İnsanları etnik yapıları veya cinsel kimliklerinden veya herhangi bir farklılığından dolayı aşağılıyor, dışlıyor, etiketliyorsanız; insan olamamışsınızdır demektir. Suriyelilere ülkemizde ne işiniz var, Kürtlere terörist, eşcinsellere sapık, kadınlara saçı uzun aklı kısa derken, Ermenilere veya Rumlara düşman gözüyle bakarken, ne bileyim işte Alevileri veya Romanları farklı bir şekilde yaftalarken, vesaire vesaire, onları incitmiş olabileceğiniz hiç aklınıza gelmiyor mu? Siz kendinizi diğerlerinden daha asil mi sanıyorsunuz? Size hangi gözle bakıldığı falan hiç kulağınıza gelmiyor mu? Kendinize yapılanın bir karalama olduğunu düşünüp, kendi ithamlarınızın gerçek olduğuna inanmanın bir mitomani-kendi kendini inandırma hastalığı olduğunu düşünememek nasıl bir akıl tutulmasıdır acaba? Yazık, çok yazık yaa! Bulunduğunuz bir ortamda, yabancı veya öteki olmak çok tedirgin edici bir şey; hep diken üzerinde oluyorsunuz, hep yanlış anlaşılır mıyım korkusunu yaşıyorsunuz ve hep bir alttan alma, hep bir iyiniyetli olma durumu söz konusu oluyor. Bu da bir süre sonra yabancı veya öteki düşmanlarına bir koz oluyor ve canları sıkıldığında güç yeterliliği yapabiliyorlar. Son 10 yılda yaşadığım şehir "farklılık" anlamında bayağı bir renklendi, zenginleşti. Yabancılarda gözlemlediğim; gözlerinizin içine bakıyorlar, sıcak bir adım bekliyorlar, beklemediğin halde selam verip nasılsınız diye sorabiliyorlar (Son günlerde depremzedelerde görüyorum bu güzel davranışı). Bulunduğumuz ortamdaki kendi insanımızdan beklediğimiz davranışları yabancılardan görüyoruz. Bu kozmopolitlik, toplumları medenileştiren çok güzel bir fırsat aslında. Daha önceden İranlı nedir, Suriyeli nedir, Afgan, Ukraynalı, Rus, Özbek, zenci... nedir bilmezdim. Sevgi, hoşgörü, anlayış öyle ortak güzel bir dil ki; kendinizi-insanlığınızı da test etmenizi sağlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder