"Hayvanları insanlardan daha çok seviyorum" lafı, laf olsun diye söylenmiş bir laf değil; kendi türünde bulamadığı insanlığın, tepkisel bir durumu bu laf. Ben de aynıyırm. Çünkü istisnalar hariç herkesin arkadaşlığı, dostluğu menfaat üzerine kurulu ve daha da ötesi içinde öfke, kin, nefret, şiddet barındırıyorlar. Oysa hayvanlar, seviyorsun karşılık veriyorlar ve bir lokma yemek karşılığında sana tüm güzel duyguları yaşatıyorlar. Sevgi dışında bir canlının sorumluluğunu alabilmenin maneviyatını yaşıyorum en azından. Oysa insanlara karşı sorumluluk almak içimden zerre kadar gelmiyor. Çünkü çok nankörler. Neden bu kadar tepkiselim; gerçekten benim iyilik, güzellik, doğruluk anlayışıma ters insanlar. Şekilciler, kuralcılar, ahlakçılar, cinisyetçiler, ayrımcılar, vesaire... Oysa hayvanlarda öyle sınıfçılık diye bir şey falan yok; senin rengin neden öyle, neden bu dilde konuşmuyorsun, inancın ne, cinsel yönelimin ne, cinsiyetin ne? diye sorgulamıyorlar; içlerinden geldiği gibi yaşayıp gidiyorlar işte... Bu arada Billy büyüyor... Bacaklarımdaki 100'lerce antrenman izine rağmen onu çok seviyorum. O da boynumda uyuyor geceleri. Nefes nefese bir mutluluk bizimki... İnsanlar diyor ki, ağzına kıl kaçar, kist yapar... Ay onlar da canlı, biz de... Ne gelecekse hayvanlardan gelsin ayol! Bu arada hayatımdaki dostlarım ve arkadaşlarım alınmasınlar; onlara değer vermesem iletişim halinde olmam zaten. İyi niyetli olduklarına inandıktan sonra ben kavga ettiğim insanları bile severim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder