30 Mart 2018 Cuma

Eşcinsellik bir hastalık değildir ama bedeniyle ve eşcinselliğiyle barışamayan hasta eşcinseller vardır!


Sağlıklı bir psikoloji, çevresel etmenlere rağmen kendisiyle barışık olur. Sağlıklı bir eşcinsel de hemcinsine olan duyguları yüzünden eşcinselliğinden kaçmaz. Hatta hiç tereddüt de yaşamaz "ben niye hemcinsimi seviyorum" diye. Çünkü eşcinselliğin ona bir zararı yoktur. Mantıklı bir insan da, kendisine zararı olmayan bir şey olmanın-eşcinsel olmanın psikolojik olarak sıkıntısını asla ve asla yaşamaz. Çünkü insan içinden gelen bir şeyi nasıl yanlış görebilir ki? Zaten seviyorsun, kötü bir şey yapmıyorsun ki kötü bir şey olsun eşcinsellik ve bundna dolayı kendini kötü hissedeceksin.

Ne zaman ergen oluyorsun ve kendini gerçekleştirme durumunda gerçekleştirememe sıkıntısı yaşıyorsun, o zaman arzularının depreşiminin ağırlığı oluyor üzerinde. Gene de homofobiye dair bir şey hissetmiyorsun. Ben çocukluğumda falan eşcinselliğime karşı bir homofobi hissetmedim, sadece cinsellik biraz ayıpmış gibi biliyorum. Kız gibiydim, hatta kız Halil diyorlardı bana ama bundan zerre kadar bile aklıma utanmak gelmezdi. Saçlarımı uzatmak, cicili bicili giyinmek güzeldi, el işleri falan yapmayı çok severdim ama çevremde de hiç kimse neden bunu yapıyorsun demedi bana. Çocukken evlenmeyeceğimi falan söylüyordum aileme eşcinselliğimin bilincine vardıktan sonra ama onlar eşcinselliğin ne olduğunu tam tahayyül edemiyorlardı ki benim evlilik karşıtlığımın eşcinsellikla alakası olduğunu düşünsünlerdi. Lise çağıma kadar köyde yaşamamın avantajlarını yaşadım sanırım homofobiye maruz kalmayarak. Ortaokulda benim gibi başka bir çocuk daha vardı ve biz kadın gibi rol yapıyorduk ama ne cinsel olarak birbirimize yaklaşıyorduk ne de eşcinselliğimizi dile getiriyorduk. Belki de konuya dair donanımız kendimizi ifade edebilecek seviyede değildi. O evlenmiş, çoluk-çocuğa karışmış artık. Liseyi şehirde okudum ve içine kapanıktım ama hiç homofobiye dair bir olayla karşılaşmadım. Ortaokulda da kızlarla çok iyi arkadaştım ama hiç kimse benimle dalga geçmedi kızlarla arkadaşlık yapmadığım ve de futbol gibi erkek oyunları oynamadığım için. Aslında sonradan öğrendiğime göre herkes ne olduğumu biliyormuş ama hiç kimse bana bir şey söylemedi. Bu benim adıma sağlıklı bir ortam mıydı, yoksa bilinçsiz ortamın işime yaraması mıydı bilmiyorum. Askerden geldikten sonra falan evlenmemi istediler ama tepkimi koydum diyelim ama öyle sert tepki gösterecek durum falan yoktu. Zaten eşcinselliğin ne olduğunu çok iyi biliyordum artık 20 yaşımdan sonra ve en sevdiğim olan anneme açılımımı yaptım, o da diğer aile bireylerine söylemiş. Zaten söylemese de ailemle ilgili konuya dair bir sorun yaşayacağımı hiç zannetmiyorumdum. Çünkü ben bağımsızlığımı 13 yaşımda ilan etmişim ve o yaşlarda benimle ilgilenmeyenlerin bana bir şey deme hakkı olablir miydi, ondan önce ben zaten kendimi bildim bileli asi ve özgrüm; herkes bana söz geçiremeyeceğini çok iyi bilir. Homofobi olarak askerdeyken arkamdan dedikodular oluyordu ama bunlar da öyle aşamayacağım şeyler değildi psikolojik bazda. Ben öyle bana top, ibne denilmesine kafayı takıp da bunalıma girecek kadar güçsüz bir insan değilim çünkü. Ayrıca bizi bir çok konuda aşağılayıp dışladıkları zaman bunun üstesinden gelebiliyorsak, cinsel yönelim ayrımcılığını niye lüzumundan fazla büyütelim ki akıl ve mantığımız var ise birazcık, sağlıklı bir psikolojiye sahipsek eğer?

Düşünüyorum da, homofobiye maruz kalmalarım Türkiye'de eşcinselliğin daha görünür olmasına mı paralel, yoksa benim asilik ve özgürlüğümü sergileme yaşımla mı alakalıydı? Çünkü ben artık özgürce cisnelliğimi yaşıyor, herkese eşcinselliğin ne olduğunu anlatıyor, saklanmıyor, utanmıyordum. Zaten utanmıyordum da, çevremdeki eşcinsellerin utanmasından etkilenip utanılacak bir şeymiş gibi ben de aynı şeyi yapmıyordum. Ve de korkmuyordum. Bu bendim ve kendimden kaçmaktı benim için utanılacak şey. Yaşamak istiyorsam kendimi için mücadele vermeliydim. Çünkü yaşamak benim için kendim olmak, kendim gibi yaşamaktı. Ne kadar çok kendimi gibi yaşarsam, o kadar iyi yaşamış olacaktım hayatımı.

Tehlikelere rağmen hayatımı en üst seviyeden gerçekleştirmeye çalıştım hep. "Neden ben eşcinselim? demedim hayatım boyunca, sorgulamadım kendimi bu konuda. Çünkü biliyordum ki ben eşcinsel olmasaydım, bu sevdiğim ben olmayacaktım, çünkü bir şeyler eksik kalacaktı. Eşcinselliğim benim kişiliğimi tamamlayan bir şeydi bazılarının bu yüzden kendilerinden nefret etmelerinin aksine. Çünkü o kişiler bilinçsiz. Bilinçsiz oldukları için bilinçli bir eşcinselliğe de sahip olamıyorlar dolayısıyla. Bilinç, kendini bilmektir. Bu çok bilgi bilmekle falanla da alakalı bir şey değil. Kişi bazen çok zeki olabilir ama kendi pazılının parçalarını bir türlü tamamlayamaz..! Ve bilinçli eşcinsel olmak için öyle çok bir şeylere de ihtiyaç yok aslında. Hemcinsine karşı oluşuyor duyguların ve buna sahip çıkıyorsun içinden gelerek yaptığın için. Mesela kedilere annelik öğretilmiyor. 1 yaşına doğru seksleri geliyor, hamile kalıyorlar, kendi başlarına doğrup yavurlarını koruyarak onları hayata kazandırıyorlar. Ben düşünebilen ve konuşabilen bir canlı olarak küçümsemiyorum türdeşlerimi ama kediler kadar da mı olamayacaktım? Hayvanlar nasıl doğa koşullarına karşı yaşam mücadelesi veriyorsa, ben de homofobiye karşı mücadele vermeliydim. Bu nasıl olacaktı; kendimden vazgeçmeyerek, kendimi sevmekten vazgeçmeyerek, kendime küsmeyerek, kendimden nefret etmeyerek, kendimi korumaya çalışarak, kenim için mücadele vererek, kendim için emek vererek, kendimle gurur duyarak, hayata her ne şekilde gelirsem geleyim nefes alabildiğim için şükrederek...

Hem nereye kaçacaktım, kendimden kurtulmam mümkün müydü? Avrupa, Amerika paklar mıydı beni? Hayır. Bir insan kendisiyle barışık olmadıktan sonra, homofobi olmasa bile nefret edeceği bir tarafını bulur gene. Bana içselleştirilmiş homofobi, şekilci dünyada insanın bir yerlerini beğenmemesi gibi geliyor. Bazıları takar burnuna kafayı ve o karakteristik organını feda eder çoğunluğa dahil olmak için. Bedeniyle barışamamış eşcinselliği de ben bunun gibi görüyorum işte. Sağlıklı insan doğasından memnun olur, hele ki yaşamasına, kendisini gerçekleştirmesine fiziksel olarak bir engeli yok ise. Ruhsal bozukluk demek illa ki kafayı sıyırmak demek değildir ki. İnsan durduk yerde bir şeyi kendine dert ediniyorsa, bu kişi dertli bir insandır ve dert ettiği şeyler bahanesidir ruhsal halini gerçekleştiren. Ruhsal bir zafiyet varsa, yapılabilecek bir şey olmayabiliyor gerçekten.

Kısaca eşcinsellik bir hastalık değildir ama eşcinselliği kabul etmeyen heteroseksüeller de hastadır, kendi eşcinselliğini kabul etmeyen eşcinseller de. Ne derecede tedavi edilebilir, orasını bilemeyeceğim artık!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder