22 Aralık 2018 Cumartesi

Bir muzice Gülden Karaböcek!


Bir mp3 sitesinin, Gülden Karaböcek'in bazı albümlerini ve 45'liklerini paylaştığını görünce, tabiki de bütün çalışmlarını biliyorum, defalarca dinledim ve elimde de mevcut ama ona dair karşılaştığım her şeyle yeni bir şey çıkmış gibi heyecanlanıyorsam, ürettikleri demek ki miras nitaliğinde kalıcı ve kaliteli işler, ve mesela "Ah Bu dünya" şarkısını dinleyince gene koptum, duygu seline kapıldım.
Nasıl bir şeydir Gülden Karaböcek denilen şey; o bence kişiden öte bir kavram; bu kültürün duygularını en samimi bir şekilde ifade edebilen. Bu kadar mı örtüşür şarkılarıyla duygularımız ki, dinler dinlemez işliyor zaten içimize. Bunda Gülden Karaböcek'in sesi ve yorumuyla beraber, şarkıları nasıl formüle edebileceğini çok iyi bilmesi...
Ben Gülden Karaböcek'i 70'lerin sonuna doğru ve 80'lerin başında tanıdım.70'lerin sonlarına doğru bazı türküleri modernize ettiği şekilde kulağıma geliyordu ama çocuk olduğum için bunları özümseyebilecek yaşta değildim. Yalnız 80'lerde "Dilek Taşı" ile fırtınaydı.
Sonra Türkiye'de Arabesk dönemi devreye girince çok da dikkatimi çekmedi Gülden Karaböcek ve o dönemler yabancı müzik de hakimdi ülkemizde ve benim müzik yapımla çok daha örtüşüyordu.
92'de "Gel Kibarım" türküsünün falan olduğu, 90'lar ruhuna-düzenlemesine uygun cover şarkılardan oluşan bir abümle tekrar gündemdeydi. Yani 90'ların pop hareketinden o da payına düşeni almasını bilmişti. Bu albüm öncesinde de gene başka pop şarkıları falan cover'lamıştı. Zaten Gülden Karaböcek kendi besteleri ve özgün besteler dışında cover işini en iyi kıvırabilen bir sanatçıydı. Bir şarkıyı verin Gülden Karaböcek'e, onu en dinlenebilir bir hale getirebilir. Bunda tabiki de müzisyenliğinin, enstrümanistliğinin, düzenlemeciliğin etkisi var. Çünkü Gülden Karaböcek sadece bir yorumcu, besteci, söz yazarı değil; ayrıca müziğin mutfağında yer alan bir müzisyen, komple bir sanatçı anlayacağınız. Onu farklı kılan, istikrarlı kılan da zaten işini bilmesi, sanatın zanaatkarı olması. Ve müziğe geniş bakış açısı da; herkese, tüm kitlelere hitap etmesinin en büyük sebebi. Onu bir türle kıstlamamız mümkün değil; o duyguların ifadesi olan şarkıları, dönemine göre veya her türde ifade edebilen bir sanatçı. Folk müziğimizi en iyi modernize edebilen sanatçılarımızdan biri. Alaturkayı da icra etmiştir. Aslında popüler olan müziği yapması dışında, gerçek anlamda da bir Pop sanatçısıdır. Ben onun Arabesk şarkılarında bile her zaman bir Pop esintisi hissetmişimdir, ağdalı değildir. Bakınız Ferdi Tayfur şarkıları onun düzenlemesiyle ne hale gelmiştir. Belki de Gülden Karaböcek'e tam anlamıyla Pop sanatçısı diyebiliriz ama onun sesindeki hüzün, onu Pop kategorisine sokmamızı engellemiş olabilir. Ama dediğim gibi o her türü icra ettiği için kategorisiz bir sanatçıdır. Ben bunlara Selda'yı, Neşe Karaböcek'i, Kamuran Akkkor ve Nükhet Duru'yu da dahil ediyorum. Bunlar deneysel, eklektik çalışmalar yapan Çağdaş Türk Müziği sanatçılarıdır.
Aklıma gelmişken söyleyeyim; ben Aşık Mahzuni'yi, Gülden Karaböcek yorumlamasaydı dinlemezdim bile. O derece değerli benim için Gülden Karaböcek. Yani müziğe anlam veren bir sanatçı.
Gülden Karaböcek'in 70'lerde çıkan Pop Folk ve Pop Arabesk ve de 90 ritmine uygun Pop Folksal denemelerinden başka arada kaynamış diyebileceğim çok ses getirmeyen alnümleri de birer klasik niteliğindedir. Mesela "Mutluluğa Geç Kaldım" albümü. Gülden Karaböcek'in tüm şarkıları ve albümleri klasik başlığı altında piyasaya veriliyor ya, aslında gerçekten her şarkısı klasik niteliğinde olduğu için, bu tür albüm sıfatlarını hak ediyor bu çalışmalar. Yani bir sanatçının sesi, yorumu, ve her şarkıya kattıkları çok değerliyse; her yaptığı da klasik nitelik taşıyabiliyor.
Aslında 80'lerdeki Arabesk ruhuna uygun albümlerinden sonra 90'larda epeyce albüm çıkarmış Gülden Karaböcek pop niteliğinde. Özgün şarkılar da söylemiş, cover'lar da yapmış. Görmezlikten gelinen" Silemem" albümü vardır mesela. "Kısmetse Olur"dan başka "Hayrını Gör", "Hatıran Yeter" gibi albümler çıkarmıştır 90'larda. Ve şarkıların, ve albümlerin adı değiştirilerek albümleri tekrar tekrar basılan başka sanatçı var mıdır dünyada?
2000'lerde çıkardığı "Güldence" albümüyle aslında Gülden Karaböcek'in albüm hayatı bitti gibi bir şey oldu. Hep röportajlarında albüm çalışması içinde olduğunu söyledi ama o albümler hiçbir zaman çıkamadı bir türlü. Elinde çok bestesi olduğunu ama bunları çıkaracak şirket bulamadığından dert yandı hep. Belki de günümüz müzik anlayışı değişmişti ve şirketler prim vermiyorlardı Gülden karaböcek şarkılarına ama Gülden Karaböcek bu ülkede popüleritesini hiç kaybetmeyen tek sanatçıdır. Çıkaracağı Rock albüm de bir şehir efsanesine dönüştü Gülden Karaböcek'in.
Ben Gülden Karaböcek'i ne zaman, nasıl çok sevdim biliyor musunuz..? Sesinin hüznünü bir kenara bırakırsak, 70'li yıllardaki Pop Folk tarzındaki denemeleri ve Arabesk şarkıları nasıl Pop haline getirdiğini görünce sevdim. Yukarıda bahsettiğim gibi Aşık Mahzuni ve Ferdi Tayfur şarkıları onunla bir başka anlam kazanmış.
Onlarca Gülden karaböcek 45'liği bu deneysel çalışmaların ürünüdür. Ve "Anadolu'nun Bağrından" ve "Dostum" LP'leri de bu şarkıların altın değerindeki albüm versiyonlarıdır.
"Müzik ve Ben" ve "Ağlıyorsam Yaşıyorum" bana göre çok güzel Pop albümleridir başucu niteliğinde.
Gülden Karaböcek'in bu yıl içersinde 70'lerdeki 45'liklerinin bir kısmı CD formatında tekrar basıldı. Aslında isterdim ki tüm şarkıları yeniden elden geçirilip piyasaya sürülsün müziğimize miras amacıyla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder