Katil içimizde, yanıbaşımızda, tepemizde!
İskenderun'da bir eşcinsel kaybolduktan üç gün sonra Suriye vatandaşı üç kişinin evinde elleri kelepçelenmiş, ayakları bağlanmış ve başına çuval geçirilmiş vaziyette ölü olarak bulunmuş. Cinayetin şüphelilerinin serbest bırakılmasını görüntülemek isteyen basın da polisler tarafından engellenmiş. Nefret cinayetinin medyada yer almamasının sebebi bu-polis engeli olabilir mi?
Medya bu tür olayları nefret cinayeti olarak adlandırmak yerine genellikle "sır cinayeti" olarak haber yapar. Çünkü eşcinselliğin görünür ve haklı olmasını istemez içinde yaşadığı sisteme uygun olarak. Burada heteroseksist düzen mi korunmaktadır yoksa öldürülen eşcinselin ailesine karşı duyarlılık mı sergilenmektedir? Çünkü aile dediğimiz kurum da heteroseksist olduğu için, onlar da yakınlarının ölse dahi eşcinsel olarak bilinmesini istemez. Ulusal medyadan alıntıladığım nefret cinayetleri veya eşcinsellikle ilgili haberlerin, bloğumdan kaldırılması için telefon veya mail almak gibi örneklerini birebir yaşadım çünkü. Ama burada medyanın aileyi düşündüğü falan yoktur. Heteroseksist toplumun ahlak kuralları gözönünde bulundurularak haber yapılmasına dair bir (oto)sansür söz konusudur.
"Son nefret cinayetinin kurbanının eşcinsel olduğu nereden biliniyor veya kimin nasıl haberi olduğu"na gelirsek, kurbanla ölmeden önce tanışan ve konuşan eşcinseller var çünkü. Bu kişiler de İskenderun eşcinsel oluşumundan. Örgütlenmenin bilinçli eşcinselliğe katkısının önemini de buradan anlayabiliriz. Sıradan bir eşcinsel nefret cinayetlerine "bana ne" diyip geçer, hatta öldürülen eşcinsellerin aynı heteroseksist ve homofobik toplumun düşündüğü gibi, mutlaka birilerine karşı asılmak gibi, rahatsız etmek gibi bir yamuğunun olduğuna inandırmaya çalışır kendini. Çünkü o-kendisi toplumun eşcinsellere çizdiği sınırı aşmamıştır ve heteroseksist toplum ona bir şey yapmamıştır ve yapmayacağını zanneder. Ne zaman aklı başına gelir, homofobiye maruz kalınca ama iş işten geçmiş olur. Kendisi örgütlenme adına bir tuğla koymamışsa kim kurtaracaktır ki onu?
Eşcinsel oluşumdan olan tanık, olayın unutturulmaya çalışıldığını iddia ediyor Kaos GL'den okuduğuma göre. Çünkü şüpheliler serbest bırakıldığı gibi, ailesinden de ses-seda yokmuş.
Öldürülen kişinin eşcinsel olduğu için nefret cinayetine kurban gittiğini, Kaos GL'ye gönderilen bir ileti tanıklığından okuyabilirsiniz. http://www.kaosgl.org/sayfa.php?id=15248
Bu nefret cinayetinin suçlusu, homofobiye karşı duyarsız kalarak eşcinsellere karşı nefreti besleyen, pekiştiren herkestir. Kimler mi... Eşcinselinden ailesine, güvenlik güçlerinden yargısına, milletvekilinden başbakanına kadar. Kısacası eşcinselleri koruyan yasalar çıkartılmadığı için, içinde yaşadığımız devletin bütünüdür nefret cinayetlerinin suçlusu ve sorumlusu. Bir avuç LGBT dışında kimin umrundaki eşicinsel hakları ve onların güvenliğini sağlayacak olan yasalar. Umurlarında olsaydı eşcinseller nefret cinayetlerine kurban gitmezdi, en azından bu kadar kolay kurban gitmez, katiller bulunur ve cezalarını çekerdi.
Bir şeyin altını tekrardan çizmek istiyorum bir çok defa değinmeme rağmen. Eşcinseller dahil (yani resmi, hukuksal yollara hiç bulaşmamış eşcinseller diyelim) hiç kimse, eşcinsellere karşı polisinden yargısına kadar bir keyfiyetin olduğuna, sorumsuzca davranıldığına inanmak istemiyor. Ne zaman kendi başlarına polislik, adliyelik bir durum gelirse, o zaman anlıyorlar gerçekleri ama o zaman bile eşcinselleri gene anlamıyorlar ayrı mesele. Çünkü eşcinseller yamuktur, yalancıdır... Gerçekten bu süreçleri yaşamış biri olarak, eşcinseller bu ülkede Devlet tarafından kaale alınmıyor. İtirazı olan var mı?
Başlığımı fazla sert bulanlar olabilir ama katil olmak için illa ki bıçak veya bıçaklamak gerekmiyor. Çünkü cinayete cesaret veren kan akıtılıncaya kadar ki süreç olmasa, nefret cinayetleri işlenmeyebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder