24 Eylül 2020 Perşembe

24 Eylül 2020 facebook notlarım

İNSANLAR KEDİLERDEN DAHA ÜSTÜN VE AYRICALIKLI DEĞİLDİRLER; BUNU KAFANIZA SOKUN ARTIK!!!

Kadın çocuğuna, benim kediye bakarak, hastalık mikrop bulaşmasın diyedir büyük ihtimal, dokunma oğlum, diyor. 

1. Kedilerden insanlara hastalık bulaşmaz-geri zekalı olmayın(Var mıymış böyle bir vaka?) ama insanlardan kedilere çok büyük zararlar geliyor; onlara işkence ediyorlar, köpeklerine parçalattırıyorlar, arabalarıyla çiğniyorlar, onları kısırlaştırıyorlar üremsinler diye, vesaire. Dötlerini fare yesin böylelerinin(Gerçi günümüzde de kediler hazır mamaya alıştıkları için farelerle dost oldular ayrı mesele!). 2. İnsanlar kedilerden daha mı temizmiş acaba?, 3. İnsan türü de altı üstü bir insan, kedilerden daha üstün değil ki de kendini ayrıcalıklı tutsun, mikrop bulaşır falan diye. Bu bir, diğer türe karşı hakaret ve ayrımcılıktır. Üstelik insan türü dışındaki diğer hayvanlar doğanın dengesini muntazam şekilde koruyor; insanlar gibi doğayı katletmyorlar.

Şimdi ben bu söylediklerimi kadına söylesem, beni ne anlayacak, anlamadığı gibi deli gözüyle bakacaktır çok büyük ihtimal.

***

Sefirin Kızı'nın 19. bölümünde bir sahne o kadar güzeldi ki... Elvan gelin kısır olduğu ve Efeoğlu ailesinin soyunu devam ettiremeyeceği için, ailenin diğer erkek evladı Sancar Efe, Nare'ye sevdalı olmasına rağmen sırf Elvan gelinin kardeşinden boşatılmaması için evlenmeyi kabul ediyor. O yüzden Elvan için, evin gelini olmasına rağmen  Sancar Efe gerçek abisi kadar değer taşıyor. Nare'ye de Sancar Efe'nin kendisinden vazgeçtiği için değil, bu yüzden evlendiği anlatılıyor. Amaaa, Nare'yi, tecavüze uğradığına inanmayıp bakire olmadığı için kovduğu öğrenilince, Elvan ve görümcesi Zehra tarafından Sancar Efe cephe alınıyor. Kadın dayanışması öyle güzel anlatılmış ki bu sahnede...

Sefirin Kızı dizisinden Elvan karakterini çıkarın, geriye birbirini tekrar eden kaçırma sahneleri ve aşk sahneleri, bir de iki erkeğin dövüş sahneleri kalır... Bu diziyi tabiki de başta aşkitom Engin Akyürek için seviyorum ama Elvan karakteri için seyrediyorum. Bu dizi Hivda Zizan Alp diye bir yıldız parlattı...

Binnur Kaya'dan sonraki yeni drama komedi yıldızımız Hivda Zizan Alp. Ecem Erkek de çok iyi ama Hivda, Binnur Kaya'ya daha yakın gibime geliyor...

***

ZEKİ MÜRENİ'İ HATIRLAMAMIZ BİR İŞE YARASIN BARİ! ÇÜNKÜ O DA BÖYLE İSTERDİ

Zeki Müren eşcinseldi arkadaşlar, hem de dibine kadar. 1254 kadınla yatması, bazı kadınları hamile bırakması onun eşcinsel olmadığını göstermez. Eşcinsellerin de penisi vardır ve ereksiyon olabilirler ve kadınlarla masturbasyon niyetine duygusuz ve arzusuz şekilde beraber olabilirler. Erkek olmak, eşcinsel olmamak anlamına gelmez. Zaten biyolojik-bedensel olarak sağlıklı bir erkekliği olan birisi eşcinsel ilişki yaşayabilir. Erkek cinselliği olmayan bir erkek, ilişki yaşamak istemez zaten. Bu dediklerimi anlayabiliyor musunuz? Açıkça söyeleyeyim; cinsel anlamda erkekliği olmayan bir eşcinsel için eşcinsel ilişki yaşamak bile işkenceden farksızdır. O yüzden erkek cinselliğinden bağımsız bir eşcinsellik düşünemezsiniz. Kuşum ötmüyordu, o yüzden eşcinsel oldu diye bir şey yok. Kuşu ötmeyen-iktidarsız bir erkek zaten cinsellik yaşamaz, YAŞAMAZ, o kadar! Yaşaa bile bu tecavüz sınıfına girer. Kimse kendini kandırmasın bu konuda. O yüzden operasyon geçirmiş trans kadınların falan orgazm oldukları sağlıklı bir cinsellikleri yoktur. Zeki Müren eşcinsle değil, transdı diyorlar. İkisi de aynı şey zaten. Zeki Müren cinsel yönelimiyle barışık bir eşcinsel olduğu için karşıydı trans geçiş ameliyatına!

Zeki Müren transseksüel değil, bedeni ve cinsel yönelimiyle barışık bir eşcinseldi!

Zeki Müren eşcinsellik ve transseksüelliğin ayrı değil, aynı şey olduğunun ilk önemli örneğiydi!

Zeki Müren'in en büyük aşkı bir subaymış! Aaa, çok mu şaşırdınız, çok mu ayıp bunu dile getirmek?

Eşcinsel olmayan kişilerin, uzman kisvesi altında eşcinselliğin ve transseksüelliğin ayrı olduğunu söylemelerine gıcık oluyorum!

EŞCİNSELLİK BİR TERCİH DEĞİLDİR AMA NASIL EŞCİNSEL OLACAĞIN BİR TERCİHTİR; AKTİF Mİ, PASİF Mİ?

Konu açılmışken, bir eşcinsel olarak, eşcinsellik konusundaki bildiklerimi tekrar hatırlatayım dedim. Biliyor musunuz, ben eşcinsel olamayanların, uzman da olsalar, bu konuda ahkam kesmelerine falan çok karşıyım, gitsinler heteroseksüelliklerinin sorgulamasını yapsınlar; çünkü onlar bizim duygularımızı-hislerimizi bilemezler ve anlayamazlar ki... Bu uzman şarlatanlara karşıyım, çünkü kendilerine dayatılan yanlış şablon bilgilerle insanların homofobisini körüklüyorlar. Bütün erkek eşcinseller, cinsel anlamda biyolojik erkeklik olarak, heteroseksüel erkekler kadar sağlıklıdır; ne eksiklikleri vardır bu konuda, ne de fazlalıkları; çünkü cinsel yönelim biyolojik erkeklikten bağımsız bir varoluştur. Cinsel işlev bozukluklukları ve penis boyutunun cinsel yönelimle, yani eşcinsellik veya heteroseksüellikle bir alakası yoktur. "Cinsel gücüm yoktu, o yüzden eşcinsel oldum" falan, biz eşcinsellerin heteroseksist dünyada daha da ötekileştirilmemek adına uydurdukları sahte bir gerekçedir. Ve toplum da eşcinselliğin böyle bir şey olduğuna, yani eşcinsellerin çükünün kalkmamasına koşullamıştır kendini ve hemen bu anlamda da eşcinselleri doktora götürmek gelir akıllarına. Oysa yok böyle bir şey. Eşcinseller cinsel organ olarak tam bir erkektir. Eşcinselliği pasifliğe veya trans kadınlığa indirgeyenler, heteroseksist bir yapıyı içselleştirmeleri ve dolayısıyla homofobik olmalarından dolayı, ikili cinsiyet kimliğinden kadın tarafını seçen, eşcinselliğiyle ve bedeniyle barışamamış eşcinsellerdir. Yani bunlar homofobiktirler; tıpkı homofobik heteroseksüeller gibi. Biz niye va nasıl mı eşcinsel ilişki yaşıyoruz erkek eşcinseller olarak? Her canlı gibi libidomuz gereği cinsel arzularımız depreşiyor, bedensel(penissel) olarak da uyanıyoruz ve bir erkek bedeni olarak gerekliliğini yerine getirip boşalıyoruz, orgazm oluyoruz ama bunu beynimiz erkek erkeğe istiyor, anlıyor musunuz? Yani eşcinsellik, hadi bir erkeğin altına yatayım meselesi değildir. Kusura bakmayın bu kadar açık ve net konuştuğum için ama eşcinsel karşıtlığının sebebi, bazı gerçeklerin bilinmemesi ve dolayısıyla saptırılmasından dolayıdır. İşin en üzücü tarafı da ne yazık ki eşcinsellerimizin de eşcinselliği bilmemesinden dolayı, yanlış bir eşcinsellik yaşamaktadırlar veya yarım bir eşcinsellik yaşamaktadırlar. Doğada sadece pasif eşcinsellik veya transseksüel olmak diye bir şey yoktur; bu heteroseksizmin bir sunusu veya dayatmasıdır. Tıpkı İran'da eşcinselliğin inkar edilip, bütün eşcinsellerin trans geçiş ameliyatıyla hadım edilmeye zorlanması gibi... Doğuya gidildikçe, özellikle Hindistan-İran-Pakistan gibi ülkelerde heteroseksizmin baskın olmasından dolayı, kendilerini transseksüel olarak ifade eden eşcinsellerin sayısının Batı'ya göre oldukça fazla olması dikkat çekicidir. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Bir de sadece aktif eşcinsellik yaşayıp, kadınlarla da eşcinselliklerini kamufle etmek isteyen ve erkek geçinen eşcinseller var ya; onların da kendilerini pasif olarak tanımlayan eşcinsellerden hiçbir farkları yoktur. Çünkü eşcinsellik hemcinsini arzulamaktır; ister aktif olursun ister pasif; toplumsal veya hangi sebeple olursan olsun, o senin seçimindir. Eşcinsellik tercih değildir ama nasıl eşcinsel olacağın bir tercihtir; aktif ecisnel mi, yoksa pasif veya transseksüel mi?

İnsanları eşcinselliğe özendiriyorsunuz denildikçe, insanların gözüne gözüne sokmak geliyor eşcinselliği! Sokuyorum da sanırım!

Hüner Coşkuner'i çok seviyorum. Neden mi? Aaaa, demeyin lütfen!

Manken Ebru şancı verdiği bir röporatajda, kim olduğunu söylemiyor ama Deniz Akkaya, Güzide Duran, Tuğçe Kazaz, Şenay Akay, Ayşe Hatun Önal'dan birisiyle 6 ay lezbiyen ilişki yaşamış. Acaba hangisi olabilir ki? Bu kadar kadın kadın güzel bir kadın bile eşcinsel ilişki yaşayabiliyorsa, bunun erkeklik veya kadınlık gibi cinisyetle hiçbir alakası oalmaz değil mi? Bu haberi de bunu anlamanız için paylaştım zaten...

Eşcinseller , eşcinselliği niye dile getiriyorlar biliyor musunuz? Aslında bunu hiç istemiyoruz; çünkü heteroseksüeller cinsel yönelimlerini özgürce yaşarken, biz yaşayamadığımız gibi bir de haklarımız için mücadele edip zaman kaybediyoruz. Eşcinsellere hakları verilsin, özgürce ve insanca yaşayabilsinler, hiç dile getirmezler. Çünkü biz eşcinseller, heteroseksüeller gibi erkeklik veya kadınlıklarıyla övünecek kadar vasıfsız değiliz. Çünkü biz erkeklik veya kadınlıkla varolan insanlar değiliz, hatta cinsiyet kimliği nedir ki diyoruz; transseksüeller ve bilinçsiz eşcinseller hariç! Bugün kaç eşcinsel cinsel yöneliminden dolayı ayrımcılığa maruz kalıp aşağılanmış, şiddete maruz kalmış veya cinayete kurban gitmiştir acaba; bunu hiç düşündünüz mü? Bir arkadaşım diyor ki, Halil seni tanıyıncaya kadar eşcinsellerin ne olduğunu, kim olduğunu, neler yaşadıklarını hiç düşünmemiştim. Bu bir duyarsızlıktır biliyor musunuz? Eğer siz de eşcinsellerin ne olduğunu, kim olduğunu ve neler yaşadıklarını hiç aklınıza getirmiyorsanız, siz de duyarsızsınız demektir. Bugüne kadar bir eşcinselle ahbap olup, onun sorunlarını veya başlarına neler geldiğini hiç sordunuz mu, ilgilendiniz mi onunla? HAYIR diyeceğinizden çok eminim. Ama biz eşcinseller, insanların cinsel yönelimlerine bakmadan onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz; işte aramızdaki fark bu! Oysa bir eşcinsele yardımcı olunmayı bir tarafa bırakın, daha başlarına kötü şeyler getiriliyor....

Eğer eşcinselleri anlamaya çalışmıyorsanız, insanlıktan bahsedemezsiniz bana!

Eşcinseller, eşcinselliğimiz öğrenilecek diye o kadar korkuyorlar ki; çünkü dışlanmak istemiyorlar. O yüzden mecburen evlenmek ve erkek rolü yapmak zorunda kalıyorlar. Dünyanın yarısı eşcinsel aslında!

Ailenizdeki eşcinsel kim, bulunuz bakalım! Çünkü dünyanın yarısı eşcinsel!

Bir eşcinsel olarak ve LGBTİ'lerin hayata bakış açısını bilen biri olarak, şu hayatta mutlu olmanın tek yolu, hayat ve kendinle barışmaktan başka bir şey değil. Ben yıllarca bunu söyledim ama LGBTİ'lerin de ötekisi oldum. İnsanlar hayattan ders almak istemiyorlarsa da, yapılacak bir şey yok. Düşsünler, yara bere içersinde kalsınlar, mutsuz olsunlar, pişman olsunlar... Çünkü hayat onların hayatı; bildiklerini okuma haklarına sahipler, acı çekme ve üzülme haklarına da sahipler. Ben yıllarca transseksüelliğin bedeniyle barışamamış bir eşcinsellik olduğunu söyledim. Kendimi kadın gibi hissedebiliriz, her ne şekilde hissediyorsak o şekilde hissedebiliriz ama bu hislerin toplumsal bir ambalajının, toplumsal bir kimliğinin, cinsiyete dayalı bir varoluşunun olması şart değil ki. Eğer doğamıza uygun şekilde varolamıyorsak da, bunun bedenimizle alakalı olmadığını acaba daha ne zaman öğreneceğiz?

Hayatta şunu da gördüm. Nedeni kapasitesizlik olabilir, donanımsızlıktan dolayı kompleks olablir; bilgiyi ve doğruyu öğrenmek yerine bilgiye ve doğruya karşı bir çatışma halindeler.  Kabul etseler bile, önce bir çatışmaya giriyorlar. Bilgiye ve doğruya, hatta haklıya karşı öfkeli olmak çok aptalca bir şey. O yüzden insanlara karşı birebir bir şey anlatmaya korkuyorum ben. Zaten insanlar bilgiye ulaşmak istiyorlarsa, yazılı kaynaklardan ulaşabilme imkanlarına sahipler. İnsnalar anlamadan ve öğrenmeden sürekli anlatmak derdindeler. Anlattıklarının yanlış olduğunu söyleyince de öfkeleniyorlar...

İntihar sadece fiziksel olarak hayatına son vermek değildir; kendini sevmeyerek, kendinle barışmayarak da ondan vazgeçmektir. Bunun sebebi de cehalettir. Siz hiç kendini sevmeyen bir hayvan gördünüz mü insan türünden başka? Artık biraz akıllı olalım yaa...

Bugün gene birinin isteği üzerine eşcinselliği anlatmaya çalıştım. Okumuş insanlar bile eşcinselliğe karşı önyargılı. Eşcinselliğin hormonlarla veya çevresel faktörlerin etkisiyle olduğunu düşünüyorlar. Eşcinsellerin bir ihtimal heteroseksüel olabileceklerine inanılıyor. Keşke cehalet sadece eşcinsellikle sınırlı kalsaydı. Çünkü bu bir şekilde aşılabilirdi ama genel anlamda cehalet işin en kötü tarafı. Eğitimin, bilimin içine bile dogmatizm giriyorsa, ne nasıl kurtarılaiblir ki?

Gerici gazete Yeni Akit'in başlığı, LGBTİ sapkınlar yasağı deldi. İnsanlar düğünlerde, AVM'lerde, konserlerde daha sıkışık haldeyken Korona sorun değil ama eşcinseller eğlenince Korona! Siz ne pislik bir zihniyetsiniz yaa!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder