Modum düşük olursa, toleransım sıfıra düşebilir, o anlayışlı Halil'den esere kalmaz, gözüm hiçbir şeyi görmez, bütün gemileri yakar ve arkama bile dönüp bakmadan çeker giderim. Çünkü insanın canı burnuna gelmişse, ve bir de haklıyken hakzsızlığa uğramışsa, bir de sorumsuz, duyarsız ve de vurdumduymaz insanlarla karşılaşırsam, bir de bana konum falan taslamaya çalışırlarsa, hele insanlıklarını yitirmişlerse, ben bir yana dünya bir yana... Benim ayağımla yapacağım işleri insanca yapmak yerine rütbeleriyle komplekslerini tatmin etmeye çalışan insanların sanki maaşlarını almıyorlarmış ve görevleri değilmiş gibi kendilerine minnet ettirmeleri yok mu... O koltukta oturanlara diyeceğim o ki, "Siz görevinizi yerine getirmeyip ukalalık yapınca o işi yaptıramayacağımı, o işin yapılamayacağını mı sanıyorsunuz? Sizin göreviniz zaten bize hizmet etmek değil mi? Biz olmasak sizin orada ne işiniz olabilir ki, kimin işinizi yaptırmak için oturtacaklar ki sizi oraya..? Konu şu... Abim artık çok sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Neredeyse bütün fonksiyonları yüksek derecede problemli. % 100'e yakın engelli raporu var ve diyalize bağlı konumda. SGK malülen emeklilik için devlet hastanesine gidip oradan üniversite hastanesine sevk edilmeniz gerekiyor sağlık raporu için dedi. İstenilen belgeyi ilk defa duydum. SGK'daki görevli anlamayıp tekrar sorunca, sanki ben sürekli bu işlerle uğraşıyormuşum gibi bana ters cevap verdi. Devlet hastanesi de sanki malülen emeklilik için yapılacak işleri bilmiyormuş gibi, "git sigortanın istediklerini öğren" diyor. Bre zalim, sen o belgenin ne olduğunu biliyorsun; bana diyor ki, "ben o terimi insiyatifimle söylüyorum, sigortadan öğrenmen gerekirdi". Biri bilmediğim terimlere yabancılığıma çemkiriyor, diğeri ukalalık yapıyor. Oysa Devlet Hastanesi'ndeki o erkek görevli... Baştan şöyle anlatayım, ben sıramı bekliyorum bu yönlendirildiğim erkek görevlinin önünde. Yan masadaki bir kadın eleman, tanıdığı bir kişiyle görüştürmek istiyor ve bana "Bekleyin, bilmem ne bey işi bitince seninle ilgilenir." diyor. Kendi tanıdığının işini hallettirecek ya büyük bir işgüzarlıkla! İlgilenilen kadın resmen hayat hikayesini anlatıyor; annesini huzur evine yatıracakmış da, kendisi çalışıyormuş da... Maşallah erke görevli de dinliyor da dinliyor, cevabını uzatıyor da uzatıyor... Vatandaşımızda da suç var... Sanki bilgi almaya gelmemiş de terapiye gelmiş... Bu varan 1... Sonra hocam dediklerine göre rütbesi olsa gerek, bir kadın geldi. O da başladı hikayesini anlatmaya... Sağlık raporu alacaklarmış da, şöyle şöyle olmuş da, böyle böyle olmuş da... 3. varan ise... Gelen benim önüme geçiyor, ben de sabrım ne zaman taşacak diye sabrımı sınıyorum. İşte 3. gelen beyler de başlıyorlar hikayelerini anlatmaya... Uzattılar da uzattılar, uzattılar da uzattılar ve sinirden konunun ne olduğunu bile unuttum şu anda ve de benim sabır taştı. Yan masadaki kadına, "Buranın bir sırası, kuralı, usulü yok mu? Gelen burnunu sokup önüme geçiyor. Başka ilgilenecek elamanınız var ise ona sorayım." dedim. Sonra o şey bey buyrun dedi. "Sizden tek cümlelik cevap istiyorum. Abimin malülen emekliliği için ne yapmam gerekiyor." Kızdı ya artık benim tepkiselliğime. "Sigortaya git, onlar ne yapılması gerektiğini söylerler." dedi. Ben sigortadan geliyorum zaten. "Bir form, bir belge doldurulacakmış, adını hatırlayamadım şimdi." dedim. "Yok olmaz öyle şey dedi. Onlar söylemiştir ne olduğunu. Bunu senin bilmen gerekiyor. O belgenin adını söylemek benim insiyatifimde, söylemeyebilirim de.." dedi. Tek bir kelime söylemeden öfkeyle çıktım odadan. İnanın ölsem de minnet etmem böyle insanlara. Ve halkla İlişkiler birimine geri geldim. Onlar göndemişti çünkü beni oraya. "Malülen emeklilik için bana cevap verecek üst bir yetkili istiyorum." dedim. Ve beni gönderen Halkla İlişkiler birimi, hemen o formu çıkardı ve bunu doldurmanız yeterli dedi. E, bu işi siz halledecektiniz, hallediyorsunuz, beni niye oraya buraya gönderdiniz ki? herkesin amacı iş yapmak değil de, başından savmak mı? Şimdi ben gemileri yakmayayım da ne yapayım? Kimi kime şikayet edeceğim. Sonra da Halil öfkeli, sinirli diyorlar. Siz adamı katil edersiniz atyol bu vicdansızlığınızla, duyarsızlığınızla, bilinçsizliğinizle, hatta bilgisizliğinizle... Bir kere de siz haklı, ben haksız çıkayım ve sizin değil benim yüzüm kızarsın. Sistemin ite kaka yürümesinden inanın yoruldum. Resmi kurumlardan kavga etmeden çıkamamamın sebebi ne biliyor musunuz; bu kurumlar bilinçli insan istemiyor. Köylü oacaksınü cahil olacaksın ve seni istediği şekilde parmaklarında oynatacaklar. Biraz bilinçli olursan, biraz direnç gösterirsen, hemen işini yapmamakla tehdit ediyorlar insanı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder