5 Ağustos 2021 Perşembe

5 Ağustos 2021 facebook notlarım

 Gidiniz yakınız, hadi ne duruyırsunuz..? Bakınız kurumuş bir diken... Sizin için ne anlamı olabilir değil mi? E körlük başa bela, yapılacak bir şey yok. Akılsızlık da... Kurumuz bir dikenin bile bir insnadan belki doğaya daha çok katkısı vardır ama yakınız, çekinmeyiniz, hadi ne duruyorsunuz, yaksanız yaa!

Nükhet Duru 25 sene önce bu günler için bir şarkı yapmış. Hadi hep birlikte tükürelim utanmayanlara; hak tüu!

Nükhet Duru'yu diğer sanatçılardan farklı kılan, duyarlılığı. 25 yıl önce hiçbir sanatçı, doğa için rap yamazdı. Günümüzde bile isyanlara bakıyoruz, aşksal, vesaire, sıradan şeyler. Belki bilinçsizlik, belki duyarsızlık, belki de cesaretsizliktir... Doğayı katledenlere "hak tüu" demek, hem de bir SANATÇI olarak..?! Kocaman bir bravo zamansız şarkıların sanatçısı Nükhet Duru'ya!

Dün mezar ziyaretindeydim. Mezarlıkta yatan anam ve bubam dışında bir de abim vardı artık. Sonra bir çok tanıdıklarımın mezarlarına uğradım. Benim için değerli olan Hörü Aslanpay ve Hüseyin Tırçiçek'i de unutmadım. Huzur içinde uyusunlar.

Doğa taşıyla dikeniyle, sarısıyla moruyla öyle armonik ki... Yakanların suratına bakıyorum, ne kadar iğrençler... Bööö!

Doğa adeta bir tablo... Picasso'nun resmi olsaydı, para edeceği için yakmazlardı. Yazıklar olsun yakana da, yakıcı hale getirene de, sonra ökğz gibi seyredene de... Eserinizle grur duyumn emi!

Hayatımda hiç bu kadar şiddetli sıcak bir yaz yaşamamıştım. Akide şekerleri bile çikolata gibi erimişler...

Nükhet Duru'nun, "Aşkın N' Hali" çok özel albümlerindne biridir. Orada hiçbir ekstra katkıya ihtiyaç duymayan dupduru bir yorumcu, şarkıcı görürsünüz; sanki sahnede şarkı söylüyor gibi. Zaten Unplugged tarzı bir albümdür; üzeinde oynanmayan, Nükhet Duru'nun stüdyoya girip iki günde okuduğu bir albümdür...

Yaşadığım hiçbir zorluk bende travma yaratmadı; şiddet, tecavüz... Çünkü akıl ve mantık çok koruyucu. Kendime çok kızdım hatalarımdan dolayı, insanlara çok kızdım insan olamadıkları için. Güvenim sarsıldı, güvenim kalmadı insan türüne, dolayısıyla sosyalleşmek dışında yıllardır beynime hiç insan taşımıyorum. Sadece kediler var gerçek hayatımda, hayvanlar var, doğa var, sanat ve spor var, okumak ve öğrenmek var, ihtiyacı olanlara faydalı olabilmek var... Uzaktan seviyorum insanları, bana sosyal medya üzerinden bir sevgi sözcüğü veya ilgi davranışı gönderenlerle falan çok mutlu oluyorum... Böylesi daha güzel... Canım acımıyor çünkü böyle olunca...

Ben yaprak gibi fiziksel olarak kendini savunamayan bir insanım. Çünkü fiziksel gücüm biyolojik bedenimle paralel-orantılı değil, güçsüzüm yani. Tepkilerim o yüzden sesimle oluyor. Fiziksel olarak mağdur olduğum durumlardan dolayı insanları affedemiyorum, affetmem de söz konusu olamaz. Çünkü bilerek yaptılar, fırsat bulsalar gene aynısını yaparlar acımasızca... Ben sesli olarak da tepki gösterme traftarı değilim aslında ama yaşamak için bir çeşit kendimi savunmam, korumam gerekiyor ne yazık ki. Ben evde sanki bılutların üstünde yaşayan pamuk gibi bir insanım; beni öfkeli ve paranoyak hale getiren insanların acımasızlığı..

İnsanlığa, hayata kötülük yapan siyasilerin eşleri, çocukları falan, "Heeeey seeen, ne yapıyorsun?" demiyorlar mı acaba?

Benim çocuğum bile kasıtlı olarak doğayı yaksa ve idam kararı verilse hiç üzülmem! İnsanlar yaptıklarının cezasını çekmeli!

Piknik kültürü olmasaydı, insanlar ormanları çıkarlarına alet etmeseydi, doğada yılanlar, kaplar soyları tükenmeden yaşasaydı, belki doğa yangınları olmazdı.

Hayatım boyunca yaptığım piknik sayısı 3-5'tir. O da insanları kırmamak için. Zaten pikniğe de yemek-içmek için gitmem!

Belki utangaçlığımdan, belki insanlarla aynı kafa yapısına sahip olmadığımdan, insanlarla aramdaki buzları bir türlü eritemiyorum!

Dün mezarlıktaki bütün mezarları suladım, mezar başlarındaki mermer saksılara su doldurdum; hayvanlar su içsin, otlar susuzluğunu gidersin diye..

Ben mezarlığa niye gidiyorum... Orada sadece kemikleri var yakınlarımızın, tanıdıklarımızın. Dua dediğimiz şey, telapatik bir sevgi yoludur belki de. İnsan sevdiklerini, tanıdıklarını öldükten sonra özlediği için bir çeşit özlem gidermiş oluyorsun mezarlıkta, manevi tatmin. Eğer seviyorsanız mezarlığa gitmeye de gerek yok, hatırlamak bile yeterli ama insan bir nevi bu özlemini mezarlık ziyaretiyle somutlaştırmak istiyor sanırım... O yüzden mezarlığa bir görevmiş gibi gitmeyin, içinizden geliyorsa veya içinizden geldiği zaman gidin. Bunun bayramı, seyranı olmaz, içinizdeki sevgi ölmesin yeterki ölen sevdiklerinize karşı...

Öğün vaktim yaklaşıyor. Öğleye kadar aç kalarak bir çeşit oruç tutmuş oluyorum. Bir de akşam yemeği, tamam! Bu, bedenimize saygı!

İnsanlar son yangınlardan sonra diyor ki, hiç kimseye güvenmiyorum artık. Ama biz sizi uyardık, güvenmeyin diye. Siz yetmez dediniz, gittiniz oy verdiniz! Siz akıllanmazsınız ya; 2 gün sonra gene bir paket çaya inanırsınız!

Ormanları yakarak oksijeni yakıyorsunuz, akciğerlerinizi yakıyosunuz! Bu kadar mı cahilsiniz?

Ülkemizdeki insanların büyük çoğunluğunun bilgi kapasitesinin ilkokul düzeyinden bile çok düşük olması ne acı!

Herkes ormanlarımızı teröristlerin yaktığını söylüyor. Doğrudur! Ülkesini gerçek anlamda seven, ormanlarını yakar mı hiç!

Bir insanın yolda giderken duyduğu bir kedi sesinden yüreği sızlamıyorsa, üzerine basar mıyım diye karıncalara dikkat etmiyorsa, o insan benim için tehlikelidir. Bir insanın tehlikeli sayılması için canıma kasdetmesi gerekmiyor ki; doğaya duyarsızlık kadar tehlikeli bir şey var mıdır? Çocukları çeçekleri kopartuyor, anneleri dur demiyor. İşte böyle duyarsız bir dünyada yaşıyoruz. Bir çiçek, bir çocuktan daha değerlidir benim için. Çünkü doğa terbiyelidir ama insanlar değil! Çünkü doğa olmasa, insnalar da olmaz! Sözüm meclisten dışarı! İstisnalar kaideyi bozmaz!

Ben bir toplumdaki çocukların davranışlarında, onları yetiştiren anne-babaların-toplumun suretini görürürm!

Dünyada en uzak durulması gereken insanlar, aşağılık kompleksi olanlardır. Çünkü çok hazımsızdırlar. Ağzınızdan çıkan güzel bir kelimeyi bile size yakıştırmazlar. Bir şey başarırsın, arkasında bir bit yeniği arar. Çünkü başkalarının güzeliklerini, başarılarını hazmedemez. Dolayısıyla kıskanır, dolayısıyla aşağılar, dolayısıyla saldırganlaşır ve bunu intikam almaya kadar taşır. Oysa karşısındakinin hiçbir suçu yoktur onun öfkesinde. Aşağılık komleksi olan kişi kendi içindeki savaşı, karşısındaki başarılı güzel insanlar üzerinde tatbik eder. Bu tür insanlara bakarsanız, hep nefret dili hakimdir cümlelerinde, hiç takdir yoktur. O yüzden üzerinize sıçratmayın bu tür insnaların mikroplarını ki, kudursun, kendi kendini yiyip tüketsin ki, temizlensinler...

Eğer bir kişi her şeye, güzelliklere bile karşıtlık yapıyorsa, kafada bir arıza var demektir; uzak durun!

Görüyorum ki insanlar her yaşta egolu, bencil, çıkarcı... Onlara cevap vererek tuzaklara düşmeyin!

"Aleyna Çakır’ın ölümüyle ilgili hakkında soruşturma yürütülen ve serbest bırakılan Ümitcan Uygun’un evinde #EsraHankulu ölü bulundu. 

Aleyna Çakır'ın babası Müge Anlı'da, “Ümitcan Uygun'u dışarıda gezdirmeyin, bu yarın bir daha aynısını yapar” diye haykırmıştı. Twit bu kadar...

Şüpheli ölümleri açığa çıkarması gereken yetkililer neden failleri koruyor?"

Ben bir kadın olsaydım, öldürülme riskini göze alıp asla bir katille beraber olamazdım. Öz saygısızlık bu!"

Katil, bir katildir. Kötü bir ruhun-psikolojinin ceremesini niye çekeyim ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder