6 Haziran 2021 Pazar

1-5 Haziran facebook notlarım

BENİ MUTLU ETMEK İÇİN LİKE YAPMAYIN!

Sosyal medyada "like" nedir; paylaşım yapanların aşağılık komplekslerini çok beğeniyle iyileştirmeye çalışmak, like yapanlarınki ise, gözü kapalı  beğenip, o egoluya yaranmaya çalışmak. Kıçını açana like basıyorlar, osurana like basıyorlar, görgüsüzlük yapana like basıyorlar. hatta bazıları niye like yapmıyorsunu diye sitem ediyor. Çünkü paylaşımları beğenilince kendileirni değerli hissediyorlar. O yüzden ben, paylaşımlarım ne kadar beğenilmezse, ayğa düşmeidm siye mutlu oluyorum...

Kedilere mama bıraktığımız bir noktadaki bazı hayvan düşmanlarının mama ve su kaplarını atmalarına 1 seneden fazla direndik. Son bir aydır mama kaplarını atmasalar da, kaplardaki mamaları, kediler mamalarını yemeden boşalttıklarından şüphe etmeye başladım. Hatta o noktaya kediler de gelmediğine göre, kedileri ürküttüklerine bile inanmaya başladım. Hem mamaların ziyan olmaması adına, hem de kedilerin psikolojileri adına o noktaya mama bırakmaktan vazgeçtik artık. Sonuçta kediler artık yakın mesafedeki benim kaldığım yere alıştılar ve bende karınlarını doyuruyorlar artık. Keidi düşmanlarına sesleniyorum. Hani bana diyordunuz ya, çok meraklıysan götür kedileri diye, evet kediler kendileri geldiler artık bana.

Kadınlar voleybolda Milletler Ligi'ne kyıpsız devam ediyoruz. Takımın dinamosu LGBTİ Ebrar, Pembe saçları ve öldürücü smçlarıytla VNL'nin en dikkat çekici ismi...

Yandaş vatandaşlar, Berna Laçin'in kirazın 80 lira olmasını eleştirmesine yalan diye tepki gösterip kirazın 10 lira olduğuna diar fotoğraf paylaşmışlar. Kiraz var, kiracık var... Pazardan deli kirazı almaya elim varmadı. Çünkü tadı yok ki onların. Gerçekten Napolyon kirazın fiyatı seksen lira. Bunun sebebini sadece ekonomimize vermek de doğru değil. Ekonomimimizi savunuyorum da sanılmasın, T.C. tarihinin en bozuk ekonomik sürecini yaşıyoruz. Yalnız bu sene soğuklar kiraz çiçeklerini vurduğu için kiraz pahalı. Hatta çiftçi arkadaşım bu yıl, bahçesinden çok az kiraz toplayabilmesine rağmen, geçen yılki bol ürünlü dönemden daha çok para kazandı. Az emek sarf etti ama kiraz iklime kurban gidince, değer kazandığından, o da çok para kazandı... Bu yıl yağmur olmayınca, bığdaylar da kurudu. Bakalım ekmeğe ne zaman zam gelecek?

Bu şeriatçı "yeni Akit" gazetesi ne kadar embesil. Berna Laçin'in kirazın 80 lira olmasına tepki gstermesine demiş ki... "İlerleyen yaşı sebebi ile ahlaksız rol bulamayan Berna Laçin'in gündeme gelme çabası!". Yeni Akit'in ahlaksız dediği ne ki? Berna Laçin'e hırsızlık rolü mü vermiyorlarmış, yoksa insanları kandırma, yalan söyleme rolü mü vermiyorlarmış? Eğer cinselliği ahlaksızlık olarak görüyorsanız, ki değil asla, p*rno yıldızı da değil ki bu kadın.

Ne Dolar 10 lira olsa üzülürüm, ne de domates 50 lira. Bi başınayım. Yesem de olur yemsem de. Bakınız, şunu kafanıza iyice sokun artık. Ekonominin kötü olmasının sebebi iktidar olduğu kadar, asıl sebebi  o iktidara 20 senedir oy verenlerdir. Kötü yönetiyorlarsa niye oy veriyorsunuz, beğeniyorsanız da niye açız diye bağırıyorsunuz?

Hani bazı yobazlar tarafından kolları ve bacakları görünüyor diye tepki gösterilen Filenin Sultanları var ya, hani bazı yobazlar voleyboldaki kadın kulüplerini falan kapattılar ya(mesela Bursa), işte o Filenin Sultanları 80 milyonluk bir ülkeyi, erkeklerin temsil edemediği dünya arenasında-olimpiyatlarda takım sporlarında temsil ettiler, bu yılda temsil edecekler... Milletler Ligi'nde voleybolda neden erkek takımımız yok; kadınların kolunu bacağını sorgulayacağınıza, asıl erkeklerdeki başarısızlığın sebebini sorgulayın. Milletler Ligi'nde erkek takımları arasında İran bile var ama Türkiye yok! Aşağıdaki tabloda, kadın voleybol takımımızın son Milletler Ligi'ndeki sıralamasını görüyorsunuz...

Ayş Begüm Onbaşı, jimnastikte dünya şampiyonu oldu. Eğer ahlakçılara kulak assaydı olamazdı elbet!

Sisteme muhaliflik yaptığım zannedilmesin; ben dünyaya bile inancımı kaybettiğim için aşı olmayacağım; isterse linç etsinler, isterse toplumsal yaşamdan men etsinler. Çünkü ben mevsim virüslerine karşı doğal bağışıklıktan yanayım. Yıllarca hiçbir işe yaramayan grip aşısı olarak, ilaç sektörüne yaptığım enayilik yeter! Topluma karşı da cami, düğün, kahvehane, eğlence yerleri, kalabalık alış veriş merkezleri gibi riskli olan etkileşim alanlarında bulunmayarak sorumluluğumu yerine getiriyorum. Herkese geçmiş olsun, sağlıklı günler diliyorum...

Ülkemizde 60'larda-70'lerde falan işte Barış Manço ve Kurtalan Expres, Cem Karaca ve Dervişan, sonra Moğollar falan, Edip akbayram ve Dostlar, sonrasında 80'lerde MFÖ, Grup Gündoğarken, vesaire şeklinde olan grup formatı, Batı'daki grup müziği kadar beni asla tatmin etmemiştir. Taa ki Flört'e kadar... Bir şeyi sevmek için, içinde çok şey barındırması gerekir. En azından benim için öyle. Flört grubunu neden çok sevdiğime bağlayacağım lafı. Flört bir kere modern bir müzik yapıyor. İkincisi melodik müzik yapıyor. Üçüncüsü düzenlemeleri zımba gibi insanı sıkmayı boşverin, coşturuyor. Ve tabi ki vokaller. Benim için vokaller çok belirleyicidir. Belki de Flört'ün hayata bakış açısının yansıması olan müziği benim ruhumla örtüştüğü için en çok seviyorumdur Flört'ü! Yeni albümleri "Bize Özel" çıktı. Dinle, dinle doyamıyorum. Ne bileyim, en güzel albümleri olmuş desek, önceki albümlerine saygısızlık mı etmiş oluruz? İnnsanın ülkesinden sevebileceği, severek dinleyebileceği bir grubun olması ne kadar güzel bir şey. Çok keyif alıyorum Flört'ü dinlemekten. Teşekkürler Flört! Benim için Beatles'dan bile çok daha değerlisiniz!

Not: Bu albümde 60'lların, 70'lerin melodik tadını çok hissettim. Mesela Edip Akbayram, İlhan İrem, Barış Mançom'su, M.F.Ö.'msü şeyler var bazı şarkılarda; melodi olarak, vokal olarak, düzenleme olarak... Ama her şey Flört'ün süzgecinden geçtiği için, bütün şarkılar Flört'ÖZ!

Selen Uçer, şarkıcılığını, oyunculuğunu, hayata bakışını, duruşunu, doşayısıyla özgüvenini, cesaretini en sevdiklerimden... Çok keyif alıyorum izlerken, dinlerken... Ne kadar güzel bir ses...

Her bölümünü soluk soluğa izlediğimiz ve sonraki bölümünü merakla beklediğimiz tüm zamanların en güzel 4 dizisi... Tabiki de oyuncu kadroları muhteşem ötesiydi... Lütfen bana Aşk-ı Memnu demeyin; beğenmedim de, izlemedim de... Yaprak Dökümü(2006), Hanımın Çiftliği(2009), Fatmagül'ün suçu ne? (2010), Fazilet Hanım ve Kızları(2017)... Yıllar çok hızlı geçiyor. Şİmdilerde böyle sinema tadında diziler çekilmiyor artık... Son olarak Sefirin Kızı'nı sevdim ama onun dailk sezonunu. Çünkü sonrasında baydılar. Oysa 1. sezonda bitirselerdi, tarihe iz bırakan bir dizi olarak kalacaktı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder