İçinde yaşanılan kültürün insanlarının zihniyeti, mesleğe göre farklılık gösterebilir mi? İşte, "Ben polisim, kendimi egemen kültürün, örneğin cinsiyetçiliğinden sıyırmalıyım" diyebilir mi? Ego, libido bazı mesleklerde daha bir kontrol altına alınabilir mi, yoksa sırtını dayayacağın devletsel bir güvence varsa daha mı serbest bırakılır? Gerçekten meslek ahlakı, baskıcı-ahlakçı toplumlarda yaşanamamışlıkların fırsatçılığını frenleyebilir mi? Erkek egemen toplumun cinsiyetçiliği, özelikle cinsiyetçi devletin güç birimlerinde kendini daha bir göstermez mi?
Ben daha çok cinsel bölge aramalarında kadınların mağduriyetine dair haberler okuyorum. Erkekler, erkekliklerine yediremedikleri için mi mağduriyetlerini dile getiremiyorlar? Kadınların ise erkek egemen topluma rağmen bu konuda daha cesur ve daha hassas olmaları, bir nebze olsun erkek egemenliğini yıkmaya başladıklarını mı gösteriyor? Dikkatimi çeken de, bu tür aramaların genellikle erkek eğemenliğine, her türlü heteroseksist baskıya direnen kadınlara yapılması. Sanki erkekçe bir intikam alınıyor kadınlıktan cinsel aşağılama yoluyla.
İktidar, erkek gücünden, buna paralel olarak erkek cinselliğinden geldiği için, erkeğin gücünün korunması adına erkeklerin erkekliğine hiç dokunulmaz. Ancak gözden çıkarılan erkeğin erkekliği rencide edilebilir. Onun dışında cinsel anlamda mağdur olan hep kadınlardır ve erkekliğin en üst birimler tarafından bu mağduriyetler genelde görmezlikten gelinir. İş çığırından çıkarsa küçük bir uyarıda bulunulur, o da erkekliğin kendini, gücünü, her türlü iktidarını koruması adınadır. Belki yanılıyorumdur!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder