12 Ağustos 2012 Pazar

Ahlakçı Bakış Açısıyla Sporda Başarılı Olunmaz

Olimpiyatlar bitmek üzere ve en kalabalık spor kafilesiyle katıldığımız Londra Olimpiyatları'ndan iki altın, iki gümüş, bir bronz çıkarabildik. Başarısızlığın altında yatan nedenleri doğru tespit edebilmek için bu alanda yeterli araştırma bilgisine sahip olmak gerekir ama bana göre başarısızlığımızın altında yatan sebep her şeyde olduğu gibi heteroseksizm kaynaklı spora ve sporcuya bakış açısı. Bilgili ve bilinçli teknik adamlarının olmayışı, yeterli spor merkezlerinin olmaması, okullarda spora yeteri kadar önem verilmemesi, spor federasyonlarının yanlış spor algı ve yönetimleri, hatta başarının altında yatan dopingin sinsice kullanılamaması gibi taktiksizlikler (Dopingi tavsiye ettiğim falan anlaşılmasın sakın ama kullanmayan yokmuş ki. Sadece bu işi usulüne uygun kullanmak gerekiyormuş.) başarısızlığın altında yatan sebepler olabilir ama biraz önce dediğim gibi spor anlayışının heteroseksistçe olması spordaki başarısızlıkların asıl sebebi.

Bir kere sporu başarıya hedef haline getirmeden önce sağlık için yaşam biçimine dönüştürmemiz gerekiyor. Spor sanki ya başarı ve dolayısıyla para için, ya da kilo vermek için yapılan bir aktivite gibi ülkemizde. Oysa sporla kilo versen bile sporu bırakınca kilo alarak başarısızlığa uğramayacak mısın? Altın madalyayı alınca doyuma ulaşıp gene sporu bırakmayacak mısın başarı odaklı sporla? Derya Büyükuncu'nun 5-6 kere olimpiyatlara katılıp da madalya alamamasını yüz kızartıcı bir başarısızlık olarak görüyorlar ya, bence Derya Büyükuncu spordaki daimiliğinden dolayı madalya kazanmaktan daha büyük bir başarıya imza atmıştır. Keşke topyekün sporcu olsak, turnuvalarda en kalabalık kafileyi oluştursak ve hiç madalya kazanamasak. Zaten sporu daimi hale getirdikten sonra başarı olacak ve madalya ile tescillenecektir kaçınılmaz olarak. Ama dediğim gibi önce sporu yaşam biçimine dönüştürebilirsek, başarı-madalya-para ve benzeri ideallerini barındıran hırs durumundan ve kısa süreli kilo verip güzelleşmek gibi ego tatminlerinden kurtarabilsek mümkündür başarının da devamlılığı.

En önemlisi de heteroseksizmin ahlaka dayalı cinsiyetçiliğinden kurtarmamız gerekiyor sporu. Altın madalyayı, gümüş madalyayı olimpiyatlarda kadınlarımız getiriyor ama ahlakçı sistemin temsili medyalarından biri kızların kolları çıplak diye mozaikleyerek veriyor başarının resmini. Bu durumun sadece bu gazeteye özgü olmamasıysa işin vahameti. Çünkü kadının ister açık olsun, ister kapalı olsun konumu belli ve bakış açıları da onun doğrultusunda toplumumuzda. Muhafazakarı kadın bedenini ahlaka, namusa indirgeyerek, moderni de güzellik nesnesine dönüştürerek fetişleştiriyor. Evet kadının heteroseksizmin her türlü çıkarına alet etmesi onu fetişleştirmesidir.

Cinsiyetin yarısını kadınlar oluşturuyorsa, sporda kadınların olmaması yok denilebilecek kadar az olan başarıyı da % 50 eksiltecek, tamamen yok edecektir.

Bana göre her anlamda sağlıklı yaşamın unsurlarından biridir sporu yaşam biçimine dönüştürmek. Hayatta ve paralelindeki spor gibi yaşam parametrelerindeki başarısızlıkların sebebi de ne yazık ki hayata heteroseksistçe ahlakçı ve cinsiyetçi bakılması.  Ahlak kıskacındaki bırakın kadını, erkeğin bile başarılı olması sınırlıdır. Ahlak kıskacındaki kadınların yetiştirdiği çocuklar spora hangi gözle bakar acaba?

Sporcunun ahlakı bedeninde değil, kafasında olmalı! O da heteroseksizmin başarı egosunu spor aracılığıyla kendi ahlak anlayışına göre tatmin etmek değil, sporu bedensel ahlakçılıktan soyutlayarak yaşam biçimine dönüştürmektir.

Konuyu spordaki art niyetliliğe dayalı sinsi planların başarıyı, madalyaları kimselere yar etmediğini bir örnekle sonlandırmak istiyorum. İngiltere sıralamada daha iyi yer alabilmek için, kadın voleybolunda dünyanın en iyi ülke olimpiyat temsilcisi takımlarını bir gruba, zayıf sayılabilecek, en azından şu anda Türkiye'nin de altında olan takımları kendi grubuna yerleştirtti. Bu bir tesadüf olamaz. En azından dünyanın birincisi, ikincisi ve üçüncüsü aynı grupta yer almaz. Ve temsili takımların en kötü üçü ve şu anda güçlü ülkelerin altında olanlar da ev sahibinin içinde bulunduğu grupta yer almaz tesadüfen. N'oldu? İngiltere'ye ne getirdi bu adaletsizlik? Basamak mı atlattı? Zaten sıralamada yerleri bile yok.

Türkiye'nin içinde bulunduğu gruptaki şike ve kötü niyetlilikse, ne üst tura yükselebilmek için karşılaşmada puanları paylaşacak şekilde maç yapan Kore ve Çin'e yaradı, ne de Türkiye ile finalde karşılaşmamak için bütün var gücüyle oynayan Amerika'ya yaradı. Amerika finalde karşılaşmamak için Türkiye'ye diş bilemeseydi, Brezilya gruptan çıkamayacaktı. Türkiye elendi, Brezilya çıktı ve Brezilya hiç beklenmedik şekilde resmen düzmüş finalde Amerika'yı. Geçmiş olsun!

Türkiye'yi yenerek Amerika yanlış yapmadı, Türkiye de iyi oynayarak kazansaydı ama işin içinde kötü niyetli düşünceye dayalı bir plan varsa, bana göre o da yanlıştır. Çünkü herkesin derdi spor yapmak değil, iyi takımlarla karşılaşmamak için planlarla altın madalya taktiği. Sporda taktik de gereklidir ama bu taktik spor ruhuna uygun bir taktik değil bence.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder