24 Ekim 2012 Çarşamba

Boğazlar kesilerek, kan akıtılarak bayram olur mu?

Keşke bayramları hayvan kardeşlerimizi öldürmeyerek kutlasaydık. Güya bayramların amacı dargınların barışmasıymış, barış imiş yani ama birileri yani hayvanlar öldürülerek barış mı olur? Hayvanlar öldürülecekse küs kalalım, dargın yaşayalım. Galiba biz iç dünyamızda kedimizle barışamamışız daha ki, başka yollardan huzur aramaya çalışıyoruz. Kendi dünyamızda barışamadıktan, kendimizle sevişemedikten sonra, değişik araçlarla, dünyayı güzelleştirebilir miyiz acaba? Sanmıyorum. Öyle olsaydı şimdiye kadar bir şeyler düzelmez miydi? Evet ben kurban kültürüne karşıyım. Çünkü kurban demek çaresizliğin göstergesi demektir. Çözüm sadece dileyerek olmaz çünkü. Zaten dilemek hak edilen bir hak mıdır? İnsansak düşünüp çözüme gitmemiz gerekmez mi? Hele ki bir canlıyı yok ederek maneviyatı tatmin etmek aklımın almayacağı bir şey. Doğanın dengesi diye bir şey var ama bu hayvan kardeşlerimizin toplu olarak öldürülmesini haklı kılmaz. Bu olsa-olsa insanların bencilliğidir. Nasıl ağzı-burnu olan, öpüp kokladığımız hayvanları hunharca öldürebiliriz ki? Acaba kendimizi kanı-canı olan hayvanların yerine koyabilir miyiz? Var mı böyle bir hassasiyetimiz, duyarlılığımız? Bu düşüncelerim kesinlikle dini inancı olanları duygularını rencide etmek için falan değil. Sadece kaldıramıyorum her ne amaçla olursa olsun bir canlının yok edilmesini. Çünkü canlı demek bana göre sadece insan demek değil. Hayatı hayvanlarla da paylaşabiliyorsam, onlar da bana bir sorumluluk duygusu veriyorsa, onlar da bana manevi duygular yaşatıyorsa, hayatı paylaşınca huzur veriyorsa, onlara kıymaya nasıl vicdanım el verir, onların yok edilişine nasıl seyirci kalabilirim ki? Tabi heteroseksist dünyaya göre öncelik insanların, yaşam onların, hayat onların, düzenek onların, egemenlik onların, karar verme hakkı da sadece onlarda! Doğrusunu sadece insanlar bilir! Doğru mu yani şimdi hayvanları yok saymak. E tabi eşcinseller bile insan oldukları halde bir fazlalıksa heteroseksist dünyada, hayvanların söz hakkı mı olur değil mi? Heteroseksistler dışında herkes, heteroseksizme hizmet etmek için gelmişler, heteroseksist dünyayı yaşatmak için varlar! Onlar heteroseksizmin üzerlerine basarak varolduğu birer şeyler, hiçler, en ötekiler. Gerektiğinde etinden, sütünden, bedeninden faydalanılır, ondan sonra haklarında keyfi olarak karar verilir. Oysa hiçbir şey, hiçbir kimse heteroseksizmin kurbanı değildir, olmamalıdır. Her zaman söylüyorum, bu dünya hiç kimsenin, hiçbir şeyin değildir, herkesindir, her şeyindir. Kimse öyle güç yeterliliği yapmasın barış bahanesiyle falan. Zaten barış için savaşanların barış inancına inanılabilir mi? Silahlar bırakılmadan barış olur mu? Kan durmadan barış olur mu? Boğazlar kesilerek bayram olur mu? Canlılar kurban edilerek bayram olur mu?

Bu yazıyı yazarken kedilerimden biri kucağımda, birisi de buzdolabının üstündeydi. Beni anlayabilmeniz için ne yapabilirsiniz bilmiyoruım ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder