Üçte bir oranına göre işaret parmağınızın bir ucuyla burnunuza dokunup diğer ucunu çenenize koyduğunuzda, eğer dudaklarınız da parmağınıza değiyorsa ‘güzel‘ sayılıyormuşsunuz ve bu, şu anda ünlüler arasında bile fotoğraflanıp sosyal medyada çılgınca paylaşılıyormuş (ama Angelina Jolie gibi ünlüler bu orana göre güzel sayılmıyorlarmış). Ya peki parmak uzun gelirse? Benim çene yapım çok küçük mesela ve "altın oran"a uymayan bir yüz yapım var. Güçlü bir çene yapımın olmamasından dolayı sağlık açısında rahatsızlığım oluyor ama fiziksel olarak taksam ne olacak, takmasam ne olacak. Estetiksel açıdan orantısal bir güzellik elbette hoş bir şey ama bunu hayat-meyat meselesi haline getirmek, obsesif bir rahatsızlıktan başka bir şey olamaz ve bunun insan yaşamına çok büyük olumsuz etkileri olur.
İnsanlar günümüzde genellikle fiziksel güzelliğe göre beraberlikler yaşıyorlar. Fiziksel güzellikten, çok büyük cinsel veya hatta duygusal haz alıyorlar. Beyinler öyle şartlanmış ki, beraber oldukları kişi güzel olursa, çok mutlu olacaklarına inanıyorlar. Hatta sevgili anlamından öte arkadaşlıklarda bile fiziksel güzellik ön planda olabiliyor. Neden; çünkü maddi-manevi iyi prim yapıyor.
Peki fiziksel primlerin ruhsal olarak uzun vadeli bir getirisi oluyor mu? Sanmıyorum. Çünkü huy ortaya çıkınca, anlaşmazlıklar da kendini gösteriyor. İnsanlar peki uyumlu paylaşımlar için, karakter güzelliğinin önemli olduğunu bile bile, hatta ruh güzelliğinin daha önemli olduğunu dile getirmesine rağmen niye kafayı takarlar fiziksel güzelliğe veya sözleri başka, uygulamaları başkadır bu konuda? Sanırım gerçekler, doğrular şartlanmışlıkların-içselleşmelerin önüne geçemiyor. Hep bir güzel sahip olma öğretisiyle yetiştirilmez miyiz? Sanki ressamın tualine model olacağız! Sanki hayatımız aynaya bakmakla geçecek ve bununla karnımızı doyuracağız. Gerçi güzelliğiyle geçimini sağlayanlar çok ama herkes de altın oran güzelliğinde olamayacağına göre, pek de bu güzellik olayına rağbet etmemeliyiz, diye düşünüyorum. Hatta güzellik yarışmaları yasaklanmalı, desem!
Ben kendim de muaf değilim bu güzellik anlayışından ama en azından kafayı bozmuyorum bu konuda. Kalp gözümüzü bir açsak, etrafımızda ne güzellikler olduğunu öyle bir göreceğiz ki... Kalp gözü dediğim de, içinde yaşadığımız dünyanın koşullanmışlıklarından soyutlanmış bir beyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder