23 Ocak 2019 Çarşamba

SARI TİŞÖRTÜM VE CAM GÖBEĞİ YEŞİLİ BABA YADİGARI KAPIMIZ!


Tabii biraz buruluyorsun çocukluğuna gidince. Yaş almakla alakalı değil bu burukluk, geçmişi özlemekle; kim özlemez ki çocukluğunu; çünkü o çocuklukta çocukluk var, hayaller var, çocukça bir dünya var; çok güzel geçmese bile. Çocuklukta en önemlisi anne denilen bir şey var; çünkü o varsa, tamam; sırtın yere gelmez; kocaman bir dünyadır anne, onun ekseninde döner dünya. Kimse bilemez ama benim ona olan bağım bambaşkaydı; hani insanın yarısı gibi bir şey. O gittikten sonra büyümüş olduğunu hissediyorsun, artık geleceğinin bir sınıırı oluyor, hesabını ona göre yapıyorsun. Çocukluğum... Herkesin çocukluğu özeldir ama benimki bambaşka özeldi kendimce. Sanatçıların, müziğin, TV'nin, dergilerin ve gazetelerin egemen olduğu bir dünya idi benimki. O yüzden benim iç dünyamı çevremdekiler ne bildiler, ne de anladılar. Belki yanlış coğrafya idi doğduğum topraklar, belki de hayallerimi yeşerten. Küçük bir dünya idi ama bana yeten! İnsan çocukluğunda nasıl yaşarsa, ne hayaller kurarsa; büyüyünce de öyle oluyor. Benimki milim şaşmadı. Bi' bok olamadıysam da, hayallerimin küçük olmasından veya bi' bok olamayacağımdandır. Belki de sürekli çabalamam, bir şey olamayıp, bir şeyleri oldurmaya çalışmamdandır..! Her neyse... Uzatmayalım. Seviyorum çocukluğumu; çocukluğumu özlüyorum amam çocuk olmayı özlemiyorum; çünkü hala çocuk tarafımı muhafız ediyorum; çocukken de büyük tarafımın bilincindeydim hep; surata bakar mısınız; hep isyan, hep isyan!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder