İçimde bir kadın var mıdır, yok mudur bilmiyorum ama bir bir erkek olarak erkeklerden hoşlanıyorum ve bunun adı eşcinsellik. Ve ben kendimi cinsel anlamda ancak erkek bedenimi muhafaza ederek gerçekleştirebilirim. Trans geçiş ameliyatıyla kendimi resmen hadım ettirmiş olurum ve bunun asla geriye dönüşü olmaz. İnsanın temel ihtiyaçlarından cinselliğini yaşayamaması kadar acı bir şey olamaz. Trans geçiş ameliyatı, işte bu tatminsizliğe hizmet etmektedir. Trans geçiş ameliyatı olanlar acaba ne kadar bilinçli eşcinseller; Hiç. Ve bu bilinçsizlik üzerinden, homofobinin de verdiği cesaretler bir rant sektörü oluşmuştur. Çünkü heteroseksizmi tehdit eden eşcinselliktir. ve bilinçsiz eşcinseller bu şekilde yok edilmektedirler. Ben eşcinselim diyenler, ben transseksüelim diyen arasında hiçbir fark yoktur. Eşcinselim diyen bedeniyle barışıktır, transseksüelim diyen barışık değildir. Çünkü ben transseksüelim diyen kişilerle aynı yapıya sahibim ve bedeniyle barışık olup, bedenini seven ve kendini bu bedenle gerçekleştirebileceğinin bilincinde olanlardanım. Farklı kimlikler, bireylerin içinde bulundukları toplumsal ve psikolojik koşullara göre kendilerini ifade biçimleridir. Doğada bir biyolojik cinsiyet, yani vajinalı ve penisli olma durumu, bir de cinsel yönelim, yani karşı cinsellik ve eşcinsellik. Ondan kerisi tamamen toplumsal ve kültürel varoluşlardır. Homofobiye rağmen ben çok mutlu eşcinsel gördüm, hatta neredeyse bütün eşcinseller kişisel problemleri yoksa mutludur. Çünkü bedeniyle barışık bir eşcinselin kendisiyle-cinsel yönelimiyle mutlu olamaması diye bir şey yoktur. Zaten trans geçişe yönelenler, bedeniyle barışamayan mutsuz eşcinsellerdir. Artık derneklerin ve uzmanların dediklerini bir kenara bırakın ve doğanıza, özünüze dönün. Mutluluk doğada, insanın özündedir çünkü; hormonlar veya trans geçiş ameliyatlarında değil. Gerçekten mutluluk dediğiniz şey erkek veya kadın olmakta mı, doğanızla kendinizi gerçekleştirebildiğiniz insan olmakta mı? Eğer bedeninizden kurtulmak isteyecek kadar nefret ediyorsanız, gerçekten psikolojik bir yardıma ihtiyacınız var demektir. Çünkü trans geçişten sonra ne kimse sizi daha çok sevecek, ne de kendinizi eskisinden daha iyi gerçekleştirebileceksiniz. Siz dediklerimi istediğiniz kadar transfobik bulun ama söylediklerim hayatın gerçekleri...
TRANS GEÇİŞ AMELİYATI OLANLAR NEDEN MUTLU OLAMAZLAR;
1. Ameliyattan sonra cinsel organlarını kaybettikleri için, cinsel tatminsizlik oluşur. Bir süre sonra bu tatminsizlik saldırganlığa bile dönüşebilir. Çünkü alınan karşı cins hormonların etkisi ve yok edilen cinsel organlar dolayısıyla, beyin istese de beden cinselliğe tepki veremez hale gelir.
2. Trans geçiş ameliyatı olanlar, mesela trans kadınlar, heteroseksüel erkek beklentisi içersinde olurlar. Oysa mantıken, hem toplumun fobisi yüzünden hem de heteroseksüel dürtülerin karşı cinsel oluşundan dolayı, heteroseksüel erkekler çıkar dışında trans kadınlarla birlikte olmazlar. Onlarla birlikte olan diğerleri ise heteroseksüel değil, biseksüel başlığı altında gizli eşcinsel oldukları için, bir süre sonra zaten eşcinsel ilişkiye yöneleceklerdir veya transseksüellerin isteklerine cevap vermek istemeyeceklerdir. Böylece transseksüeller hayatları boyunca yalnızlığa mahkumdurlar.
3. Toplum hiçbir zaman transseksüelleri geçiş yaptıkları cinsiyetleriyle kabul etmeyecektir. Transseksüelliğin kabul edildiği noktada, zaten homofobi bitmiş demektir ve homofobi olmayınca bedeniyle barışık olmayan eşcinseller de homofobi olmadığı için, bedeniyle barışmak zorunda kalacaklardır. Yani transseksüellik toplumsal homofobinin de etkisiyle, içselleştirilmiş homofobinin ittiği bir kaçış noktasıdır.
YORUMLAR
A Ulunay Türkkan: olma isteğinin ilgili kişide karşı konulmaz bir güdü ile oluştuğunu anlıyorum fakat bedenin doğal yapısını, işlevini değiştirmenin oluşturacağı zararın dışında, kadın kılığında erkek bedeni arzulayan taliplilerin de, onları erkeklik organı ile istemeleri ilave bir konu.
Halil Kandok: Kadın bedeninde erkeklik arayanlar, içselleştirilmiş homofobisi olan gizli eşcinsellerden başkası değil. Direkt erkeğe gitmenin yakalandıkları zaman savunulamayacak bir tarafı olduğu için, ameliyat geçirmemiş travestiler, "ben onu kadın sanmıştım" savunusuyla kurtarıcısı olacaktır. Çünkü bunun örneklerini çok gördük, görüyoruz. Akıllı travestiler de, gizli ve kendisiyle barışamamış eşcinsellerden rant anlamında çok güzel fırsatçılık yapmak için ameliyat olmuyorlar zaten...
A Ulunay Türkkan: Halil Kandok olabilir, doğrudur. Anlayamadığını düşündüğüm, kişi kendinin ne kadar farkında olursa olsun, ne kadar tam da senin uygun bulduğun tanımlamalarla tanımlasın güdüsü değişmeyecektir. "Ben meğer buymuşum, öyleyse şöyle davranayım" demeyecektir. Kişinin güdüsel zevk ve talepleri bilincin olgunlaşmadığı zamanlarda kökleşir. Belli bir saatten sonra değişmez. Değişmesi de gerekmez. Olduğu haliyle yerindedir. Kendine, başkasına zararı olmadıktan sonra eleştirmek yersizdir. Tek tip eşcinsellik yoktur. Tek tip kadınlık, erkeklik olmadığı gibi. Bunu anlayamamak, zihni kilitli heteronun eşcinsele bakışıyla aynıdır.
Halil Kandok: Ben hiçbir zaman insanların kendilerini nasıl tanımladığına ve ifade ettiğine karışılması taraftarı değilim. Aynı kimlikte bir olarak ve tecrübelerime dayanarak düşüncelerimi ifade ediyorum. Kişiler nasıl istiyorlarsa, gerçek anlamda mutlu olmamaları pahasına, o şekilde yaşama hakkına sahiptir. Ben hiçbir zaman neden trans geçiş ameliyatı oldun demem. Ama bedenin doğasına uygun bütünlüğünün korunmasının, kişinin uzun vadede kendi yararına olduğuna inanmamdan dolayı, bu konudaki düşüncelerimi ifade etme özgürlüğümün olduğuna inanıyorum. Çünkü şu aşamada, eşcinsellere transseksüellik başlığı altında hormon ve trans geçiş ameliyatının sanki en doğru şeymiş gibi bilgi olarak yayılmasına ve hatta dayatılmasına karşıyım. Gruplarda bulunmuş bir kişi olarak, genç yaşta çocukların bu şekilde akıllarının karıştırıldığını çok iyi biliyorum ve "senin yazılarınla karşılaşıncaya kadar bedenimizle barışmayı düşünmüyorduk" şeklinde mesajlar almaya devam ediyorum hala...
Ayrıca eşcinselliğin tek tip olmadığı bana doğru gelmiyor. Eşcinsellik hemcinsel ilişkidir. Kişilerin cinsiyet kimliği takıntısı, ve de hem eşcinselliği hem heteroseksüelliği aynı anda yaşaması, ister yapısal olsun, ister içinde yaşanılan toplumsal yapının "cinsiyetçi ve homofobi" gibi yapısı dışında-çevresel etkiler diyelim, kendini tanımlama ve ifade etme konusunda koşullandırıcı etkileri olsun, bunları eşcinselliğin çeşitliliği çerçevesinde değerlendirmek, eşcinselliğin netliğine ve doğallığına olumsuz etki etmektedir diye düşünüyorum. O yüzden ben LGBTİQ+ kapsayıcılığını da doğru bulmuyorum. Bu erkek egemen yapıya şirin görünme çabası gibi geliyor bana. Heteronormativeyi tehdit eden sadece eşcinselliktir. Çünkü eşcinsellik spesifik bir şeydir ve heteroseksüelliğin en karşısıdır. Dediğim gibi kişiler kendilerini ister doğuştan, ister içinde yaşadığı toplumun koşullamasıyla olsun; nasıl hissediyor, tanımlıyor ve ifade ediyorsa etsin, hatta eşcinsellik dediğimiz şey örneğin erkek bedeninde kadınlık olsun, hemcinsel bir ilişkidir. Hiçbir şeyin etkisinde kalmayan, kendisiyle barışık eşcinseller; tali yollara ihtiyaç hissetmiyor. Zaten eşcinsellik diğer kimlik ifadelerinin yanında, homofobiye rağmen, daha dimdik duran ve kendini savunabilen bir varoluştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder