29 Ocak 2019 Salı

Öldükten sonra arkasından eşcinseldi diyeceğinize, yaşarken yüzüne söyleyin!


Bir insana heteroseksüel denilince hiç kimsenin rahatsız olmayıp,
bir insana eşcinsel dendiği zaman, sen de herkesi eşcinsel yapıyorsun denmesi,
neden eşcinsellerin kapalılığı eleştirildiği ve açılmaları gerektiği söylendiği zaman, her eşcinsel cinsel yönelimini ifşa etmek değil diye savunulmaya geçilmesi birer homofobifir.

Bu, eşcinselliğin normal kabul edilmeyip, utanılacak bir şey olarak görülmesidir.
Eşcinselliğini gizli yaşayıp, ben eşcinselliğimle barışığım demek bana çok da samimi ve inandırıcı gelmiyor; eğer homofobik değilsen, eşcinselliğinin gizliliğini toplumdan gelecek homofobik saldırıya bağlayamazsın.

Eşcinsellere gelen saldırı eşcinselliğinin açık olmasından mı, yoksa eşcinselliğin doğru bir şekilde bilinmemesinden mi?
Bugün gizli olabilirsin ama, gizli olmak seni ne kadar koruyor; zaten maruz kaldığın saldırılar gizlediğin aile gibi yakın çevrrn mi, gizleyemediğin ve cinsellik yaşadığın vesaire açık çevren mi?

Gizlediğin yakın çevrenden gizlemek mi avantajlı, yoksa onlara açılmak mı?
Bence açılmak; çünkü o zaman eşcinselliğimizin öğrenileceği baskısı kalkacak ve kimliğimizi savunmak için özgüveimiz daha da artacak; hep ailemiz veya akrabalarımız duyacak diye korkak ve çekingen olmuyor muyuz? Eğer ailemiz veya yakın çevremiz duyacak korkumuz olmasa, kendimizi hem fiziksel, hem de hukuksal olarak daha güçlü savunmaz mıyız?

Dediğim gibi gerçekten dışarının homofobik saldırısında korktuğumuz için mi açılmıyoruz, yoksa içselleştirilmiş homofobimiz olduğu için, eşcinselliğimizle asıl kendimiz barışık olmadığımız için mi açılmıyoruz veya birilerine eşcinsel denilince hemen tepki gösteriyoruz? Bana kendimizle barışık olmadığımız için gibi geliyor.

Tabi herkesin yapısı farklı, psikolojisi farklı; buna paralel olarak hayata bakış açıları ve yaşam biçimleri de farkıl; dolayısıyla eşcinsel olarak nasıl bir tutum sergileyecekleri de fark gösteriyor eşcinselden eşcinsele.

Hangi sebeple olursa olsun, eşcinsellerin gizli kalma hakları kendilerine aitse de, eşcinsel hakları için mücadele eden eşcisnellere de köstek olmamalı kapalı eşcinseller. Çünkü biraz nefes alabiliyorsanız, bu, açık eşcinsellerin varlığı sayesindendir unutmayın...

Bakınız, bu ülkede hala homofobi şiddetli bir şekilde varsa, bunun sebebi eşcinselliğin üstünün örtülmesinden dolayı doğru bir şekilde bilinmemesinden ve de eşcinselliğin ayıp ve utanılacak bir şey zannedilmesinden. Gizli kalarak da bu yanlışlığı ve önyargıları pekiştiriyoruz.


Ferdi Özbeğen gibi öldükten sonra arkasından konuşmayalım eşcinseldi diye; yaşarken de eşcinsel olduğunu bilelim ve kabul edelim.

Zeki Müren gibi eşcinselliğini yok sayarak göklere çıkartmayalım; eşcinselliğiyle de saygı duyalım.

Bülent Ersoy gibi, o heteroseksüel bir kadın, diye eşcinselliği cinsiyetleştirmeyelim toplumsal cinsiyete uygun bir şekilde.

Tarkan, Serdar Ortaç şüpheli ünlüler de eşcinsel olamasalar bile eşcinsel hakları için eşcinseliz diyebilmeli ki, toplumun eşcinsellere olan nefretlerinde bir azalma olsun.

Mabel Matiz, Cem Adrian, Murathan Mungan, Küçük İskender gibi sanatçılar da daha açık eşcinsel olup, eşcinsel haklarına açık ve net destek vermeliler ki, eşcinselliğin görsel bir şov değil de, eşcinsellerin de ciddi ciddi insanlar veya sanatçılar da oldukları anlaşılsın.

Fatih Ürek, Aydın gibi sanatçılar da biz erkeğiz diye algıları yanıltmasınlar. Evet erkeksiniz biyolojik olarak; bundan bir şüphemiz yok; cinsel yöneliminizden bahsediyoruz!

Huysuz Virjin gibiler de işi "drag queen-kadın kılığına girmiş erkek göstericiliği'ne bağlamasın veya bu işlerin-eşcinselliğin namuslu olmak adına gizli olması gerektiğini savunmasın.

En tehlikeliler de biseksüeller çok iyi kamufle oldukları, ikili oynayabildikleri-ikiyüzlü olabildikleri için; tıpkı A gibi, B gibi, C gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder