Mustafa Topaloğlu'na ne denilebilir bilmiyorum. Çünkü bu ülke, transseksüellere karşı duyarsız milyonlarca Mustafa Topaloğlu'yla dolu. Transseksüeller her gün, her an heteroseksizmin mağduriyetini yaşıyor ama Mustafa Topaloğlu'nun yaptırıma maruz kalması, bu aşağılayıcı dilin medyatik yüzü olarak diğer Mustafa'lara bir fren olabilir.
Aslında Mustafa Topaloğlu transseksüellere olan duyarsızlığıyla bilmeden güzel bir iş de yapmış oldu. Toplumsal fren dışında, yargının da transseksüel dışlanmışlığına karşı duyarlılık kazanmasını sağlamış oldu. Umarım başka aşağılamalara karşı da bir örnek teşkil eder bu dava hem transseksüelleri aşağılayanlara, hem de yargıya yansıyan benzer davalara. Çünkü benzer örnekleri o kadar çok sık yaşanıyor ki bu aşağılamaların ama kimsenin umrunda bile olmuyor. "Nasıl olsa dönme" düşüncesiyle aşağılayan da, aşağılayanı durdurmayan sistem de sanki normal bir şey yapmış gibi, yaptıkları yanlarına kar kalıyor. Ama cinsel kimliğinden dolayı aşağılamaya maruz kalan bir ünlü olursa, bazen hak yerini bulmak zorunda kalabiliyor.
Mustafa Topaloğlu espri yapmış olabilir ama bu esprilerin trans bireyler hakkındaki önyargıları besleyeceği ve pekiştireceğini göz önünde bulundurursak, verilen kararı doğru bulmamız gerekir. Çünkü bu ülkede duyarsızlıktan ve ötekileştirmeden dolayı transseksüellerin, Bülent Ersoy gibi arkası ve de en önemlisi belli bir olgunluğa ulaşamadığı için psikolojisi sağlam olmayabilir ve hiç kimsenin de, hiç kimseyi sırf cinsel kimliğinden dolayı rencide etmeye hakkı olamaz. Aynı espriyi bir heteroseksüele yaptığın zaman kan çıkabiliyor ama. Transseksüeller insan değil mi de aşağılayıcı bir dille dalga geçilsin? Burada bir duyarsızlık, hem de toplum önünde aşağılayıcı bir duyarsızlık olduğu için, adaletin transseksüellere için yapılan nefret diline karşı işlevsel olması çok önemli.
Bir de aşağılamayı yapan türkücünün tazminata mahkum edildikten sonra bile adaletin verdiği kararı tasvip etmeyerek Bülent Ersoy için "zıkkım olsun" gibi aynı nefret dilini kullanması, verilen kararın çok doğru olduğunun göstergesi. Yani yaptırıma maruz kalmasa, hala daha transseksüelleri aşağılamaya devam edecek, ediyor da zaten. Demek ki transseksüeller için yapılan nefrete karşı daha büyük yaptırımların uygulanması ve eşcinsellere, transseksüellere yapılan nefret söylemlerinin bir an evvel nefret suçları kapsamına alınması gerekiyor.
Gerçekten heteroseksist bir toplumda, cinsiyet veya cinsel yönelim ayrımcılığının kendiliğinden sona ermesini beklemek ütopyadan başka bir şey olamaz. Zaten kendiliğinden bir şeyler düzelecek olsa transfobi veya homofobi olmaz, yasal yaptırımlara da gerek kalmazdı. Şimdiye kadar kendiliğinden farklılıklara karşı nefret bitmediyse, bundan sonra da yasal düzenlemeler olmaksızın bitmez. Niye LGBT'leri koruyucu yasal düzenlemeler olmuyor? Çünkü Devlet de bir Mustafa Topaloğlu!
Bu konuyu dile getirdim, çünkü bu olay sıradan bir magazin haberi gibi görünse de durum hiç de öyle değil. Medyadan toplumsal yaşama kadar hayatın her biriminde eşcinseller, transseksüeller insan yerine koyulmayıp dalga geçilerek aşağılanıyorlar. LGBT'lik sanki komik bir durummuş gibi şablonlaşmış. Ne zaman bir LGBT görülse ağızlar kulaklara varıyor ve aşağılayıcı sözler dökülüyor. LGBT'ler bir kadın veya erkek görünce gülüyorlar mı? Tabi osuruğa bile gülen bir zihniyetten ne beklenebilir değil mi? Haklısınız!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder