Düşünce üretmeyen, farklı düşünceleri reddeden, kendini dönüştüReMeyen hiçbir eşcinsel hareketinin manevra kabiliyeti olamaz.
Bozuk plak gibi takılır kalırlar, göçmen kuşlar gibi döneler dururlar. Onlar için zaten eşcinsel hareketin bir hedefi bile yoktur; sırf egolarını tatmin etmektedirler hobi mahiyetinde; hiçbir şey yapmadık demek için.
Çünkü cesur değildir bunlar; çünkü hayatın içinde eşcinsel olamadıkları için, heteroseksist toplumun formülü ve bu yapıya uygun kategori ve tanımlamalarla hem fincancı katırlarını ürkürmekten kaçınırlar, dolayısıyla kamuflaj bir şekilde kendilerini daha iyi hissederler kapalı toplum paralelinde.
Bunlar, çevrelerinden eşcinselliklerini gizleyip ya grup toplantılarına katılırlar ya da kimsenin tanımayacağı metropolde karnaval yaparlar. Hatta toplum içersinde heteroseksüel yaşarlar, karanlıkta da kendilerini kandırırlar ben eşcinselliğimle barışığım diye; dayanakları homofobidir kendi içlerindeki homofobiyi görmezden gelerek.
Ya aktif erkektirler, ya transseksüel, ya da toplumsal cinsiyete indirgemişlerdir eşcinselliklerini; karı-koca rolü oynarlar.
Sadece dillerindedir eşcinsel hakları; o da sadece (heteroseksit düzeni içselleştirdiklerinden) bu düzene uygun olarak evlilik, vesaire. Hem eşcinsel olarak doğalarını inkar ederler, hem de uymayacağını bile bile doğaya aykırı-heteroseksist düzene uygun bir yaşam biçimini benimserler kısaca...
Ahlakçılık yaparlar, dogmatizmden medet umarlar, aile değerlerine falan sahip çıkarlar. Eşcinselliğin cellatlarıyla barış olur mu, huzur içinde yaşanır mı, eşcinsel özgürlük ve hakları olur mu?
Neden vardır bu yanlışlıklar... Çünkü bilinçsizlik engelini aşamamıştır Türkiye'de eşcinsellik. Neden vardır bu bilinçsizlik; çünkü eşcinsel bireylerin toplumun geneline paralel okuma, araştırma ve öğrenme kabiliyeti olmadığı için, kendilerine sunulan formatla üzerinden eşcinsellik anlayışı geliştirmektedirler...
Nedir bunlar; gay'lik, lezbiyenlik, transseksüellik, biseksüellik, intersekslik, ve diğerleri... Ve bunlar heteroseksist çatı üzerinden temellendirilmektedir; yani heterosnormatif yapı yeniden üretilmektedir; bakınız bu LGBTİ+ denilen güruha, heteroseksizmin kopyasını görürsünüz...
Bu da ne demektir; kendi bacağına kurşun sıkmaktır. Çünkü bizim müsebbibimiz, yani homofobiye sebep olan hetroseksist unsurlardır zaten. Bizi karşısına alan bir yapı, bize ne kadar sağlıklı bir yaşam hakkı verebilir?
Bizim davamız queer'dir; heteroseksist yapının karşısında olmamız, ötekileştirilmemizdir...
Dolayısıyla amacımız da bu yapıya yamanarak varolma şeklinde değil, doğamıza, eğrisiyle-doğrusuyla sahip çıkmaktır.
Çünkü başka türlü bir varoluş bizi, biz olmaktan çıkartıp, kendimizi gerçekleştirmemizin önünde engel teşkil edecektir. Bizi transseksüellik, biseksüellik, intersekslik, hatta lezbiyenlik bile bir yere götüremez..
Biz heteroseksizmin öteki halini, ibineliği kabul ettirerek özgürlüklerimize kavuşabiliriz...
Kendilerini nasıl tanımlarlarsa tanımlasınlar; her kategorinin, her bir tanımlının özgürlüğü eşcinsel özgürlüğüne bağlıdır.
Çünkü transseksüeller kendilerini heteroseksüel olarak kabul etmektedirler ve gidecekleri nokta cinsiyet odaklı bir toplum yapısıdır. Lezbiyenlik rahatsız etmez erkek egemen yapıyı; heteroseksizmin düşlerini süsleyen bir fantazidir o. Biseksüellik kamuflajdır zaten ve nerede duracağı belli değildir. İnterseksin daha biyolojik bölümündeyiz ve cinsel yönelim boyutuna geçilebileceğinden hiç umutlu değilim. Geriye ne kaldı; yester-gay veya bukelamun-gay mi?
Eşcinsel hareketini olumsuz etkileyen en önemli etmenlerden biri de, eşcinsel grupların bilinçsiz insanlar, dinazor kafalılar, fonsal çıkarcılar, en önemlisi de hayatta bir şey olamamış ve eşcinsel hareket üzerinden kendini kanıtlamaya çalışan egolar tarafından yönetilmesidir.
Bu gruplar, hiçbir çıkar gözetmeksizin harekete gönül borcuyla bir şeyler yapmaya çalışan ve farklı düşünen bilinçli eşcinselleri kabul etmez; çünkü onların heteroseksistçe de olsa "tıkır"ında işleyen sistemlerinin bozulmasını istemezler.
Böyle gruplara eşcinsel olarak girersin ama LGBTİ+ demeyip ezberi bozarsan şutlanırsın!
50 yaşında olacağım yakında. Askerden geldikten sonra tamamen eşcinsel haklarına yöneldim ve sonunda bilinçsiz bir eşcinsel cemaatinde olmaktansa, bağımsız bir eşcinsel aktvisti olmanın en doğrusu olduğunu gördüm.
Aynı yurtdışındaki Türkler gibi uzaktan seyrediyorum şimdilerde Türkiye'deki kendilerine LGBTİ+ diyen eşcinsel kesime de ben boşa kürek çekiyormuşum ki onların içersinde ve demoralize olmakla ödüllendiriyormuşum kendimi; kendime o kadar çok üzüldüm ki uzaktan gerçekleri geç de olsa farkedince.
Her yıl Onur Yürüyüşü gönüllüleri aranır, her yıl Antihomofobi günleri düzenlenir, 1 Mayıs'a katılmalar, panaller, atöleyeler ve film gösterimlerinden bir adım öteye gidilemiyor.
Bilinçlilik olmadığı sürece mücadele dedikleri ama mücadeleyle alakası olmayan yaptıklarının ne kadar kısır olduğunu umarım birgün görür bu oluşumlar, gruplar, dernekler...
Hani geleneksel toplumlarda ideolojisi aynı olanlar seçilir her zaman ve bu ideolojilerle onlarca senece yönetilip hiçbir şeyin dğişmemesi gibi. Çünkü seçen de aynı kafa yapısına sahiptir, seçilen de.
Türkiye'de eşcinsel oluşum, grup, insiyatif, dernekler de aynı bu yapı gibi işte. Queer olmak yerine, cinsiyetçi tanımlama ve kategorilerle heterosesist yapıya göz süzüp, sizin karşınızda gibi duruyoruz ama sizinleyiz diyorlar!
Sosyal psikolojide, büyükten küçüğe bir ikna şekli vardır ya... Önce büyük şey istenir, sonra küçük şey söylenir; zaten istene de küçük şeydir; çünkü büyük şeyi istemeye ne cesaret vardır, ne de gönül! Türkiye'de eşcinseller ve eşcinsel dernekler eşcinsel hakları diyip, transseksüelliğe razı oluyorlar; çünkü istedikleri de bu zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder