Bu Ülkede Eşcinselliğin En Fazla Amatörce Pornosu Çekilebilir
Dizi veya sinema oyuncularına soruyorlar, "Gay rolü oynayabilir misiniz?" Oyuncularımız da önceleri "Bizim kültürümüz kaldıramaz" diyerek oynayamayacaklarını söylerlerdi ama son dönem röportajlarında "Gay rolünü DE oynayabilirim" diyorlar.
Önce soruyu soran röpotörlerden başlamak istiyorum. Gerçekten bir oyuncuya neden böyle bir soru sorma ihtiyacı hissederler? Oyuncunun oyunculuğunun sınırlarını test etmek için mi, yoksa homofobik olup-olmadığını öğrenmek için mi?
E tabi oyunculuk yıllardan beri verilen rol değil de, oyuncu olan kişinin sınırları ölçüsünde tanımlanmış. Hatta bir oyuncu içinde yaşadığı toplumu hiçe sayarsa, ahlaksız sayılabilir; İyi oyuncu olmak ölçülü olmaktır. Hayatı da adabımıza uygun şekilde ölçülü yaşamaya çalışıyoruz veya ölçülü yaşıyormuş gibi yapıyoruz, en azından ölçülü olunması gerektiğini biliyoruz. Hayatımızın ahlaka dayalı bir standardı varsa, oyunculuğunda sınırlarının olması çok olağandır değil mi?
Oyuncular son yıllarda lütfedip "Gay rolü DE" oynayabilirim diyorlar ya, aslında oynanmaması gerektiğine inandıkları halde kendilerinin ne kadar cesur olduğunu göstermeye çalışıyorlar. İyi oyuncu demek en imkansızı, en reddedileni bile oynayabilmek demektir. Peki bu oyunculuğunuza bir şey katmayacak olsa, size de maddi olarak hiçbir getirisi olmayacak olsa o kadar da üzerinde durmayacak, hatta ret mi edeceksiniz?
Peki bir heteroseksüeli oynadığınız kadar samimi, gerçekçi olabilecek misiniz? Gay olmanın hakkını layığıyla verebilecek misiniz? Bir heteroseksüelle öpüşür gibi içten bir şekilde öpüşebilecek misiniz? Yatağa girebilecek misiniz kendi cinsinizle? Gay olduğunuza inandırabilecek misiniz kendinizi? Yoksa sadece eşcinselleri toplumun ötekisi, dışlanmışı, komedisi, nefret edileni, kötüsü ve de bunları hak edeni olarak mı oynayabileceksiniz sadece?
Eşcinsel haklarını savunan bir eşcinseli de oynayabilir misiniz? Eşcinsellerin de normal insan olduklarını, içimizden biri olduklarını, hatta mecliste milletvekili, camide imam, ailenin reisi baba rolünde falan, kısaca toplumsal yaşamın bir parçası olduğunu ve sadece cinsel yönelimlerinin farklı olduğunu gösterebilir misiniz?
Eşcinselliğe inandığınız için mi oynarsınız, yoksa senaryonun gerekliliklerini yerine getirmek amacıyla görevinizi yapmak için mi oynarsınız? Çünkü başarılı bir oyun sergileyebilmek için, oynadığın karaktere kendini tam anlamıyla vermek gerekir değil mi?
Gerçekten hissedebilir misiniz eşcinselliğin ne olduğunu ve bunu içten bir şekilde izleyiciye ulaştırabilir misiniz? Mesela erkek erkeğe aşkın samimiyetine inandırabilir misiniz seyirciyi? Ateşli bir şekilde öpüşebilir misiniz kendi cinsinizle? Yönetmenin "stop" uyarısını duymayacak kadar öpüşmeye kaptırabilir misiniz kendinizi? Hani heteroseksüeller öpüşürken kendilerini rollerine o kadar kaptırırlarmış ki, yönetmen bile ayıramazmış onları? Bu derece içten bir şekilde oynayabilirsiniz yani eşcinselliği?
Tabi bunlar için önce gerçekçi bir senaryonun ve de duyarlılığı olan bir yönetmenin, ondan da önemlisi eşcinsel pazarın ülkemizde gelişmesi gerekiyor. Sansür kurullarımız devreye girecektir mutlaka ama sınırların zorlanması için gerçekten önce yapılan işin para kazandırması gerekiyor gerçekleştirilebilmesi için. Eşcinsel bir filmin 10 milyon kişiye ulaşacağı garanti olsa, yapımcılar ve senaristler sansürün sınırlarını zorlarlar mı zorlamazlar mı? Bence zorlarlar ve senaristler ve yönetmenler daha duyarlı ve gerçekçi çalışabilirler.
Tabi iyi bir iş çıkarabilmenin altın koşulu, yaptığın işin farklı cinsel yönelim olan eşcinsellik gibi detaylarına inanmak gerekir. Ben şu aşamada yani içinde bulunduğumuz koşulların eşcinselliğe bakış açısından dolayı, eşcinsel olmayanların eşcinsellikle ilgili ne rollerin yazımında, ne yönetiminde, ne de oyunculuğunda bir gerçekçilik, bir samimiyet olacağını zannetmiyorum. Ancak eşcinseller bu duyguyu verebilirler ama eşcinsellerimiz de kendileriyle barışmış değiller ki?
Yani eşcinsellği özgür bir şekilde hayata geçiremediğimiz sürece, sinema veya televizyon dünyasına bunu sağlıklı bir şekilde yansıtamayız. Öncelikle eşcinselliği samimi bir şekilde yaşamalıyız, eşcinsel kültürü oluşturmalıyız ki, eşcinselliği de olması gerektiği gibi sanatsal anlamda yansıtabilelim.
"Biz eşcinseller bile hayatımızı gerektiği gibi yaşama konusunda bile çok amatörüz" diyeceğim ama eşcinsel hayatlar konusunda doğru-düzgün tecrübemiz bile yok. Eşcinselliğin yatak bölümünü yaşıyoruz en fazla. O da gizli-saklı. Bu ülkede eşcinselliğin en fazla amatörce pornosu çekilebilir.
Yani ekranlarda ve perdede eşcinsellerin kötü ve dalga unsuru olarak gösterilmesini çok görmemeliyiz. Çünkü GÖRÜNÜRDE eşcinsellerin, transseksüellerin hayatları ne yazık ki bunlardan ibaret. Sadece seks işçiliği yapan, bağırıp çağıran transseksüeller, bir de dalga unsuru komik eşcinseller var. Meslek olarak da ya berber, ya da terziler en fazla. Bunlar eşcinsel mesleği değil ama, diğer meslektekiler eşcinselliklerini gizledikleri sürece öyle zannedilmeye devam edecektir. Sinema sanatı hayatın yansıması, en doğru şekilde izleyiciye aktarılmasıdır. Yaşanmayan bir şey nasıl doğru ve de sağlıklı bir şekilde aktarılabilir ki?
Eşcinsellerin görünür olma noktasına gelmesi dışında heteroseksüel dünya eşcinsel rolünü ne zaman güzel oynayabilir, eşcinselliği ne zaman doğru ve samimi yansıtabilir biliyor musunuz? Eşcinsellerin de her anlamda kendileri gibi bir insan olduklarını anladıkları ve kabul ettikleri zaman. Hayatın diğer taraflarını boşverin, bizim duygularımız ve cinselliğimiz de heteroseksüellerin ki gibi. Sadece yönü farklı. Ama o yön farklılığı da insanlığa dair hiçbir duygu ve durumdan farklı değil.
Gay rolü oynayan heteroseksüeller sadece eşcinselleri karikatürize ediyorlar. Oysa biz hayatı karikatürize yaşamıyoruz. Senin-benim gibi insanlarız. Sen kendini nasıl hissediyorsan, biz de aynı şekilde hissediyoruz. O karikatürize haller sadece sizin bakış açınız. Biz, karalamaya çalıştığınız o kişiler değiliz. O yüzden siz gay rolü oynayamazsınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder