinsel doğmuşum demez ve çocuklarının, torunlarının, yakınlarının, hatta aşık olup sevdikleri kişilerin eşcinsel olmasını istemezler. Bir sihirli değnek olsa, ertesi gün heteroseksüel olmak isterler. O yüzden eşcinselliklerini ikili toplumsal cinsiyet üzerinden (gizli eşcinsel)erkek ve (trans)kadın rolleriyle yaşarlar. Yani homofobiktirler. Dolayısıyla Türkiye'ye, eşcinseller eşcinsellikleriyle barışmadıkları ve gurur duymadıkları, arkasında durup açık bir şekilde savunmadıkları sürece eşcinsel hakları gelmez, LGBTİQIA+99 harf dizilimiyle ütopik bir kandırmaca içersinde yaşarlar giderler...

Neden TİP; çünkü eşcinsel haklarını açık ve net, SAMİMİ bir şekilde destekleyen tek parti.

LGBTİ arkadaşa hangi partiye oy vereceksin dedim, Meral hanıma vereceğim dedi. Oysa Meral hanım, torunumun eşcinsel olmasını istemezdim, demişti. Pardon LGBTİ'ler de eşcinsel olmak istemiyorlardı değil mi?

LGBTİQIAP+ diye bir şey yoktur, cinsel yönelim olarak eşcinsellik ve heteroseksülelik vardır. Homofobik ve erkek egemen bir toplumda da hassas nokta erkekliğe tehdit olarak algılanan ve ötekileştirmeye maruz kalan eşcinselliktir; LGBTİQIAP+'daki  eşcinsellik dışında tanımlamalar: toplumsal bir etkiyle oluşmuş, dışlanmamak ve kabul edilmek için bir varoluş ifadesidir. Mesela trans-vestilik; topluma kendini kabul ettirmek için toplumsal cinsiyetle ambalajlanmış cinsiyetçi bir paket gibidir. Mesela biseksüelliğin heteroseksüel tarafından eşcinselliğe ne? Hatta o tarafıyla eşcinselliğin toplumsal bir duruş sergilemesini engelliyor. Toplum içinde heteroseksüel olacaklar, gecenin karanlığına eşcinsel! Lezbiyenlik de bir eşcinsellik değil mi zaten? İnterseksüellik ise bedensel bir durum. Peki aseksüelliğin eşcinsellikle ne alakası var; sevişmek istemiyorsa sevişmesin. Mesela panseksüel; herkesle ayırt etmeden sevişmek istiyorsa, toplumun rahatsız olduğu-homofobi sadece eşcinsel tarafıyla alakalı değil mi? Bakınız, her toplumun bir sürü ötekisi vardır ama ötekileirn de ötekisi, hatta LGBTİQIAP'leirn de ötekisi eşcinselliktir.

Kendisi eşcinsel olup travesti olarak toplumsal bir varoluş sergileyen bir bireyin çocuğunun eşcinsel olmasına şiddetle karşı çıkması kadar homofobik bir durum olamaz!

11

Bir haftadır rejimde olduğum için çavdar ekmeği yiyiyordum. Bugün şeker, tansiyon ne varsa düştü, titremeye başladım, az kalsın bayılacaktım. Leyla'nın üzümlü kekleri bile kesmedi. Hemen koydum tarhana tenceresini ocağa, bir taraftan da yumurtalı ekmekleri kızartmaya başladım, peynir kalıbını da çıkardım, çorbaya biraz da kuru acı biber attım... Tahta masayı da kurdum. Lanet olsun rejim sana! Oh be, dünya varmış!

Aşk dediğin nedir ki kedi sevgisinin yanında?

Kedilere aşkımdan kafayı yiyeceğim!

12

1 ay sonra 54 yaşında olacağım. Sakallarım ağardıkça, gözümün etrafındaki çizgiler belirginleştikçe ve kel kafamla çoğunluğun aksine kendimi daha çok seviyorum. Eski fotoğraflarıma bakıyorum, hiç beğenmiyorum. Yaslandıkça hayatı ve kendimi daha çok seviyorum. Belki yapay, silikon ve fotoşoplu dünya, gerçekliğin güzelliğini ortaya çıkardığı içindir...

Bu ülkede en irrite olduğum şeylerden biri... Mesela ırkçılık, ayrımcılık, ahlakçılık, homofobi, vesaire yaparlar; kimse sesini çıkarmaz, hatta alkışlar ama yolsuzluk yapanı, haksızlık yapanı eleştirirsin; senden kötüsü olmaz. Demek ki herkes aynı kaba mıçıyor! Gerçekler niye acıtıyor; çünkü herkes çıkarları doğrultusunda hareket eden birer y*laka sanki! Hırsızlık yaptığı ayan beyan ortada olanlara bile, gözünle gördün mü diyorlar ve onlarla arkadaş olmaya, onun tarafını tutmaya devam ediyorlar. Çünkü "bana dokunmayan yılan bin yaşasın duyarsızlığı" da var. Şöyle de bir gerçek var; bana arkadaşını söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim!

MUHAFAZAKAR İKTİDAR BİR YOLUNU BULUR VE MUTLAKA KAZANIR DİYENLER; N'ABER?

Hala muhafazakar iktidar bir yolunu bulur ve seçimi kazanır diyenlere diyeceğim o ki, sizin canınız hala ya onları istiyor, ya da gerçeklerden bi'habersiniz! Muhafazakar iktidar bu seçimde çok büyük hezimete uğrayacak. Onların korkusu seçimi kaybetmek değil, hesap vermek. Artık onların koyu taraftarları bile onlara oy vermeyecek. Sokaklara baktığınız zaman bile seçimi kimin kazanacağını anlayabilirsiniz; kazanacak olsalar, sokaklar onların varlığıyla kendini gösterirdi. Artık insanlar bilinçlendi ve kime oy vereceği konusunda çok eminler ve boş vaatlere karınları tok olduğu ve mitinglerle kandırılmaya veya bir kilo makarnayla veya 500 kilo kömür yardımıyla yaşanmadığını anladıkları için, e tabi yerel seçimlerle deniz olan kaynaklar da kendilerinin kontrolünden çıkınca, bol keseden tanıtımım da yapamıyorlar, dolayısıyla ibrenin de yönü belli ve dolayısıyla rüzgar nereden esiyorsa insanlar da rüzgarı o taraftan arkalarına aldıkları için-kimin darısı çoksa onun tavuğu olmak da diyebiliriz buna, sonuç olarak görünen köy de klavuz istemiyor.

Arabanın ulaşım aracı, evin barınma alanı, maddiyatın ihtiyaçları karşılama değil de lüks yaşam biçimine dönüştürülüp sınıf belirlediği toplumlar; eğitim, bilim, sant, spor gibi bireyleri geliştiren unsurlara önem vermediği sürece geri bir toplum olmaya mahkumdur!

Arabanın içinde adam sarışın ve çok güzel bir kadına bağırıyor; kabul et artık, diye. Kadın sadece bakışlarını karşıya dikmiş susuyor. Adam bağırma hakkını ekonomik gücünden mi alıyor? Kadın bu gücü kaybetmemek için mi susuyor?

Kendini ve hayatı seven bir ben yarattığın için teşekkürler hayat, teşekkürler mom, teşekkürler dad!

13

POMPEİ GÜNLER BAŞLIYOR!

Bu seçimlerde eşcinseller muhafazakar iktidarın günah keçisi oldu. İktidardakiler eşcinselleri nefrete hedef göstererek, bunun üzerinden oy toplamaya çalıştılar. Deprem oldu eşcinsellik yüzünden dediler, sel bastı eşcinsellik yüzünden dediler, Korona virüsü bile eşcinselliğe bağladılar. Eşcinseller sapık ilan edildi, kitabımızda yok diye lanetlendi. İktidar, "Muhalefet eşcinsel evlilik getirecek, çocuklarınızın erkek arkadaşıyla evlenmesini mi istiyorsunuz?" diye homofobik toplumu eşcinsellere karşı daha da kışkırttı. Eşcinseller elbette, Batı'da suç sayılan bu nefret söylemlerini asla unutmayacak. Hani din ayrımcı değildi. Eşcinselleri nefrete hedef gösterenlere ve de bunlara oy verecek olanlara diyeceğim o ki, yarından itibaren POMPEİ günler başlıyor. Hepinize geçmiş olsun! Başımıza nur yağacak! Yani laik ve demokratik günler başlıyor, özgürlük ve eşitlik günleri başlıyor...

Eurovision'da gelinen nokta... Şu anda büyük final yapılıyor ve az sonra oylamaya geçilecek. Büyük final derken, Avrupa ülkeleri bağımsızlıklarını kazandıkça, Avrupa ülke sayısı arttı ve Avrupa Yayın Birliği'ne üye ülke sayısı atınca, 2 yarı final yapılarak katılım sayısı 26'ya düşürülüyor. Şu anda 1 milyonun üzerinde kişi izliyor. Siyah beyaz TV günlerinden yarışmanın Youtube üzerinden yayınlanma noktasına gelindi. Türkiye 10 senedir yarışmaya katılmıyor. İktidarın tabanına sırf eşcinsellik üzerinden prim yapmak için. Çünkü toplumun en yüksek ahlakçılığı homofobi üzerinden. İlk defa bu yıl hiç heyecan duymuyorum Eurovision'dan. Birinci belli olsa da yatsam diye bakıyorum. Sanırım sonucu beklemeden uyuyacağım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder