Tarih okumayı ben de sevmiyorum aslında. Neden derseniz, yılları ve kişilerin adlarını aklımda tutmak istemediğimden. Oysa tarih bir insanın geleceğini şekillendiren çok önemli bir unsur. Nerden nereye geldiğimizi gösteren ve ders çıkarabileceğimiz en önemli kaynak. Bir ayna bize kendimizi en gerçekçi şekilde gösteren.
Biz sadece içinde yaşadığımız sürece odaklanıyoruz ve öğrenme heyecanımız olmadığı için de, o anki süreci en doğal ve en doğru olarak olarak görüyoruz. "İnsanın, canlının doğası nedir, toplumsal yaşam insanı doğasından nasıl uzaklaştırmış?"ı hiç göremiyoruz. Çıkarcı sistemin bize öğrettiklerini doğal zannediyoruz.
İnsanlık içgüdüsellikten kurtulup, hala insanca davranmayı öğrenememiş. O dönem gücü elinde bulunduran kendini nasıl üstün kabul ettirdiyse, üstünlük sağlayan özellikleri doğru, doğal, normal, olması gereken olarak dayatmış. Elindeki özellikleri kaybedince üstünlük sağlayacak yeni davranışlar, yaşam biçimlerine yatay geçiş yapmış.
Yaşam kültürü o kadar uzun bir süreç ki, insanlar işte bu tarihe olan ilgisizlikleri yüzünden gerçeklerden habersiz yaşıyorlar. Duyduklarındaysa masal gibi geliyor. Kültürel evrim çok uzun bir yolculuk olduğu için, değişim tabiki de içinde yaşanılan dönem tarafından algılanamıyor.
İnsanlara "Bakın benim yapım bu, ben kendimi böyle hissediyorum size rağmen ve geçmişte benim yapımın normal karşılandığı, hatta daha değerli olduğu dönemler de olmuş" diyorum ama anlatamıyorsun ki. Ona içinde yaşadığı dönem kültürü, sanki gökten vahiy inmiş gibi kutsal geliyor, doğru geliyor, değiştirilemez geliyor, hatta farklı yaşam tarzlarını hakaret olarak algılıyor.
İnsanlar kendilerini baskı altında tutan egemen formüllerle cahil bırakıldıkları sürece, bireyselliğin olmadığı toplumsallıkla yerinde saymaya devam edecektir. Bilgiye dayalı bilinçli bir değişim olmadığı için eşitlik adına, insanlık adına bir değişim olmuyor. Hep egemen olmak üzerine kurulu benzer yatay ve yapay değişimler yaşıyoruz. Dönüşüm diyemeyiz kesinlikle. Dönüşüm sayılabilmesi için bir niteliğinin olması gerekir çünkü.
Tarih, zamanda yolculuğumuzu hep yerinde sayarak yaşadığımızı görmemiz açısından çok önemli. Bir insanlık dersi aslında tarih. "Geçmişte neymişiz ne olmuşuz, ne yapmışız da ne olmuşuz, ne yapmamışız da ne olmamışız, ne yaparsak ne olabiliriz, ne yapmazsak daha iyi veya kötü olabiliriz?" gibi bir sürü sorunun doğru cevabını bulabiliriz tarihle. Ama insanlar tarihten sadece çıkarına, egemenliğine dayanak sağlayacak argümanları çıkartıyor, onları değer bilip kutsallaştırıyor, dokunulmaz hale sokuyor...
Gerçekten insanlar tarihe şöyle bir baksa, çelişkilerinden dolayı ya geçmişinden utanır, ya da şimdiki halinden. Neden derseniz? İnsan gene aynı insan ama bir dönem eşcinsel ilişkileri yüceltiyor, şimdiyse eşcinsel düşmanı olunuyor. Eşcinsel düşmanı olunca eşcinsellik yok mu oluyor? Buna benzer yaşamlar o kadar ters yüz edilmiş ki... Oysa inkar ettiğimiz yaşamlar bütün yok saymalara rağmen hala var ise, bu doğanın gerçeğinden başka bir şey değildir.
Ama insan olmak, insanca yaşamak o kadar kolay olmadığı için, hayatı bir bütün olarak görmek de çok zor. Öğreninceye kadar dünyayı bencilce kendimizin etrafında döndürmeye devam edeceğiz. Bazları hayatı yalnız bırakıldığı ve ötekileştirildiği halde sevgiyle paylaşarak yaşıyor, bazıları kalabalıklar içinde bencilce yapayalnız yaşıyor. İnsan kendini gerçeklerden uzak tuttuğu sürece samimi olamaz. Samimi olmayınca da hayatı gerçekçi bir şekilde paylaşamaz, paylaştığını zanneder. Hayatı gerçek anlamda paylaşmayınca da eşitlik olmaz, içsel ve dışsal çatışmalar da kaçınılmazdır.
Güzel bir dünya, güzel bir hayat için tarihe yansız bakmak ve tarihle yüzleşmek, tarihi öğrenmek gerekiyor. Tarih eğer inkar ediliyor ve doğru bilinmiyorsa, cehaletten dolayı mutlaka şu anki çıkar ve dolayısıyla egemenlik düşünülüyordur. Tarihe hesap vermeyi bilmiyorsak, daha insan olamamışız demektir.
Tarih bizden değil, insanlıktan hesap sorar. Tarihe hesap vermek insan olabilme sorumluluğudur. Yoksa kişisel olarak geçmişteki olanların sebebi değilizdir ama tarihle yüzleşmezsek gelecekteki insanlıktan sorumlu oluruz. Ama insan olabilme yolunda bir çabamız yoksa tınlamayız ayrı mesele.
Tarih sadece insan olabilmemiz için bir ışıktır, yol göstericidir, insanlığı öğretendir, sevgiyi öğretendir, içimizdeki barışa vesiledir. Eşitlik ve demokrasi için tarihin kullanılması şarttır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder