Veya Niye Geç Açılırlar?
Bizim ünlülerin açılmamalarını eleştirirken, ülkemize oranla homofobinin çok daha az olduğu Batı'da ünlüler açılımlarını, unlarını eleyip, eleklerini astıktan sonra açıklıyorlar. Homofobi diyince aklımıza hemen fiziksel saldırı gelmemeli. Ünlü eşcinseller ekonomik özgürlüklerini engelleyici sektörel yaptırımlara maruz kalabiliyorlar. Çünkü heteroseksist bir dünyada eşcinsellik prim yapmıyor.
Eşcinsel ünlülerin eşcinsel oldukları tahmin edilebiliyor ama dillendir-il-medikleri için şüpheler de normalleşiyor. Şüpheli olma hali de herkesin çıkarına uygun düşüyor. Çünkü kesin olan bir şey olmayınca, herkes kafasına uygun düşünüyor. Bu da heteroseksist sistemin hangi bazda olursa olsun devamlılığına engel teşkil etmiyor. Hatta de getirisini katmerlendirebiliyor. Çünkü eşcinseller de az-buz bir kitle değil ki. Üstelik eşcinsellerin aşırı hayranlıkları onların yıldızını iyice parlatıyor, onları ikon mertebesine yükseltiyor.
Onlar da ünlü olmasına rağmen haklı olarak kendilerini, geleceklerini düşünmek zorundalar. Onlar için de heteroseksist bir dünyada yaşamanın zorlukları vardır mutlaka. Belki de yaptıkları iş gereği kaygıları daha fazla da olabilir, gözönünde oldukları için çok da özgür olmayabilirler.
"Vatandaş" eşcinsel ekonomik bağımlılığından dolayı özgür bir eşcinsel yaşam yaşayamadığını söylüyor ama ekonomik özgürlüğe sahip olmak da eşcinsel özgürlüğü istenildiği kadar sağlayamıyor sanırım. Herkesin kendine göre, yaşadığı çevreye göre gerekçeleri oluyor. Çevrelerin sosyo-ekonomik seviyeleri farklı olabiliyor ama toplumsal çıkara dayalı kaygılar her yerde aynı oluyor demek ki, her kim olursa olsun, eşcinselliklerini gizleyebildikleri kadar gizliyorlar. Hiç kimse eşcinsel olarak yaşamıyor. Eşcinselliğini yaşıyor olabilir ama eşcinsel olarak varolmaya çalışmıyor.
Eşcinsellerin eşcinselliklerini itiraf etmeleri bir çok eşcinsele falan anlamsız gelebilir. Heteroseksüellerin "heteroseksüeliz" demeleri kadar bile saçma da gelebilir ama heteroseksüellerle eşcinsellerin toplumsal konum bakımından aralarında çok büyük bir fark var. Birisi egemen kimlik, diğeri yok sayılan kimlik. Hatta birisi yok etmeye çalışan, birisi yok edilmeye çalışılan kimlik. Eşcinsellerin heteroseksüellerle eşit yaşadığı bir dünyada olmuş olsaydık, tabiki de açılım veya itiraf anlamsız olabilirdi. Çünkü kim, neden kabul edilen bir özelliğinin altını çizme ihtiyacı hisseder, mücadelesini verir ki? Ama eşit olmamız gerektiği halde, eşit yaşamıyoruz, yaşayamıyoruz, yaşatılmıyoruz.
Açık eşcinseller eşcinsel çığırtkanlığı yapmıyor, reddedilişe itiraz amacıyla gasp edilen hakların mücadelesini veriyorlar. Peki gizli eşcinseller bu kadarını düşünemiyor mu? Ben eşcinselliklerinden utanan eşcinsellerin toplumsal varoluş amaçlı sessizliklerini, kendilerine, kimliklerine, eşcinselliklerine ihanet, sessizliklerinin gerekçesini bahane olarak görüyorum. Çünkü ileri sürdükleri gerekçeler mücadele edilip alt edilemeyecek şeyler değil. Çünkü eşcinseller 3-5 kişi olmadıkları gibi, doğanın bir parçasıdırlar. Nasıl heteroseksizm kendi kültürünü oluşturup, kendi dünyasını kurabiliyorsa, eşcinseller de kendilerini kabul ettirebilirler. Ama her zaman dediğim gibi doğalarına, kendilerine, eşcinselliklerine inanmaları gerekiyor. Evet eşcinseller eşcinselliğe inanmıyorlar ne yazık ki? Onlar da eşcinselliğin olmaması gereken bir durum olduğuna inanıyorlar.
Benim merak ettiğim bir şey var. Açılan ünlüler eşcinselliğe ne kadar inanıyorlar? Pek aktivistlik yaptıklarına falan şahit olmuyoruz da. İnansalar her şeye rağmen daha erken açılıp, daha faal olmazlar mı? Bu düşünce de "Eşcinsel olmayıp da eşcinsellere destek veren ünlüler, eşcinsellik ve eşcinseller üzerinden prim yapmak için mi eşcinsel haklarına destek veriyorlar?"ı akla getiriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder