Mezun mu olduk ne?!
Bu blog siteyi hazırlayan kişi olarak, 5 yıllık badminton sürecimize dair birkaç duygu, düşünce ve ifade paylaşmak istiyorum müsadenizle. Belediye'nin tenis kursları hava muhalefeti nedeniyle genellikle aksadığı için tenise katılan sevgi ve saygıyla andığım, müteşekkir olduğum kadınlardan birinin tavsiyesiyle badminton kurslarına katıldım. Haftada birer satten 2 gündü başlarda. İnanın ben bile tahmin etmezdim bir gün böyle bir badminton ailesi olacağımızı. Kurslarımız dışında çay-kahve, piknik gibi dışarıda buluşmalarla sosyalleşerek daha bir samimileşmeye, birbirimize güven duygusu aşılamaya başladık. kalıcı olanlara zamanla yeni bireyler de eklenerek 5 yıllık bir süreç oluşturduk sevgi ve saygıyla anabileceğimiz, tatlı bir şekilde hatırlayabileceğimiz. Badminton oyununun yanı sıra bir aile gibi güzel duygular yaşamak için de bir araya geliyorduk sanki. Bir bütün oluşturmuştuk birbirimizin doğum günlerini birlikte kutlamayı ihmal etmeyerek falan. Badminton ailemizin en büyük zenginliklerinden biri İranlı dostlarımızdı. Zamanla bazılarını gidecekleri ülkelere yolcu ettik ve geride kalanlarla hala biraradayız, en azından görüşmelerimiz devam ediyor, en önemlisi sevgimiz devam ediyor birbirimize karşı. En azından ben öyle düşünüyoum ve hissediyorum. Badminton sporu aracılığıyla bir kültürle samimiyet oluşturmuştuk. Badminton sporunun bedensel aktivizmi dışında bize yabancı olan hayata bakış açılarıyla dostluk duygumuzu pekiştirdik en önemlisi. Yaşadığımız bu 5 yıllık süreci bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiriyorum da, hayatımızın bayağı büyük bir bölümünü teşkil ediyor ve biz o bölümü spora, badmintona kanalize bir şekilde yaşamışız. Spor akademisi gibi düşünüyorum ben bu süreci ve güzel bir üniversite arkadaşlığı gibi hatırlayacağım gelecekte.
Ben hayatı çok yönlü yaşamayı severim. Bir şey yaparken yapılabilecek bir şeylere karşı da fırsatçılık yaparım. Badminton benim için sadece bir spor oyunu olamazdı; sevgisiz, arkadaşlıksız, dostluksuz hayatın tadı mı olur ayol; yavan kalır her ne yapılırsa yapılsın. Elimden geldiğince de bu birlikteliğe katkı sağlamaya çalışırım olaylara iyi niyetle yaklaşarak, gerektiğinde mücadele ederek. Belge, özellikle görsel belge çok önemlidir benim için. Çünkü güzelliklere bir kanıttır görsel belge, yani fotoğraf. İnsan fotoğraflara bakarak güzellikleri pekiştirir ve mesela dostluk sürecini istikrarlı hale dönüştürebilir bu sayede. Fotoğraf çekmem o dönemler bazılarını rahatsız etmiş olabilir, öyleyse pardon diyorum, ama sonrasında umarım yaşadığımız süreçteki anları fotoğraflamam geçmişimizi hatırlamamız adına bir işe yaramıştır diye düşünüyorum. Gerçekten yaşanılan anlar orada kalmamalı ve taşınmalı geleceğe, gelecekte de benzer güzelliklerin yaşnılması gerektiğine örnek temsil etmesi için. Bilmiyorum, belki bu fotoğraflar ve bunları bir albüm gibi, bir hatırat gibi internet üzerinde bir blog sitede kalıcı hale getirmek çok anlam teşkil etmeyebilir bazıları için ama o zaman bu belgelemeyi Halil Kandok'un kendini gerçekleştirme araçlarından biri diye geçiştirilebilir. Ben, gerçekten yaşanılan bu süreçteki herkese çok teşekkür etmek istiyorum. Tabiki de arada bir tartışmalarımız olmuştur. Bu da canlının halinin tepkisel anlamda kendini gerçekleştirme güdülerinden biridir ve hayatın olmazsa olmazlarındandır. Çünkü hayattan ders çıkarabilmek ve dostluğun anlamını bilmek adına bunların-tatsızlıkların da yaşanması gerekir diye düşünüyorum. Ben hayatı bir öğrenme süreci olarak gördüğüm için, duygularımız geliştirmek, olumsuz kişilik ve karakteristik taraflarımızı terbiye etmek de bu sürecin bir parçası olduğu için, ara sıra oluşan "tatlı tatsızlıklar" da eğitimsel kazandıranlarından olsa gerek.
Hayatta başlayan güzelliklerin her zamanki gibi gibi yüksek dozda yaşanmaması, o güzelliklerin bittiği anlamına gelmez aslında. Hayatta her şey değişiyor, dolayısıyla yaşamlarımız da format değiştiriyor ister istemez. Böyle de olması gerekiyor. Yoksa o güzellikler de tekdüzeleşir ve anlamsızlaşır, hatta güzellikle anılmak yerine nefrete bile dönüşebilir. Hani tadında bitmesi diye bir şey vardır bazı şeylerin. Bizimkine bitmek demeyelim de, biraz önce dediğim gibi ilişkilerin format değiştirmesi diyelim. Ve yaşanılan güzel anlar, yeni süreçte bize hep ışık olacaktır sevgi ve saygı çerçevesinde dostluk ve arkadaşlıklar kurabilmemiz adına. "Biz bunu geçmişte yaptık, şimdi niye yapmayalım" formülü bize hep kolaylık sağlayacaktır hayatta. Aradan zaman geçip tekrar karşılaştığımızda ağızlarımız kulaklarımızdaysa, gözümüzün bebeği gülümsüyorsa, özlem konusunda samimiyizdir. Samimi özlem sevgi demektir. Bunu kazanmak ve yitirmemek yaşadıklarımızın, bana göre çok güzel olduğunun sağlamasıdır.
Badminton hayatımız devam ediyor hala belediye ders saatleri ve özel turnuva katılımlarımızla, özel çalışmalarımızla. Yazımı bir veda olarak falan düşünmeyin. Arkadaşlıklarımız da devam ediyor. Ve geleceğin daha güzel şeylere gebe olmadığını nereden bilebiliriz ki. Umut olduğu sürece, hayatın en güzel kapılarının anahtarları cebimizde demektir güven içer'sinde. Bugün sevgi ve umut varsa, bu yarınki hayatın güzel olacağının garantisidir. Sanırım çok uzattım... Sevgiyle ve iyi niyetle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder