Eşcinselleri öldürmek için kurşun gerekmeyebilir. Heteroseksist sistemin toplumsal baskısından daha büyük bir silah olabilir mi? O yüzden her eşcinsel intiharı bir cinayet olabilir. Eğer bir insanda güçsüzlüğünden dolayı yaşama karşı intihar etme zafiyeti varsa, bunun suçunu direkt homofobiye, heteroseksizme yükleyemeyebiliriz ama eşcinsellik insanın yapısı gereği doğal karşılansa, bir eşcinselin intihar etmeme ihtimali her zaman olabilir.
Bir insanın yaşaması için % 1'lik şans bile denenmeye değmez mi? İnsanlar bir yakınını kaybettikleri zaman çok acı çekerler, çok üzülürler ve onu yaşatabilmeyi çok isterler ama ölen eşcinselse bu pek umurlarında olmayabilir. Hatta aileleri bile olsa öldüğüne sevinebilirler ki bazı aileler eşcinsel çocuklarını kendi elleriyle öldürüyorlar. Eşcinsel çocuklarından utandıkları için cenazesini bile kaldırmıyorlar. Sanki çocukları değilmiş gibi muamele ediyorlar.
Ben öyleyse bu ailenin, aile sisteminin sevgisinden şüphe ederim. Bunlar çocuk yapmamış da sanki heteroseksizm dahilinde kendilerine oyuncakçıdan bir oyuncak satın almışlar sisteme uygun yönetebilecekleri, kullanabilecekleri, işlerine gelmeyince kırıp atabilecekleri. Duyguların, sevginin tek tip olduğuna inanmak ve kendi bildiğin, öğrendiğin dışında dünyaların da olduğunu düşünmemek nasıl bir şeydir ki? Sanırım onlar da heteroseksizmin kuklaları oluyorlar?
Her insan yapısı gereği ayrımcılıklara, haksızlıklara karşı psikolojik olarak çok güçlü olamayabilirler. Bazen eşcinselleri heteroseksizme karşı pasifliklerinden dolayı yerden-yere vuruyorum ama bunu sadece onları hayata karşı cesaretlendirebilmek için yapıyorum. Yoksa düşüncelerimde bir çelişki yok. Heteroseksizm çok güçlü, eşcinseller yalnız ve güçsüz olabilir ama onları kazanmaya çalışmak için şevklendirmek amacıyla eleştirmenin bir sakıncası olmasa gerek. Çünkü güçsüzsek bile biraraya gelerek güçlü hale gelebiliriz. Belki de içimizdeki köreltilmiş ama varolan cesaret potansiyelini keşfedebiliriz.
Heteroseksizmin amacı zaten eşcinsellerin cesaretini kırmak, onları korkutma ve baskı yoluyla sindirmek. Sonucu da malum. Yıldırma politikasıyla ya heteroseksizme dahil ediyorlar, ya da intihar eden eşcinseller gibi hayattan vazgeçiriyorlar, direnenleri de yok ediyorlar tıpkı baba kurşununa-nefretine kurban giden eşcinseller gibi.
Bir insanı "eşcinsel" diye gözden çıkarmanın cinayet dışında bir açıklaması olabilir mi? Gerçekten eşcinsellik "hastalık-mastalık" denmesi bahane. Eşcinselleri yok saymak, yok etmek için, nefretlerine kılıf uyduruyorlar. En güçlü dayanakları da din oluyor. "Günah" diyip işin içinden sıyrılıyorlar.
Kolay mıdır bir eşcinsel için ahlaksız ve günahkar olarak yaşamak, aile kurumunun etkisinin devam ettiği bir süreçte ailesi tarafından dışlanmak? Kolay mıdır en ötekisi olarak tutunacak bir dalının olmaması, sığınacak bir evinin olmaması, Devleti tarafından bile tanınmayıp can güvenliğinin sağlanmaması? Kolay mıdır bir insanın sırf sevme biçimi yüzünden bütün dünya tarafından gözden çıkarılması, hedef haline getirilmesi?
Direnen, yaşayan eşcinseller varsa, bütün olumsuzlukları göze alarak kelle koltukta yaşayan eşcinsellerdir. Evet kelle koltukta! Çünkü medyasından Bakanına kadar "eşcinsellik sapkınlık, ahlaksızlık, hastalık" diye eşcinseller hedef gösteriliyorsa, eşcinseller sürekli korku içinde yaşıyor demektir. Bir insana yapısından dolayı kabul etmeyip, ona dışlanmışlık psikolojisini yaşatmak bile bir suç değil midir?
Gerçekten biz eşcinsellerin ne suçu var doğanın bir parçası olarak yapımıza uygun doğduğumuz için? Kimin ne hakkı var eşcinseller hakkında atıp tutmaya? Neymiş, ifade özgürlüğüymüş. Nefretten ifade özgürlüğü mü olur? Eşcinseller sevgilerini ifade ediyorlar, sapkınlığa özendiriyorlar diye suçlanıyorlar. Kim zarar görmüş ki aynı cinsten insanların birbirini sevmesinden?
Aslında sevginin ne olduğunu bilmeyenlere ne söylesen boş. O yüzden güçlü olmayı, direnmeyi öğrenerek, zaaflarımızdan kurtarmalıyız kendimizi eşcinseller olarak. Yoksa heteroseksizm pusuda bekliyor yok olmamız ve yok etmek için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder