Muhafazakar bir yönetime rağmen, günümüzde LGBT'ler kimlikleri konusunda daha özgüvenliler. Çünkü iletişim çağında yalnız olmadıklarını anlayıp biraraya gelerek homofobik-transfobik çevreye karşı cesaretlerini toplayabiliyorlar. Kimliklerinin arkasında HER YERDE tam olarak duramıyorlar ama en azından yakın çevrelerinden, aile ve akrabalarından falan uzakta, dışlanarak veya ayrımcılığa maruz kalarak da olsa varoluşlarını gerçekleştirebiliyorlar. Haliyle bu da toplumun LGBT'lik gerçeğiyle yüzleşmesini sağlıyor hali hazırda kabul edilmese de. Şu aşamada LGBT'lik tepki de görüyor, aile gibi toplumsal kurumlar tarafından kan bağı olarak içlerinde bulunmadığı sürece sessiz de kalınıyor. En azından LGBT'lik gerçeği biliniyor. Bana göre ötekilik yok sayılmaktan iyidir. En azından mücadele edeceğimiz bir kimliğimiz oluyor bu sayede.
LGBT'leirn yok sayılmalarının sebebi en başta kendileri. Onlar "biz varız, biz burdayız" demedikleri sürece, varlıkları bilinse de yok sayılmaya devam edeceklerdir. LGBT'liklerini yaşıyorlar, kendilerini iyi-kötü de olsa gerçekleştiriyorlar ama konunun gündeme gelmesi taraftarı değiller. Sanırım tam anlamıyla açık olurlarsa, idareten yaşamaktan da men edileceklerinden korkuyorlar. Oysa kabul edilmeseler de biliniyorlarsa, küçük bir çabayla kabul edilebilirler de. Çünkü açık olmanın kabul edilmekle sonuçlanan örnekleri var, kabul edilme ihtimali çok yüksek olup da konunun masaya yatırılmadığı örnekleri de var...
Bugün trans bir arkadaşımın doğum gününe gittim. Arkadaşımın trans olmadığını anlamak için ya kör olmak gerekiyor, ya da transseksüelliğin çok normal karşılanıp da kimsenin umrunda olmadığı bir dünyada yaşıyor olmamız gerekiyor. Bu arkadaşımız anne ve babasıyla yaşıyor. Kapıyı açtığında kadından da kadın bir transseksüelle karşılaştım. Üzerinde salaş, asimetrik, kırmızı, simlimsi, naylonumsu, ince, örgü bir bluz vardı. Altındaysa ancak sahne sanatçılarının giyebileceği yanları transparan dantelli bir tayt vardı. Annesinin bu giyim tarzına ne dediğini sorduğumda, "alıştılar artık" dedi. Alışılan feminen kıyafet tarzı mıydı, transseksüelliği miydi? Tabiki de transseksüelliği. Çünkü bir arkadaşımdan, bu arkadaşımızın ailesinin A'dan Z'ye çocuklarının cinsel kimliği hakkında her şeyi bildiklerini öğrendim. Çünkü bu arkadaşımız aşklarını, sekslerini ailesiyle yaşadığı evde yaşıyor ve eve aldığı misafirleri ailesi görüyor. Şimdi bazıları diyecek ki, ne geniş bir aile? Hayır. Ailesi namazında-niyazında ve homofobik olan bir aile ama insanlık denilen bir şeyi unutmamak gerekiyor. Bir şeye karşı olmak, o şeye karşı ayrımcılık yapmak için yeterli bir sebep olamaz. Bazı yazılarımda hep değiniyorum. Denizli'de eşcinselliğe karşı olup da çocuklarını dışlamamak, onların yanında olmak diye bir gerçek var. Mesela diğer trans bir arkadaşım bunun en güzel örneği. Ailesi hacı-hoca ama çocuklarının ameliyat döneminden, meslek yaşamındaki engellerle mücadeleye kadar hep yanlarında oldular. Hala da "çocuğumuz için nasıl en iyisini yapabiliriz?" derdindeler. Başka bir ailenin iki çocuğu da eşcinsel ama bilinçli ve eşcinsel karşıtı olmalarına rağmen (evet bilinçlilik daha bir eşcinsel karşıtlığı yaratabiliyor bazen ne yazık ki), konu evlat olunca kabul etmekten başka bir yol düşünmüyorlar. (Bunlar çok dışarı çıkmamama rağmen duyduklarım, gördüklerim. Daha kimbilir neler vardır hoşgörüleriyle bizleri şaşırtacak olan ama heteroseksist topluma karşı LGBT çocukları olan ailelerin de elleri kolları bağlı kalabiliyor.)
Konu Denizli'den açılmışken buradaki LGBT yaşamına dair karşılaştığım son örneklerden bahsedeyim. Geçen gece eşcinsel arkadaşımla yürüyüşümü yaptıktan sonra eve giderken vedalaşma için birbirimize sarıldık. O anda da caddede sülün gibi 2 metre boyunda rapunzel saçlı bir kadın minisiyle yoldan geçen araçlara el sallıyor, cilve yapıyor, onlarla konuşuyordu. Bizi görünce yanımıza geldi ve "Siz sevgili misiniz?" diye sordu. İki yıldır Denizli'de yaşıyormuş. Seks sektörü işçisi anlayacağınız. Ailesi kabul etmiş ama seks işçisi olduğunu bilmiyorlar. Sevgilisiyle yaşadığını ve ihtiyaçlarını sevgilisinin karşıladığını söylemiş onlara.
Evet travestilerin, taransseksüellerin oluşturduğu minicik de olsa bir seks işçiliği piyasası var Denizli'de. Trans arkadaşlarla sokakta buluştuğumda da polislerle falan da hiçbir sorun yaşamıyoruz. Onların da polislerden yana bir şikayetlerini duymadım. Hatta polislerle sohbet halindeler. Bir akşam polisler Bursa'dan 5 transseksüelin geldiğini bile haber verdiler bize.
İşte her neyse, bu yazıyı yazmama sebep olan konuya gelirsek... Trans arkadaşlarımızdan birisinin evi, fuhuş gerekçesiyle polisler tarafından basılmış. "Evinizde ne yaptığınız bizi ilgilendirmez, paralı seks için ev bastık" demiş polisler. Bu arkadaşımızın cevabıysa, akıllara ziyan; "Ben, üvey babam tarafından tecavüze uğrarken neredeydiniz."
Mesele bu arkadaşımızın üvey babası tarafından tecavüze uğraması falan değil, zaten böyle bir durum da söz konusu değil. Arkadaşımızın cinsel kimliğinin arkasında durmak yerine, transseksüelliğine gerekçe yaratarak toplumun eşcinsellik, transseksüellik konusundaki önyargısını pekiştiriyor. LGBT'ler böyle bir söylemde bulunursa toplum eşcinselliğin, transseksüelliğin cinsel istismardan olduğunu düşünmez mi? Bu arkadaşımız da geçmişteki olmayan istismarla o anlık kendisini kurtarmaya çalışarak kendi kendini bokluyor. İnsan eşcinsel olmasa, tecavüze uğrayınca daha da nefret etmez mi eşcinsellikten, daha da sarılmaz mı heteroseksüelliğine. Eğer cinsel yönelimler cinsel tecrübeyle belirleniyorsa, o zaman ben de gideyim bir kere midem kalka kalka heteroseksüel ilişki yaşayıp heteroseksüel olayım heteroseksist dünyada mağduriyet, ayrımcılık yaşamamak için. Evli olan eşcinseller niye eşcinselliklerinden vazgeçemiyor hem?
Her neyse, bugün dört yıldır görüşmediğim başka bir transseksüel arkadaşımla buluştum. (Transseksüel olarak yaşıyor ama silikonları dışında biyolojik olarak erkek ve cinsiyetinden de hiç şikayetçi değil. Seks işçisi olduğu ve müşterilerinin penisine geldiği için ameliyat olmadığını söylüyor) Sebepsiz küsmüştü bana. Silikon taktırdığının iki gün sonrasında annesini kaybetmiş. Cenazesine bile katılamamış ameliyat ağrısından. Şu anda onun üzüntüsünü yaşıyor. Sağ iken kıymetini bilememiştim ama şu anda bir parçam koparılmış gibi acı çekiyorum dedi.
LGBT'lerin cinsel kimliklerinin ön planda olduğu bir yaşamları var ama bunun sebebi toplumun cinsiyetçi ayrımcılığının bir sonucu olduğunu gözardı edemeyiz. Tamam, cinsellikleri yaşamlarının sadece küçük bir bölümünü oluşturan LGBT'ler de var ama hiçbir durumu hiçbir duruma genelleyemeyeceğimiz gibi, hiçbir durumun gerekçelerini de görmezlikten gelmemeliyiz. Çünkü hayata herkes aynı şansa, aynı kapasiteye sahip değiller ve zor durumda olanların mağduriyet yaşamasını gerektirmez eksiklikleri. Hayatta başarısız olanlarında, zayıf olanların da insanca yaşamaya hakları var tartışmasız ve eşit yaşamak için ekstra mücadele etmesi gerekmiyor. Seks işçiliği kişisel tercih falan da olabilir, mağduriyetlerin seks işçiliği gibi mecburiyet yaratma gerçeği de var ama ahlakçılık yaparak bu kesimi ötekileştirmek, ayrımcılık yapmak hem insan haklarına aykırıdır, hem de insanlığa.
Yalnız ben LGBT'lerden bir şey rica ediyorum. Hayatlarını istedikleri doğrultuda çizmek kendi bilecekleri iş ve de hakları ama lütfen kimliklerimizin arkasında duralım. Toplumun LGBT'ler hakkındaki ön yargıların pekiştirecek "tecavüze uğradım, o yüzden eşcinsel oldum" gibi mağdur ayaklarıyla kendimizi haklı çıkarmaya çalışıp da eşcinselliğin, transsekseülliğin daha da yok sayılmasına sebep olmayalım, bindiğimizi dalı başkalarından önce kendimiz kesmeye çalışmayalım.
Eşcinsellere akıl fikir
Eşcinselliğe tecavüzlerin sebep olduğunu iddia eden eşcinselleri ayıplarken, sanki olunan bir şeymiş gibi ekonomik imkansızlıktan erkeklerin eşcinsel olduğunu duymak insanı diri diri toprağa gömdürür. Bazen eşcinsellerin duyarsızlıktan kendilerine-kimliklerine-eşcinselliklerine ihanet ettiklerini düşünüyorum ama gerçekten bilgisizlikten kaynaklanan bilinçsizlikleri çok daha fazla genelde. Sahi eşcinsel olmayan biri, para karşılığı kendi cinsiyle cinsel ilişkiye girebilir mi? Duymuyor, bilmiyor değilim bazı eşcinsellerin para için heteroseksüel ilişkiye girdiğini ama heteroseksüel birinin, hem de heteroseksist bir dünyada eşcinsel ilişkiye girmesini aklım kesmiyor. Tabi ki "Devlet beni maaşa bağlasın, eşcinsel olmayayım" diyen Konya'dan bir eşcinsel eğer dalga geçmiyorsa, zorda kalınca düşüncesizce bir çıkış yolu olabilir bilinçsizce sarf edilen bu cümlenin sebebi. Eşcinseller eşcinselliğe bahaneler yaratırken, heteroseksistler neler düşünmez ki. Seks işçiliğinin gerekçesini eşcinselliğe yıkmak içsel bir homofobidir. Yani kişinin ecinselliğiyle tam olarak barışamamasıdır.
Başlık muhteşemdi! Kimse kimliğinin arkasında durmadığı sürece.. Yani o kişiler bence haklarının ya bilincinde değiller, ya da ciddi ciddi peşinde değiller.
YanıtlaSilHaklarının bilincinde olmayan da var, bilinçli olarak peşinde olmak istemeyenler de var. Hayatta haksızlık diye bir durum var ama haklarına sahip çıkmayanların da çok büyük bir payı var bu haksızlıklarda.
YanıtlaSil