16 Mayıs 2021 Pazar

13-15 Mayıs 2021 facebook notlarım

13 Mayıs

Bayramınız kültürel anlamda kutlu olsun!

En sevdiğim duygular şelalesi türkünün-Çarşamba'yı Sel Aldı- buğulu ses Irmak Arıcı'dan yeni versiyonu.

Herkes kendi adına konuşsun, benim adıma konuşmasın. Ben de Türk milletiyim ve öyle öfke ve nefretle yaklaşımlar benim tarzım değil!

Benim için aylardan Mayıs, mevsimlerden yaza doğru, günlerden neydi ki, bilmem kaç derece meridyen ve paralelleri arasında, hava güneşli ve ruh halim sıradan işte, yaşam rutin, az sonra kedilerimi en sevdikleri yiyecekle ödüllendireceğim, doktor diyet yazdığı için de bayram-ı ŞEKER yasak, çayın altını yaktım ama ikinci bardağı canım istemiyor! Ayrıca içimde herkesle payalaşacak kadar sevinç bırakmadı içinde yaşadığım sistem. O yüzden bayramınız nezaketen kutlu olsun!

Ne kadar Kozmopolit bir şehir olduk... Evimin dibindeki marketten dönüyorum; caddeden elektrikli bisikletiyle çöplerden plastik ve kağıt toplayan bir Afganlı geçti. Karşı apartmandan bana selamün aleyküm diyen uzun sakallı bir adam elektirkli bisiklette kendini bekleyen bir adamın arkasına bindi gitti, hemen arkasından elektrikli bisiklete arkalı önlü binmiş dövmeli mövmeli İtalyan erkek modasından etkili iki İranlı geçti...

Bahar Candan amatör bir tiyatro yapıyor ama bunu doğaçlama bir şekilde profesyonel bir oyunculardan çok daha güzel yapıyor. Ara ara duraksadığı saniyelik anlarda çok şey düşünüp kendini duraksamadan ifade edebilmesi, oyuncuyum diye geçinenlerden çok daha samimi ve inandırıcı. Eğer Bahar Candan oyunculuk sektöründe değerlendirilmiyorsa, bizim sektöre fazla olmasıyla alakalı. Çünkü böyle bir düşünce sistemi, bizimkilerin beynini yakıp, aşağılık kompleksine sokar... Armağan Çağlayan'ın çektiği programların en iyisi ve en unutulmazı olacağı kesin. Gerçekten Bahar Candan program süresince/dahilinde, sanki önceden hazırlanmış profesyonelliğinde senaryo yazmış ve oynamış.

14 Mayıs

Zaman gelecek, saçınızı niye açıyorsun dedirtecekler!

Amanda Lear annesi Rus, babası İngiliz-Fransız olan, Vietnam'da doğmuş İtalyan vatadandaşı, 70'ler ve 80'lerin disko kraliçesi, İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Rusça'yı çok iyi konuşan transseksüel bir şarkıcıdır.  Aaaa, haberiniz yok muydu; bu sizin eksikiliğiniz!

15 Mayıs

Sıradan takımlarda fark kapatılır, beklenmedik mucizevi sonuçlar olabilir ama dünyanın en güçlü iki takımı arasındaki mucizevi bir dönüş, dünya voleybol tarihinde görülmemiş bir olaydır ve bir tarihtir. Bu mucizevi tarih 12 Nisan 2017'dir. Ve bu mucizey'i gerçekleştiren Eda Erdem'dir. Takımını 13-7'den geri döndürüyor, karşı takımın 14-10'da maçı almasına izin vermiyor ve 14-16  tie-break setini alarak finale yükselip şampiyon yapıyor. Eda Erdem bunu-geri dönüş mucizesini 4 yıl sonra şu şekilde açıkayacaktır. "Eğer o maçı kaybetseydim, traftarın yüzüne nasıl bakacaktım!". Hem Fenerbahçe'de oynamak, hem Fenerbahçeli olmak böyle bir şey işte... Ne zaman Fenerbahçelilik damarım kabarsa, bu anları izlerim.

Eskiden ben de futbolseverdim. Ve unutamadığım maçlardan biri de Galatasaray'ın ilk yarıda 3-0 öndeyken, biri Aykut, 3 tanesi Hasan olmak üzere atılan gollerle Fenerbahçe'nin o karşılaşmayı 4-3 kazanmasıydı. Rüya gibi bir durumdu ve Hasan çok popüler olmuştu o gollerle. Tabi bu gollerde parmağı bulunan Şeytan Rıdvan idi. Ben zaten Rıdvan kadar hızlı ayakları olan dünyada başka bir futbolcu görmedim. O yıllarda futbolcular birer yıldız gibiydiler. Şumaher, Simoviç, Prekazi, Tanju, Rıdvan, Oğuz, Aykut, Şenol, Uğur, Feyyaz, Metin... Tam 32 sene geçmiş bu karşılaşmanın üzerinden. Patronum da Fenerbahçeli olduğu için, her galibiyet sonrası, Gülperi'nin kardeşi İklime'ye diktirdiğimiz büyük Fenerbahçe bayrağını balkondan sallandırır ve aşağıdaki Galatasaraylı optkçiye tatlı bir şekilde gönderme yapılırdı.

Eşcinselleri kimliklerinden dolayı ötekileştirenler şunu bilsinler ki, biz eşcinsellerin vatanlarından başka ait hissettikleri bir mecra-bir yer yok! O yüzden eşcinsellerin ülkelerini çok sevdiklerini ve Atatürkçü olduklarını bilin-aklınıza iyice sokun ve buna şaşırmayın ve de buna göre bir söylem geliştirin. Yoksa Hollanda'nın, Danimarka'nın, Norveç'in yollarını çok iyi bilirdik ama biz eşcineller de bu vatanın çocuklarıyız ve ülkemizi, o sözde vatanseverlerden daha çok seviyoruz... Çünkü biz, bize karşı olan bütün nefrete karşı bu topraklarda yaşamaktan çok mutluyuz ve gururluyuz...

Sanırsam Cüneyt Arkın'ı bir başka sevdik; Tarık Akan ve Kadir İnanır yarışına falan sokmayarak onu ayrıcalıklı tuttuk... Hala da onun yeri bir başka...

"Sevgi de yetmiyormuş, çok eskiden rastlaşacaktık" repliğiyle hafızalarımıza kazınan "Vesikalı Yarim", bana göre "Selvi Boylum.."dan bile daha etkileyici bir film..." tavsiye olunur, Youtube'da var...

Filistin'in yanında yer alanlar, hangi yüzle Filistin'i destekliyor? Filistin, Osmanlıdan günmüze Türk düşmanı olmuş! Unutmadık, unutmayacağız. Herkes kendi politikasının cezasını çekiyordur. Hani Filistin için cenge çağrı yapanlar falan var ya, çok komiksiniz yaa! Çıkartın pasaportunuz, dayanın İsrail'in kapısına. Çok zor bir şey değil!

Benim canım-kanım, Doğu Türkistan'dan Güney Azerbaycan'a, vesaireye kadardır; Türk'e düşman olan İslam coğrafyası değil!

Yanlış anlaşılmasın ama ben sokaktaki çocuk seslerini sevmiyorum. Çünkü birini boğazlıyorlar zannedip panik yapıyorum...

Bazı Türkler, Arapların Türklere geçmişten günümüze düşman olduğunu ne zaman anlayacak acaba? Din kardeşliği, onların bize olan nefretini yok etmiyor ne yazık ki!

Bazı insanlar, "ben dine inanmıyorum" dediğim zaman, hemen bozuluyor; niye; daha gerçekçi olduğum için mi?

HELAL ETMİYORUM! Bu iktidar yüzünden 2020'de ekonomik olarak zor bir zaman geçirdim ve çaresizikten daha da zora soktum kendimi ve üzüntüden sol elimde uyuşukluk problemi yaşadım ve hala geçmedi. Eğer varsa, hiçbir hakkımı helal etmiyorum ki, 7-8 yıllık gecikmeli olduğum bir emeklilik hakkım var en azından...

Helallik istendiğine göre, sanırım 2023'te kesinkes gideceklerini anladılar!

2023'te Atatürk Türkiye'sine tam gaz devam..!

2023'TE NELER OLACAK?

2023'ten sonra neler olabilir; Milli bayramlarımızı kutlayabiliriz artık sanırım. İnsanlar daha özgür olur. İstanbul Sözleşmesi'ne dönülür. Eşcinsel Onur Yürüyüşleri tekrar yapılabilir. TRT yandaş olmaktan çıkacağı için, Eurovision Şarkı Yarışması'na tekrar katılabiliriz. EYT'lilere hakları iade edilebilir. Üniversitelerde dekan atamaları muhafazakar olmaz ve evrim teorisine tekrar dönülebilir. AB ile ilişkilerimiz tekrar başlayıp, üye olma yönünde ilerleyebiliriz. Huysuz Vijrin'in yasağı kalkıp, mezardan çıkıp tekrar ekranlarda boy gösterebilir. Bazıları artık, çıkarları için göstermelik olarak başını örtmekten vazgeçebilir. Çünkü zamanında açık saçık yaşayan bazı ünlüler falan, birden türbana girdiler... Düşünce ve ifade özgürlüğüne kavuşulacağı için gazeteciler serbest bırakılır. En önemlisi artık güvenle oy verebiliriz. Çünkü oyumuzun nereye gittiğini bilmediğimiz zam-anlar oldu. Çünkü kediler, trafoları basıp elektrik kesilemelerine falan sebep olmuştu, unutmadık! YSK artık üzerinde baskı olmadan, daha önce olduğu gibi oy sayımını 1 gün durdurmadan hür iradesiyle seçim sonuçlarını açıklayabilir. 2023'ten sonra oylar, kazanıncaya kadar tekrar tekrar saydırılmaz ve de seçimler yenilettirilmez. Yaa, şu iktidar döneminde nelere şahit olmadık ki... Yandaş marketlerle vatandaşın pazarı yarıştırılır hale geldi. Sanırım domates ve salatalığı tekrardan normal fiyatlarda yiyebiliriz. Eve, mevsiminde patlıcan ve kabak alamıyoruz çünkü. 2023'ten sonra tekrardan kavuşacağımız şeylerin listesini uzatabiliriz daha.. 2023'te benim için en güzel şey ise, eşcinsel düşmanı Yeni Akti gazetesini kapatılması olacaktır kuşkusuz. 20 yıl boyunca durmadan nefret pompaladı çünkü...

Bizim çocukluğumuz... Sabah kahvaltısında yufkayı sobanın üstünde ısıtıp da Vita ile yağlamayı çok özledim... Ve aradan geçen zamanda ekonomik olarak daha çok çökmüşüz ki, kendi ürettiğimiz domates ve salatalığa hasret kaldık. Daha dün 3-5 liraya aldığımız en ucuz peynirin kilosu 30 lira olmuş. Hangi helallikten bahediyorsunuz siz?

Gerçekten size de tuhaf gelmiyor mu; laik insanların Fetullah Gülen'le ne işi olabilir ki? Fetullah Gülen dedikleri kişi vakti zamanında kime yakındı?

Dürüst olmayan insanlar her türlü iftirayı atarlarlar; çünkü zeytinyağı gibi üste çıkmaktan başka seçenekleri yoktur...

İnsanların iktidarı eleştirmeye dedesi titriyor. Niye ki? Çıkarınız mı var, çok mu korkuyorsunuz?

Face'de arkadaşlık gönderiyorlar, ne profil resimleri var, ne de haklarında bir bilgi. Kesin gizli eşcinsel diyorum!

İnsanların iktidarı eleştirmeye dedesi titriyor. Niye ki? Çıkarınız mı var, çok mu korkuyorsunuz?

Umarım insanlar bir gün kimlikleriyle barışmayı, kendilerini ve hayatı sevmeyi, doğalarına dönmeyi öğrenebilirler. Çünkü bu dürüstlük demektir, doğruluk demektir, özgüven demektir...

Bahar Candan'ın katıldığı Youtube programı 2 günde 2 milyon kişi tarafından izlendi. Sanki ünlü bir şarkıcı klip çekmiş gibi. Bahar Candan'ın bu program için güzel kotardığı bir roldü. Keşke bütün katılımcılar, kendileirni anlatmak yerine, Bahar gibi bizi sıkıntıdan kurtaracak bir şeyler yapsalar...  "Ben olmasan Türkiye sıkcı olurdu", diye boşuna dememiş...

Şampiyon olan takımın taraftarları kutlama yapamayacakmış. Kendilerine her şey mübah, çıkarlarına ters olan her şeyin bir bahanesi var! O da Korona!

KÖTÜ GİDİŞATTAN, YÖNETİCİLERDEN ÇOK KİTLELER SORUMLUDUR!

Bir toplumun kötüye gdişatının, geri kalmasının sebebini sadece yönetimlere, iktidarlara yüklersek bu, suçu kendi üzerinden atmak olur. O yönetimi destekleyenler, hatta kötü gidişata yıllarca sessiz kalanlar, yöneticilerden daha suçludur bile. Çünkü kötü yönetimin nereden cesaret aldığı çok önemlidir. Şimdi dogmatizme öncelik veren bir zihiyetin; demokrasiye, eşitliğe, özgürlüğe, bilime daha çok önem vereceğine inanabilir miyiz? İnananlar hangi akıl ve mantıkla inanır? Şimdi dogmatikler, eşcinsellik günah derken, size pat diye eşcinsellere de hakları verilmelidir dese, inanır mısınız? Ben inanmam. Peki kadını ikinci sınıf gören, onları baskı altına almayı özgürlük olarak addeden bir zihniyete niye inanılır? Ne bileyim, ya çıkar söz konusudur, ya da inananların cezai ehliyeti falan yoktur değil mi? Eğer yargılanacaksa, kötü yönetimlerden önce, o yönetimi destekleyenlerin yargılanması gerekir. Çünkü kitleler zihniyetini değiştirmediği sürece, gene kendi zihniyetindeki kişileri yönetici olarak atayacak, kötü gidsişat da devam edecektir. Dediklerimde anlaşılamayacak bir şey var mı?

Bahar Candan'ın Skinny Latte diye bahsettiği şey, ünlü Amerikan kahve firmasının bir kahve çeşidiymiş. Bahar s*kini-latte olmadan çıkmam diyince, ben de s*kini-latteli program nasıl oluyor diye merak etmiştim. Aslında bu da Bahar'ın, Armağan Çağlayan'ı düşürdüğü bir tuzaktı...

Bu paylaşımı yapmamın sebebi milliyetçilik falan değil aslında, çünkü herkes dünya vatandaşıdır, memleketimizi de ayrı severiz başka, milliyetimizle de çok gurur duyarız o da ayrı mesele; kendini milliyetçi ilan edip bazı gerçekleri görmezlikten gelen, başka kültürel kimlikler için savaş çığırtkanlığı yapanlara bir gönderme bu aslında... Çünkü daha duyarlı olmamız beklenen ksimler varken, bize düşman olanlara arka çıkmak çelişkili bir durum değil mi sizce de? Mağdur insanlara duyarszılık yaptığım falan sanılmasın; üsttekiler kendi kişisel çıkarlarına, masum insnaları kurban ediyor. Eğer isteseler, iktidarlar sorunları çözebilirler. Çocuklara sevgi aşılamak yerine, nefret aşılamak bile, masum insanları çıkarlara alet etmektir...

Yaa arkadaşlar, aşk denilen şey, birisini delice sevip de kavuşamamk veya kıskançlık ktrizi sonucu sevdiğim dediğin kişiyi öldürmek falan değildir. İşin içinde saygı yoksa, o aşk falan değil; tedavilik ruhsal bir problemdir. Birisini kişilik, fiziksel ve kimyasal olarak beğenirsiniz, seversiniz, mutlu, huzurlu ve tatmin edici anlar paylaşırsınız ve uyumunuz varsa sürdüğü kadar devam edersiniz, bir şeyler tükenince de iişki biter. Aşk budur. Artık Yeşilçam kafasını bırakalım. Kara sevda dedikleri şeyden kime fayda gelmiş de bunun adı aşk olsun. Aşk öyle kavuşulamayan veya vazgeçilemeyn bir şey değil. Akıllı insanlar mantıklı ve makul ilişki yaşar, bazıları zarar verici boyutta yaşar. Tarafların aşk için zarar görecek şekilde psikolojik durumlar yaşaması, aşk falan değildir.

Bazıları diyor ki, "İlişkimiz yıllardır çok güzel gidiyor, birbirimizi ilk günkü gibi heyacanla seivyoruz..!". Ağızlarına yalancılıklarından dolayı bir terlik yapıştırasım geliyor. Ya çıkar ilişkiniz vardır, ya da aile olduğunuz için başka seçeneğiniz yoktur. Siz farklı gezegenden geldiniz de mi farklı bir kimyasal yapıdasınız? Aldatma denilen şey niye var öyleyse? Yaa, benim evdeki kediler bile, çiftleşecekleri zaman birbiriyle çiftleşmiyor da, gözleri dışarıda oluyor. İnsanın alıştığı kişiye karşı heyecanı tükenir. Bunu itiraf etmek çok mu zor? Çok yıllık çiftler falan bazen birbirlerini kıskanıyor gibi davranıyorlar ya; hepsi toplumsal koşullanma ve toplumsal sebepler. Çünkü kadın evin gelir kaynağını kaybetmek veya başka bir kadına kaptırmak istemez, erkekler de namus denen kavram gereği erkeklik adına üzerine düşeni yapar. Bunları aslında herkes biliyor, sanırım derli toplu ifade edemiyor...

KİM DAHA VATANSEVER ACABA?

Atatürkçülerin, laikleirn, solcuların, hatta entellektüellerin, hatta marjinal bulunup ötekileştirilenlerin ülkelerini; sağcılardan veya milliyetçi denen kesimden daha mı az sevdiğini sanıyorsunuz? Onun için mi ülkelerini hapse girmek pahasına terketmiyorlar? Mesela ben, bir eşcinsel ve laik, Atatürkçü biri olarak, yarın idam edileceğimi bilsem ve yaşamak için başka bir gezegene gitme şansım olsa veya başka bir ülkeye gitme teklifinde bulunulsa bile reddederim biliyor musunuz? Çünkü bu coğrafya, bu iklim benim kaderim ve kendini her halükarda doğru ve haklı görenlere asla papuç bırakmam. Bırakın başka bir ülkeyi, ben doğduğum şehri bile değiştirmeyi asla düşünmedim. Çünkü coğrafya bir kaderse, o coğrafyayı güzelleştirmek de bir vazifedir.

Eğer aynı kişiyle bırakın nikahı, seviştikten sonra birlikte uyursanız bile, saygı-maygı kalmaz. Saygı kalmayan ilişki de biter!

Şu Mehtap'a yapmadıklarını bırakmamışlar. Hele şu Ebru Gündeş, Mehtap'a "Göründüğün kadar saf ve temiz misin acaba?" demiş.Gördük kimin ne kadar saf ve temiz olduğunu..?

Mehtap Yılmaz'ı çok sevmemin sebebi, bayağı bir arabeskçi değil de, arabeski maskülen bir havada söyleyerek absorbe eden bir sanatçı olması...

Popstar'da, Mehtap Yılmaz üzerinden üstü kapalı transseksülelik tartışmaları...

Ne zaman kulaklarım paslansa, hemen bir Zerrin zeren koyarım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder