GEÇMİŞ OLSUN BANA!
Bazı dersler yüzünden 2 yıl geciktirdiğim, hatta bir ders yüzünden 1 yıl geciktirdiğim Felsefe bölümünün sın sınavını da başarılı bir şekilde bugün verdim. Teşekkür ederim... Açık maçık, beğenmeyen beğenmesin, küçümseyen küçümsesin, en azından zamanımı boşa harcamadım, en azından beynime bazı bilgiler soktum ve Halkla İlişkiler, İşletme ve Sosyoloji bölümünden sonra Felsefe bölümüne de noktayı koydum. Sosyolog da olmayacağım, filozof da, halkla İlişkilerci de, İşletmeci de ama en azında bu bölümlerle ilgili beynime bir şeyler girdi, en azından konulara yabancı kalmadım, en azından bu konularla ilgili ana başlıklar seviyesinde de olsa bir şeyler öğrendiğime inanıyorum. Hatta bu bölümlerle ilgili örgün öğretimden mezun olanalrın bir çoğundan daha iyi fikir yürüteceğme bile inanıyorum. Çünkü ben, örgün öğretimden mezun olanların tez bile hazırlayamadığına çok şahit oldum (Ben en azından sembollik bir tez olsa da, yani çok uzun olmasa da, mesela Felsefe bölümünde verilen konuyla ilgili 100'lük bir tez hazırladım). Çünkü ben meslek sahibi olmak veya bir üniversite bitireyim diye okumadım bu bölümleri; zamanımı değerlendirmek, eğitimden uzak kalmamak dışında, İşletme dışında bilinçli olarak seçtiğim bölümlerdi. Ölürken eğitime borçlu ölmeyeceğim en azından... 52 YAŞINDAYIM VE HAYATIM BOYUNCA HEP OKUDUM...
20 senedir uyumak, yeni yeni uyanmaya başlamak, uykuya devam etmek, uyanmak istememek, uyanamayacak olmak..!
İnanılmayacak bir şeye dün de inanmadım, 20 sene önce de, doğduğum andna itibaren de, yarın da inanmam asla!
BENİ MUTLU ETMEK İÇİN LİKE YAPMAYIN!
Sosyal medyada "like" nedir; paylaşım yapanların aşağılık komplekslerini çok beğeniyle iyileştirmeye çalışmak, like yapanlarınki ise, gözü kapalı beğenip, o egoluya yaranmaya çalışmak. Kıçını açana like basıyorlar, osurana like basıyorlar, görgüsüzlük yapana like basıyorlar. hatta bazıları niye like yapmıyorsunu diye sitem ediyor. Çünkü paylaşımları beğenilince kendileirni değerli hissediyorlar. O yüzden ben, paylaşımlarım ne kadar beğenilmezse, ayğa düşmeidm siye mutlu oluyorum...
KANADA MAÇINDNA SONRA!
VNL'deki bugünkü milli maçımızı sinirden sonuna kadar izleyemedim. Turnuvanın en kötü takımı Kanada'ya 2-1 yenik durudaydılar en son. Tie-break setinde yenmişler demeye dilim varmıyor, yenilmemişler en azından. Ben 3-1 yenilirler diyordum. Çünkü elin takımları her sayıyı ölümüne oynuyor. Bizimkiler gibi bu takım zayıf diye kendilerini salmıyor. Tabi burada sadece takımı suçlamak doğru değil elbette; en büyük suçlu antrenör; 1. Antrenör en başta tarafsız bir şekilde oyuncu seçmelidir Milli Takım'a. Kulüp takımındaki oyunculara ayrıcalık tanımamalıdır; o yüzden kulüp takımı antrenörleri, Milli takım antrenörü olmamalıdır. 2. Resmi turnuvalar, en değersiz turnuva olsa bile ciddiye alınmalı, o yüzden takıma en iyi oyunculae seçilmeli, ilk 6 da en iyi oyunculardan oluşturulmaldır. 3. Turunuvalar oyuncuları geliştirme alanı olmadığı için antrenman mahiyetinde değil, kazanmak ve şampiyonluk için sahaya çıkılmalıdır. Örneğin bazılarının düşündüğü gibi VNL, olimpiyat ön hazırlık aşaması değildir. Çünkü VNL'de daha güçlü ve daha çok takım olduğu için, hafife alınacak bir turnuva değildir. Bazılarının hafife alıp genç ve az tecrübeli oyuncularla katılması, bizim de ciddiye almamamızı gerektirmez. Çünkü VNL'de kazanılan her maç, dünya sıralamasındaki yerimizi belirlemektedir. 4. Uzun vadeli başarı programlar resmi turnuvalarda pratik edilen bir şey olmamalı, turnuvalar dışında olmalıdır. Eğer biz uzun vadeli başarı programlarını turnuvalarda uygulamaya kalkarsak, hiçbir zaman başarılı olamayabiliriz. Her turnuvaya şampiyonluk için çıkarsak, Milli takımı haketmek için herkes resmi maç dışındaki antrenmanlarda daha çok kendini göstermeye çalışacak, böylece resmi mçalrada hem antrenman pekişecek, dolayısıyla motivasyonu güçlendirecek başarılar da kazanılmış olacaktır. Biz planlarımızı resmi turnuvalarda yaparsak, elin insanı kupaları alır alır götürür, biz planları uygulayamadan eli boş döneriz. Sanki olimpiyatlarda başarılı olacakmışız gibi, VNL'yi antrenman amaçlı kullanma şansımız var mı tanrı aşkına? 5. Voleybola ilginin artmasını istiyorsanız, bir avuç voleybolseverin galibiyet beklentilerini, antrenörlerin kişisel planlarına kurban etmeyin. 6. Mümkünse Milli Takım antenörlerimiz hakeden başarılı yerli antrenörlerden olsun; yabancı veya federasyona yakın olanlardan değil!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder