Lafı uzatmayacağım. Son gay toplantı konusunda bahsettiğim arkadaşımız; yaşlı, engelli, mülteci, eşcinsel arkadaşımız gerçekten o kadar küstürülmüş ki hayata, artık insanları görmek bile istemiyor ve şehir merkezine uzak parklara gidiyor vakit geçirmek için. Birleşmiş Milletler formaliteden çalıştığı için, arkadaşımıza hiçbir öncelik ve ayrıcalık tanımıyor ne kadar zor koşullarda yaşamasına rağmen, ilgili grupların zaten umrunda bile olamaz. Çünkü herkes samimiyetsiz, herkes ikiyüzlü, herkes fırsatçı bu dünyada. Arkadaşımız engelli olduğu için bir şey yapamıyor. Evde de oturamıyor hem doğal gazdan tasarruf etmek için güneşten faydalanmak amacıyla, hem de bir şey yapamamanın zorunluluğuyla sıkıntısını parklarda oturarak kulaklığıyla İngilizcesini geliştirerek falan geçiriyor. Ama biz ona çok gördük bu dünyada nefes almasını. Hiçbir şey yapmasak bile, yaptık aslında; çıkarlarımıza alet edemedik en azından, o yüzden düşman olduk ona, hedef gösterdik nefrete "top" diye işarete derek, bir daha buraya oturmaya defalarca gelme diyip korkutarak ve yıldırarak, işte varsayalım ki hiçbir şey yapmadık, KÜSTÜRDÜK AMA BİZ ONU HAYATA. Ben kime ne yaptım diyor arkadaşımız, benden ne istiyorlar diyor... Sahi ne yapmıştır, ne yapmış olabilir ağır-aksak yaşamaya, nefes almaya çalışmaktan başka?
Dünya dönüyor gene bildik şekilde, biz de hayatı acımasız ve vicdansız şekilde yaşıyor ve yaşatıyoruz ve bazı zarar verdiğimiz insanlar hiç umrumuzda bile değil. Kolay gelsin, geçmiş olsun diyorum, başka da hiçbir şey demiyorum. İyileştiremedik gitti şu dünyayı hangi açıdan bakarsak bakalım, hangi açıdan ele alırsak alalım?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder