9 Şubat 2018 Cuma

Başarı için oyunu iyi yönetebilmek şart!


Geçen haftaki tenis maçımda, yalnız burada kişiler değil mevzubahis olan, o yüzden yanlış anlaşılmasın, ilk seti 6-1 aldım. 2. sette 4-1 öndeyken 2 oyun aklamayıp maçı neticelendiremedim ve 2. seti 6-6'dan sonra tie-break'a taşıdık. Tie-break tecrübesizliğim psikolojik anlamda ayrı bir tartışma konusu zaten. İyi servis atan ben, tie-break'larda tutuluyorum. Tenis turnuvasında da gene tie-break atışlarında elenmiştim. Gelelim asıl konumuz olan oyunu iyi yönetebilmek konusuna. Geçen hafta net 2-0 alabileceğim maçı, 1-1 ile noktalamam, bana oyun sürecini iyi yönetebilme konusuna kafayı takmama sebep oldu. Düşündüm, Halil sen oynadığın kişilerden kötü oynamıyorsun. Sadece yaprak gibi hassas psikolojini dengede tutamıyor ve duygularının rüzgarına kapılıyorsun, dedim kendi kendime. Aslında başarısızlıklarda bahane üretmemeliyiz de. Bahaneler de başarısızlığı oluşturan etkenlerin bir sonucu oluşmuyor mu? Bahane yaratacağına, olumsuz koşulları aşarak başarıya ulaş ki, başarı hazzın katmerlensin ve daha sonraki süreçlerde de bu olumsuz etkenler pürüz oluşturmasın.

Bugün belim ağrımasına ve de uykudan uyanır tenise çağrılmama rağmen, oyun sürecini iyi yönetmeliyim düşüncesiyle çıktım yola. Bir de ben ilk oyunu hep veririm, oynadıkça-ısındıkça hızlanırım. Bugün oyuna başlarken şunu da dedim kendime. Halil neden ilk oyunu veriyorsun. Sen üst üste 6 oyun alabilen bir kişisin. Neden ilk oyunu da almayasın. Öyle de yaptım ve üst üste 5 oyun alarak ilk sette durumu 5-0 yaptım. Son oyunu gene psikolojime takılarak alamadan iki set verdim ve 6-2 aldım ilk seti. İkinci sete 3-0 yenilgiyle başladım. Sonra gene dedim kendime. Sen üst üste 6 oyun alamıyor musun Halil; alabiliyorsun. Eeee, daha ne? Üst üste 5 oyun alarak durumu 5-3'e taşıdım. Sonra gene 1 oyun alamayarak maçı hemen neticelendiremedim ama gene sonuçta ikinci seti de 6-4 alarak maçı da 2-0 kazandım.

Rakibim bana diyor ki, 1 sayı için bile pes etmiyorsun. Evet, 40-0 iken bile pes etmiyor, beraberliği yakalayıp avantaja geçiyor ve oyunu alabiliyorum. Burada da şöyle düşünüyorum. Eğer ben üst üste 6 oyun alabiliyorsam, üst üste neden 5 sayı almayayım. Evet direnmek, pes etmemek çok önemli. Özellikle defansta pes etmiyorum. En çıkarılmaz, en kurtarılmaz backhand toplarına bile atlayıp kurtarabiliyorum ve rakibimi defansımla yıldırıyorum, hataya zorluyorum. Ben hata yapmıyor muyum? Derdim zaten kendimle, hatalarımla. Çünkü sporda bilindiği üzere hatalar karşı tarafın hanesine sayı olarak yazılıyor. Bu tenistede böyle, badmintonda da böyle, voleybolda da böyle, pinponda da böyle, tüm raket ve file sporlarında da böyle. Ne kadar az hata yaparsan, o kadar kolay kazanıyorsun. Karşı tarafı hataya zorlamak da kazandırıcı bir vuruş kadar değerli. Önceleri servise asılarak çok hata yapıyordum. Şimdilerde neredeyse hiç çift hata yapmıyorum gibi bir şey.

Bir de oyunda çeşitlilik çok önemli. Rakip seni ezberledikten sonra kilitliyor. Oyunu çeşitlendirerek şaşırtmak gerekiyor rakibi. Bir sert servis, bir yumuşak, bir forehand, bir back hand, bir file dibi, bir paraşüt, vesaire... Aaa, tabiki de teniste en zayıf nokta rakibin backhand'leridir. Uzun ve sert bir şekilde backhand'e vuruş yaparsan, iş tamamdır. Rakibin üzerine oynarsan, al bana penaltı at, demektir bu. Bu anlattıklarım, amatörün de amatörü, tenisi kendi kendine öğrenmeye çalışan, ve çok düz bir oyunu olan benim stilim. Gerçek profesyınel tenis  karşısnda susarım, oynanam, sadece seyrederim...

Spor oyunlarında şunu da unutmamak gerekiyor.
1. Gücünü kontrollü kullanacaksın. Deli saçması güç kullanmak, hata yapmaktan başka hiçbir işe yaramıyor.
2. Cesur oynayacaksın. Kaybedecek bir şeyim yok diye düşüneceksin. Gerçekten ne kaybedebiliriz. Wimbledon'da oynamıyoruz, tecrübe kazanmak, kendimizi geliştrimek için oynuyoruz. Demek ki cesur oynayarak bir şey kaybetmiyor, tecrübe ve özgüven kazanıyor muşuz.
3. Mümkün olduğunca sert oynayacaksın. Çünkü yumuşak oynamak, ipleri karşı tarafa teslim etmek demektir.
4. Teknik elbette önemli. O yüzden iyi bir duruş, iyi bir vuruş sergilemezsen, ne yapsan nafile. Ama iyi bir duruş ve iyi bir vuruş ile, düz bir oyun bile oynasan başarıya ulaşabilirsin...
5. Naçizane olarak şunu da belirtmek gerekiyor. Seveceksin yaptığın işi. Yılmayacaksın, yorulmayacaksın. kazanmak elbette motivasyonu arttırır devamlılık konusunda ama kazanmak için öncelikle, kazanmak için değil, iyi oynamak için sahaya çıkacaksın. İyi oynanyınca istikrar olur ve başarı kendiliğinden gelir. İyi oynamazsan, kazanma hırsıyla bir noktaya kadar kazanırsın. Ben çok gördüm kazanılmak üzereyken verilen maçları kötü oyun ve istikrarsızlık yüzünden. FB kadın voleybol takımı, son üç maçtaki istikrarsızlıkları yüzünden beni voleyboldan soğuttu mesela. Her üç maçta da 2-0 öndeyken ve maçları 3-0 alabilecekken, 3-2 verdi üç maçı da. İstikrar olsa, 2-0 öndesin, 3. sette de 20 küsur sayılardasın, maç 3-0 bitecek ama bitemiyor... Demek ki neymiş, iyi oyun ve istikrar çok önemliymiş.

Oyunu iyi yöneten, hayatını da iyi yönetebilir diyerekten noktayı koyalım.

Konuyla alakası olmasa da, belirtmek istediğim bir konu daha var. Sporu seven ve sporu yaşam biçimi haline hetiren insanlar, spor aşkıyla çevresindekileri spora özendirsinler, onları spora teşvik etsinler. Eğer bir kişinin eline bir raket tutuşturup ona zaman ayırırsanız, onun farklı ve güzel bir yol çizmesini sağlayabilirsiniz.

Pardon, konumuz oyunu iyi yönetebilme kurallarıydı ya, aklıma gelmişken... Oyunda elimiz hep viteste olmalı araba kullanmayı bilmeyen bir olsam da. Çünkü yeri geliyor, zayıf bir rakibe senin güçlü oyunun sökmüyor. Her zaman rakibinin 5 tık üzerinde değil, bir tık üzerinde oynayacaksın. O seni zorladığında, sen bir tık vites yükselteceksin. Bu sayede hem kondisyonunu korumuş oluyorsun, hem psikolojini dengelemiş oluyorsun, hem de en önemlisi hata yapmıyorsun. Düşünseniz ya, teniste çok iyi servis atamayan bir rakibiniz var, siz de sert top gelecek diye çizgi gerisinde bekliyorsunuz ama top yumuşak biçimde file dibine düşmüş ve yetişemiyorsunuz veya onun vuruşları orta hızda olduğu için kısa düşüyor ve senin sert vuruşların sahanın ortasından yapıldığı için out oluyor gibi.

Başarı için ayrıca oyunda teknik çeşitlilik gibi, değişik değişik kişilerle oynama çeşitliliği de şart. Ne kadar farklı oyun stiliyle karşılaşırsan, farklı kişilere karşı o kadar hazır olmuş olursun. Mesela turnuvalarda rakiplerini tanımıyorsun diyelim. İşte bu noktda değişik kişilerle oynama tecrübesi çok işe yarar. Benim çok iyi tenis oynayan bir arkadaşım, mesela yüksek gelen toplara alışkın olmadığı için, kötü oynayan birisine karşı maç kaybetti, gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder