14 Mart 2023 Salı

12-18 Mart 2023 facebook notlarım

 Adam olmaktan kasıt erkek olmaksa, adam olmak benim için hiç marifet değil; önemli olan insan olmak. Senin gibi erkeklerin adamlığı-erkekliği yerin dibine batsın. Gizli eşcinsel misin de beni takip ediyor, her paylaşımıma bakıyorsun. Varsan baksan bana bakıp bakıp tatmin oluyirsundur. Nereden buldun da takip ediyorsun ki beni...

Ben adam veya kadın değilim. Olmaya da hiç niyetim yok. Ben eşcinselim, bununla da gurur duyuyorum. Rahatsız olan da benden uzak durur. Nokta!

Homofobiklerin suratına bakıyorum, resmen eşcinsellik görüyorum; zavallılar, aslında kendilerine düşmanlar!

Kapitalizmin kölesi olacak kadar APTAL değilim! Ne arabam var, ne de ehliyetim!

Selin Ciğerci turnusol kağıdı gibi toplumun gerçek yüzünü ve iki yüzlülüğünü ortaya çıkardı. Mesele #konya #bülentersoy #selinciğerci meselesi değil; yobazlık meselesi, cahillik meselesi. Homofobi eşcinsel karşıtlığından çok, cahilliğin bir yansımasıdır. Sahi Konya neresi?!

Güzellik merkezi açmak istediği için tekbir sesleriyle "Konya'dan defol" diye iş yeri açması engellenen trans sosyal medya fenomeni Selin Ciğerci, turnusol kağıdı gibi toplumun gerçek yüzünü ve ikiyüzlülüğünü ortaya çıkardı. Bu Konya'nın yobaz, iftara davet edildiği için muhafazakarları ve iktidarı çelişkiye düşüren Bülent Ersoy veya Konya'dan tekbirle kovulan  Selin C. meselesi, homofobi meselesi olmaktan çok; cahillik ve yobazlık meselesi, eğitimsizlik meselesi. Bugün Selin'e homo-transfobik davrananlar, yarın başka bir farklılığa başka bir fobik davranır. Evren yobazlardan korusun coğrafyamızı.

Yandaşlar devletin deprem kurtarma çalışması yapmadığı, yaptırmadığı söylendiğinde hemen karşı çıkıyorlar; bu kadar depremzede yalan söylüyor olamaz değil mi? Kadın diyor ki, "Vinç getirttik ama sesleri gelen çocuklarımın kurtarılmasına valilik izin vermedi"; bu nasıl vicdandır gerçekten?

AHLAKÇILIK YAPMAYIN; KENDİ GERİ PLANINIZA BAKIN ÖNCE!

Konya şehri ile özdeşleşmiş Mevlana "Ne olursan ol, yine gel" diyor ama Konyalılar transseksüel diye onca kişiye iş imkanı sunacak Selin Ciğerci'ye tekbirle "Konya'dan defol" diye iş yeri açmasına izin vermiyor. Yobazlık gerçekten çok kötü bir şey. Sivas'ta Madımak Oteli'nde yobazların 35 sanatçıyı nasıl yaktığını hatırlayın. Selin Ciğerci'ye yapılanın, bundan hiçbir farkı yok. Polis müdahale etmese, belki Selin Ciğerci'yi de linç edeceklerdi. Bu arada en çok seks shop ürünlerinin satıldığı, en çok porno filmin izlendiği, en çok alkolün tüketildiği, katologla f*****n yapıldığı şehrin, ahlakçılık yapanların olduğu Konya şehri olduğunu biliyor muydunuz; Google'a girin, göreceksiniz; neymiş; BASTIRILAN PÖRTLERMİŞ! Geçtiğimiz aylarda hayvan barınağında kopekleri kürekle döverek öldürenler de Konya'da idi.

Utanması gereken namusuyla iş yapmak isteyen ve bu sayede kaç kişiye iş imkanı sağlayacak #selinciğerci mi, yoksa "defol git diyen #konya lılar" mı? Siz iş yapmasına izin verdiniz de mi #lgbt ler alın teriyle kazanmak istemedi? Utanın, utanın!

Homofobiye rağmen asgari ücretle çalışıp emekli oldum ama bütün eşcinsellerin psikolojisi benimki kadar dayanıklı değil ki. Sonra da eşcinseller neden seks işçiliği yapıyor diyorsunuz? Sizin yüzünüzden. Ne işçi olarak işe alıyorsunuz, ne de iş yapmasına izin veriyorsunuz. Siz insan mısınız yaa?!

Şimdi TEKYÜREK, seçimlerden sonra Sevim TanÜREK, akasından Fatih Ürek; Hade, hade, hade!


13

Bir gün herkes gökkuşağının renkleri altında yaşamayı başaracak diye düşünüyorum. İşte o zaman insanlık; gerçek insanlığın, gerçek sevgi, gerçek şefkat, gerçek vicdanın ne olduğunu anlayacak. Tabi o zaman dediğim zaman; hurafelerin bittiği, dünyaya bilim ve eğitimin hakim olduğu zaman.

İnsan durduk yere homofobik olmaz; mutlaka gocunduğu bir yarası vardır veya cahildir. Zaten homofobi de cahilliğe dayalı bir korku değil mi? İnsan bilmediği şeyden korkar, zarar vereceğine falan inanır. Gocunduğu yarası var derken de; gizli eşcinseldir ve öğrenilmesinden korkuyordur veya cinsel yönelimiyle barışamamıştır. Aslında bu da bir cahilliktir. Çünkü eşcinselliğin doğal bir gerçek olduğunu idrak edemediği için, aynı toplumun kabul etmemesi gibi kendisi de kendi gerçeğini kabul edememektedir. Oysa milyonlarca bir gerçek kimseye zarar vermeden var ise, bir gerçek ve zararsızdır.

Kediler sahiplerinin güzel sözleri karşısında esnerler. Kediler Türkçe veya İngilizce bilmezler ama seslerin tonlamasından neyin ne olduğuna koşullanmışlardır ve sevgi tonlamasını diğer duygu tonlamalarından çok rahat ayırt edebilirler ve sevildiklerini bilirler ve bunu esneyerek gösterirler. Siz bunu kendi türünüze veya diğer türlere günde kaç kere gösteriyorsunuz veya hiç gösteriyor musunuz? Eğer bunu yapmıyorsanız, siz sevgi durumunu yaşamıyorsunuz demektir ve bir süre sonra gergin bir insana dönüşebilirsiniz, sürekli hır çıkarabilirsiniz, sürekli sevgi dışı ortamlar yaratabilirsiniz. Mesela ben "Melek kızııım" dediğim zaman, hemen Melek gelir ve başını öptürür. "Pedro oğluuum" dediğim zaman, hemen Pedro yerlerde yuvarlanmaya başlar. Karşılıklı sevgi alış verişi bir ihtiyaçtır ve bir rehabilitedir. Ama içten olmalı, göstermelik değil. Bunu kendi türünüze yapamıyorsanız, dünyadaki bir çok şeye karşı yapabilirsiniz. Zaten sadece kendi türünüze yapmanız da çıkarsal olabileceği için gerçekçi olmayabilir.

Her gün bir şeye faydasal anlamda dokunun. Bir kedinin karnını doyurun, bir insana eğer yardım istiyorsa yardımcı olun, etrafınızdakilere bir güzellik yaparak onları şaşırtın, hiç olmadı elinize bir süpürge alıp sokağınızı süpürün; hem etrafınızı rahatlatacaksınız, hem de manevi açıdan kendiniz tatmin olacaksınız.

Müziği çok sevenle hiç müzik dinlemeyen arasında ne kadar fark varsa, bana göre çok sesli müzik dinleyenle tek sesli müzik dinleyen arasında da o kadar fark vardır.

14

KENDİNİZE SAYGIYI KAYBETMEMEK ADINA!

Haksızlıklara karşı tepki göstermek, tavır takınmak sizi kötü karakterli yapmayacağı gibi, özellikle cahil toplumlarda enayi yerine koyulmanızı önleyecek, iyiniyetiniz daha fazla suistimal edilmeyecek, en önemlisi içinize atıp da dert olmasını önleyecek. Gerektiğinde kızıp bağırmak en sağlam rehabilitedir. Özellikle bunu çok duyarlı ve duygusal, mülayim kişilere tavsiye ediyorum. Çünkü çok gördüm, "melek gibi bir insan, nasıl bu kadar tahammül edebiliyor, ne kadar sabırlı" dediğim insanların bir gün onulmaz yaralar yüzünden göçüp gittiğini. Mesela ben çok uysal bir insanım ama bir o kadar da asabi gibi görünen. Aslında uysal, sakin ve de arızayı, aksiyonu hiç sevmeyen biriyim ama gardımı almazsam, zırhlarımı kuşanmazsam; beni çileden çıkaran insanlarla başedememki. Aslında en doğrusu kişisine göre mesafeyi ayarlayıp, baştan önlemi almak en az yorucusu. Bu ayrımcılık falan sayılmaz; sadece değerli zamanınızı boşa harcamamak ve de özel ruhunuzu korumak adına akıllı olmaktır. Eğer insanlara hakettiklerinden fazla iyi davranırsanız, bir süre sonra kendinizi değersiz hissetmeye başlayabilir ve de özsaygınızı yitirebilirsiniz. En kötüsü de bu; çünkü insan içindeki mücadeleyi kaybederse çöker ve dışarıya karşı kendini hiç koruyamaz. Tepkinizi koyduktan sonra da çekip gidin tabi, hiç uğraşmayın ve sizi yoracak kişilerle yolunuzu kesiştirmeyin.

14

Yandaş Hakan Ural anket yapmış; Hala muhafazakar iktidarın gitmeyeceğine inana varsa, onlar da koyu birer yandaştır diye düşünüyorum....

Fotoğraf çekmek marifet midir; evet ama bir çok insan bunu başarabilir; biraz da efekt kattınız mı, iş tamamdır. Ama benim için fotoğrafın hikayesi de estetiği kadar önemlidir. Şu fotoğrafı herkes çekebilir ama hikayesini bilseniz bir sinema filmi etkisi bile yaratabilir...

15

Portakalın kilosu ortalama 10-15 lira arasında değişiyor. 20'ye satılan yer de var. Ben fotoğrafta görülen portakalı çürük çarık diye ayrılarak çıkma diye satılan ama alan olmayınca da çöpe atılan ve kilosu 5 lira olan bölümden aldım. 2 adet aldım, 1 kilo geldi. Bir tanesinde çürük vardı ve hafif tadı bozuktu ama sulu ve lezzetliydi. Fotoda görülen çürük değildi ama kabuklarından sulu olmadığı zaten belliydi ve öyle de çıktı. Niye anlattım bunları; artık portakalı bile tane ile alıyoruz, onun da çürüğünün bile tanesine 2.5 lira veriyoruz. Sağlam portakalın tanesi 7.5 lira. Türkiye'nin geldiği nokta. Hala yasaşın kral diyorsanız, ben de yazıklar olsun diyorum!

En çok zoruma giden de,gerçek salaklar yüzünden salak yerine koyulmak!

Evet, benim oyum gerçekleri göremeyecek kadar cahil insanlarla bir olamaz, olmamalı! Baskıyı, dayatmayı, sınıfçılığı, ayrımcılığı, ötekileştirmeyi, nefreti, haksızlığı vesaireyi demokrasi olarak gören insanlarla benim oyum niye eşit olsun ki?

TEŞEKKÜRLER

İnsan bazen bazı kararlar almakta zorlanır ve gecikir; çünkü zaafları vardır, hayır diyemeyebilir, sorumluluk duygusu sebebiyle çekebilir-katlanabilir, dolayısıyla/hatta aldığı kararları da hayata geçiremeyebilir. Aslında gönülde ve kafada biten bazı şeyler sadece uzatmaları oynar ve "bazı olaylar" önceki alınan, verilen, vazgeçilen kararların hayat bulmasının sebebi değil, vesilesidir. Zaten sadece olaylar değil, kişinin kendi gerekçeleri de bazı sevdiği şeyleri öncelikli olmaktan çıkartır. Çünkü belli saatten-yaştan sonra insan, eğer yaşam sepeti çeşitlilik arzediyorsa,  daha keyfi yaşama arzusunda oluyor ve en çok keyif aldığı şeyle zaman geçirmek istiyor.

16

Nina, Pırıl ve Monik... Üçü de sokaktan geldi. Kendim doğursam bu kadar sevmem. Sanki benim DNA'larımı taşıyorlar... Kızlarım benim... Sokaktan gelen diğer kızlarından Kerıl daha çok dışarıda kalmayı-özgürlüğü seviyor, Fırıl da Meryem hanımlarda kalıyor artık...

17

Bugün bir itirafta bulunmak istiyorum. Bunu kardeşlerim de bilmiyordur. Anam ölmeden önce bir gün demişti ki, "Halil ben ölünce, bensiz yapabilecek misin, evlere girebilecek misin ben olmayınca..?". Ben de onsuz yapanam sanıyordum. Aramızda çok güçlü bir bağ vardı. Belki bir bütünün parçalarıydık, belki değil öyleydik. Ölümünü 7. Senede kabul etti beynim.  Ama şu anda da fotoğraflarıma bakınca tıpatıp onu görüyorum ve onunla birlikte yaşıyormuş gibi hissediyorum. Fotoğraflarıma her baktığımda onu görmek ve hatırlamak çok güzel bir duygu...

Teniste Başarının Formülü

1. İlk hedefiniz topu sahada tutmak, yani out'a vurmamak ve fileye takmamak olmalı. Çünkü spor bir hata oyunudur. Sizin yaptığınız her hata, karşı tarafın hanesine onu hiç yormadan sayı olarak yazılacağı için, bu da sizi demoralize, karşı tarafı motive edecektir. Bu yüzden belli bir seviyeye gelmeden kontrolsüz güç kullanarak topu sahada tutmayı veya fileye takmamayı başaramazsınız; isabetli vuruşlarınızı ancak out yapmayarak ve fileye takmayarak zamanla hızınızı arttırarak güçlendirebilirsiniz.

2. Teniste başarı için sürekli kesme veya fake-sahte vuruşlarla sayı almaya çalışırsanız, asla başarıya ulaşamazsınız; çünkü bu hem sizi hataya sevk edecek, hem de karşı tarafın sizi ezberlemesini sağlayacak; teniste başarının anahtarı, hedef noktaya isabetli vuruş yapabilmektir. Rakibinizi isabetli vuruşlarla köşeye sıkıştırdıktan sonra zaten, işiniz boş kaleye gol atmak kadar kolay olacaktır.

3. Amacınız, egolarınızı bir tarafa bırakıp SABIRLA iyi oynamak olmalı; çünkü güzel vuruş yapmaya çalışarak hem vuruşlarınızı pekiştirmiş olacaksınız, hem de hata oranınız azalacak, dolayısıyla sayılar otomatik olarak tıkır tıkır gelmeye başlayacak. Eğer kazanmak için değil de iyi oynamak, oyununuzu geliştirmek için oynarsanız, 40-0'dan oyun da döndürürsünüz, 5-0'dan set de döndürürsünüz.

4. En önemli kural ise, "fair play - adil oyun" kurallarına riayet etmektir; böylece başarısız olunca bahanelere sığınmayacak, hakkınızla başarıya ulaşmanın da daha tatmin edici olduğunu görecek ve tenisi daha bir şevkle oynayacaksınız. Çünkü hakkıyla elde edilmeyen başarı istikrarlı olmaz ve hakkıyla tenis oynayan karşısında tenisten bile soğuyabilirsiniz.

5. Vuruşlarınızı pekiştirmek için, direkt maç yapmak yerine aynı vuruşu aynı noktaya günlerce yapmak şeklinde antrenmanlarınızı mutlaka yapın. Antrenmansız maç olur mu?

***

Twitter hesabımı askıya almış... Aman da ne çok üzüldüm bir bilseniz... Twitter'ı kullanmam bile ben; sadece gündemde ne var diye bakarım. Instagram hesabımı da gerekçesiz bir şekilde kapatmışlardı. Facebook hesabımı da ara ara engeller koyuyorlar. Gerçekten kapatın gitsin de, siz de rahatlayın, ben de rahatlayayım. Ben hesaplarımdan hukuğa aykırı bir şey paylaşsam, önce resmi olarak hesap vermem gerekmez mi? Türkiye'deki sosyal medyalarda sanırım Türkiye şubeleri tarafından ahlakçılık yapılıyor. Bunun başka bir açıklaması olamaz. Size bir şey söyleyeyim mi; Türkiye'de her şey, herkes % 99 homofobik. Nokta! Twitter hesabımı açmazsa, bir daha twitter'da hesap açmayacağım zaten. Çünkü ben oradan paylaşım yapacak kadar aklımı peynir ekmekle yemedim. Oradan hukuki olarak suçlanmak için mi paylaşım yapayım?

Herkes muhafazakar iktidarın % 20 küsur oy alacağını söylüyor ama % 10'un altında kalırsa da hiç şaşırmam. O derece yani!

Sevmediğim zihniyetlerin tamamen gitmesi için oyumu bir kez daha CHP'ye vereceğim, ondan sonra da bağımsız eşcinsel milletvekili adayı olacağım zaten! Ben evlenmeyi düşünmüyorum ama eşcinseller de evlenecek bu ülkede sonunda! Yobazlar da kudursun!

18

Ninoşki benim sokakta büyüttüğüm yavrulardan. Daha 1 yaşını doldurmadan hamile kaldı. Ya dışarıda doğurup yavrular telef olursa diye her akşam eve getiriyorum. Bu akşam kendiliğinden geldi. Sizin de böyle güzel kızınız var mı? #cat #kedi #ninoski

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder