16 Eylül 2020 Çarşamba

16 Eylül 2020 facebook notlarım

Hayvanları sevmeyeni ve onlara zarar vereni benden sevmemi beklerseniz, burada sevgi anlayışında bir terslik var demektir.

Hayvanları öldüren insan türünün insanlığından bahsetmek, vicdana terstir!

Yemeyin kardeşim et, ÖLMEZSİNİZ! Zihnimiz çalışmaz diyorsanız, matematik çalışın, ÇALIŞIR!

Cahil ve yalakalar diyor ki, ne kadar kötü veya yanlış olursa olsun,bilmem ne mertebesindeki bilmem kime saygı duymak zorundasınız

Kapalılığa saygı bekleyenlerin, çıplaklığa ahlakçılık yapması ahlak değil, ahmaklıktır!

Hacı ile hocadan korkacaksın diyenler, bu hacı-hocalara tapmaya devam ediyorlar her ne hikmetse!

Aynı beden, aynı cinsellik; dürüst olanlar-olduğu gibi görünenler ahlaksız, muhafazakar kesilip arka planda her türlü turşuyu kaşıklayanlar ahlaklı!

Zeki ve akıllı olanların dürüst olmaMaya ihtiyaçları yoktur ama aptallar ancak iki yüzlülükle sürdürebilirler işlerini!

Eşcinselliğin aynı anda hem hastalık hem de günah olması, geri zekalıların bakış açısıdır. Kanser veya şizofreni günah mı?

Eşcinsellik günahsa sana ne, ahlaksızlıksa sana ne, sapıklıksa sana ne; herkes kendi dötünü kollasın!

Klasik müzik aslında döneminin pop müziğidir.

Evet ben teknoloji bağımlısıyım: çünkü internet sayesinde müzik, sanat, spor, her şey orada var...

Yemeğimi bile acalece yiyiyorum... Çünkü internet beni bekliyor; özellikle müzik, sanatın her dalı ve fotoğraf vesaire...

Bana diyorlar ki senin paylaştıklarını kimse beğenmiyor ki... Bundan sonra hiç beğenmeyecekler. Çünkü sanatsal beğenilerimi paylaşacağım... Klasik müzik, opera, caz,filozofların hayatları, düşünceleri, toplumsal sorunlar, vesaire...

AJDA PEKKAN TAKLİTÇİDİR!

Diyorlar ki Ajda Pekkan şundan etkilendi, bundan etkilendi... Aslında Ajda Pekkan sadece bir kişiyi taklit etmemiş... Dedikleri gibi sadece Dalida veya Sylvie Vartan değil, bana göre Mina ve Rafaella Carra'dan daha çok etkilenmiş. Tipik bir Mina, Ajda Pekkan, olmak istediği de Rafaella Carra; Özellikle şarkı konusunda. İyi bir taklitçi Ajda Pekan. Ajda Türkiye'deki kendinden sonraki popçuları bile taklit etmiştir. Buna yenilikçilik diyorlar ama tartışılır. Bunu aşağılamak için söylediğim zannedilmesin; sadece özgünlüğü yok!

Ne Madonna, ne Lady Gaga; show woman denilince hiçbiri Rafaella Carra olamaz; hepsi Rafaella'nın taklididir.

Dünyada Rafaella Carra kadar sesi, fiziği, müziği, şovu ve estetiği aynı anda bu kadar mükemmel olan başka bir sanatçı yoktur...

Eğer bir şov insanı mı olacaksınız; günümüzde bile tek refarans alınacak isim Rafaella Carra'dır. Çünkü o hiçbir zaman geçilemedi, geçilemez de! Çünkü özgün! Çünkü yeteneğin ve emeğin sembolü! Çünkü tek, eşsiz -benzersiz! Çünkü o komple bir sanatçı! Çünkü evrenin çok özel bir kişiliği!

Rafaella Carra ile ilgili ne demek istediğimi şu 7 dakikalık 40 sene önce yapılmış şovunu izlerseniz anlarsınız. Ağzınız açık izleyeceksiniz; beğenmezseniz suratıma tükürün. Bu dünyadan Rafalella Carra'yı hatmetmeden ölürseniz, eksik gidersiniz. Ben onun estetiğiyle aklıma geldikçe kutsuyorum kendimi... Madonna ve Lady Gaga'dan, ünlü modacılar Dolce-Gabbana'ya kadar her şey onun taklidi...

Tabiki de Madonna'nın hakkını yiyemeyiz: Çünkü o tüm zamanların gelmiş geçmiş en büyük Tanrıçası!

Ben, müzik ve sanat evreninde yaşadığım için, benim tanrılarım, tanrıçalarım ve ibadetim, her şey orada!

Sabah kalktığımda ölü gibiydim. Spora bile gitmedim. 2 saattir müzik ve kliplerle beslenince enerjim yerine geldi; haydi yürüyüşe!

Ayyyy, 80'lerde Arabesk-Fantezi müzik döneminde millet bu tarz şarkılarla ne romantizm ve aşk yaşamışlardı... Yanlış anlamayın, aşağılamıyorum; o dönemler bana bu tür müzikler çok komik geliyordu. Şimdi komik gelmiyor ama...

"Gelin Arabası" diye şarkı yapmışlar. Sevmişler de ayrılmışlar. Neymiş kız başka birisiyle evlenmiş. Seviyorsanız, ne aile ne de sosyo ekonomik farklılıklar beraber olmanıza engel olabilir. Her şeye boş verip, her gece çatır çatır beraber olabilirsiniz, kimsenin de ruhu bile duymaz. Haa, böyle bir ayrılık ve evlik mi gerçekleşti; gene buluşabilir, gene kavuşabilirsiniz. Kadın ya kocasından ayrılır, ya da kocasını aldatır. Eğer birazcık aklınız varsa, aptalca malankoli yaşayacağınıza, gerçekçi olursunuz.

Yanlış anlaşılmasın, kültürel değerleri falan aşağılamıyorum. İşi kolaylaştırmak varken, zorlaştırmanın anlamı yok diyorum. Hayat bir tane; feda etmeyelim onu birileri için!

Evrene dedim ki, kedim Suzi kızımın hayata dönmesi-iyileşmesi için benim bir işimi ters götür, benim hatta bir yılıma sebep olsun; dileğimi kabul etti evren. Evet, bir işim bir sene sonrasına kaldı ama kedim Suzi kızım iyileşmeye başladı. 2 gündür de normal şekilde yemek yemeye başladı. 1 aydır hastaydı. Umudum bitme noktasına gelmiş, veterinerler bile çare olamamıştı. Sevgi ve aşkla, ama gönülden olursa her şey halloluyor.

Eşcinsel siteleri Hornet ve Grindr'dan sonra Gabile de devlet tarafından yasaklanmış. Sıra yatak odalarımzda mı?

"Kadın erkek" beraberliği normalmiş, "erkek erkeğe" veya "kadın kadına" anormalmiş; siz geri zekalı mısınız gerçekten? Kime ne?

Heteroseksüller eşcinsellerin cinsel özgürlüğünü kıskanıyorlar galiba. Ne gözümüz, ne ruhumuz, ne de bedenimiz aç değil!

Transseksüellere göre her şey transfobi...

Onlara erkekten dönme diyemezsin; çünkü onlar heteroseksüel bir kadınDIR! (Veya tersi; kadından erkek olanlara da trans erkek deniyor ve onlar da birer heteroseksüel erkekMİŞ!)

Asla transseksüellikle ilgili espiri yapamazsın.

Onlara asla bedeniyle barışamamış homofobik esşcinsel diyemezsin. Çünkü onlar doğuştan kadındır ve yanlış bedende doğmuşlardır veya trans erkekler de doğuştan heteroseksüel erkeklerdir de, kadın bedeninde doğmuşlardır.

Transseksüellere geçmişlerine dair hiçbir şeyden bahsedemezsin.

Seks işçiliğini mutlaka mecburiyetten yapıyorlardır ama seks işçiliği yapmak da bir haktır onlar için.

Travesti ile transseksüellik ayrı şeylerdir onlar için ama... Hem transseksüelliğin beyinsel olduğunu savunurlar ama cinsiyet kimlikleriyle biyolojik-bedensel cinsiyetlerini de birbirinden bağımsız düşünemezler.

Trans geçiş ameliyatı sırası ve sonrasındaki sağlık ve sosyolojik olumsuzluklardan bahsedemezsin; onlara hep güzel tablo çizmelisin!

Trans kadınlarla beraber olanlara asla eşcinsel, trans erkeklerle beraber olanlara da asla lezbiyen diyemezsin; onlarla beraber olan herkes heteroseksüeldir; asla cinsel yönelimiyle barışamamış eşcinsel değildir!

Gibi gibi...

Seni daha iyi koruyabilmek için, keşke daha güçlü olabilseydim Halil..!

Halil Sezai 67 yaşındaki adamı dövdü diye herkes tepki gösteriyor. Adam evinde film de çeker, porno da çevirir; niye karışmış ki?

Ne devlet adamları veya siyasilerin korumaları kimleri döverken millet gıkını çıkarmıyor da, ünlü biri olunca veryansın ediyorlar. Ünlüler de bir insan!

Halil Sezai'nin yanındayım! Çünkü bu ülkede adalet varsa, herkes cezasını çekecektir, öyle değil mi?

Sakarya'da sokaklara eşcinselleri nefrete hedef gösteren afişler yapıştırılmış. Kameralar o afişleri asanları da kaydetmiştir. Polis onları niye yakalamıyor; çünkü eşcinsel dediğimiz kişiler, altı üstü ibneler, toplar; öldürülürlerse, dünya bu pisliklerden kurtulmuş olur değil mi? İşte adaletiniz bu kadar; AHLAKÇI VE DE CAHİLCE!

Yıllardır homofobi resmi olarak şikayet ediliyor ama devlet kaale bile almadığı gibi, daha Diyanet üzerinden eşcinselleri kendisi lanetliyor. Ben de şikayet ettim CİMER'e homofobiyi; "Hükümetimizin ve partimizin gündeminde eşcinsellik yok"dediler! Bu devlet demek ki herkesin devleti değil, özellikle eşcinsellerin devleti hiç değil; ÖYLE DEĞİL Mİ?

***

Eğer pencereleri üstten de kapatmazsan, Lilly bütün pencereleri kolunu çevirerek açıyor. Gece hepsini içeriye soktum kedileri, başlarına bir şey gelmesin diye. Sabah kaltığımda Lilly gene pencereyi açmış ve sabaha kadar girmişler çıkmışlar. En çok Kadayıf'ın başına bir şey gelmesinden korkuyorum. Çünkü o hep dışarıda yaaşmak isteyenlerden; Suzi ve Kuniş gibi. Kadayıf'ı nerede buldum dersiniz? 7 katlı bir apartmanın yangın merdivenlerinden en üst kata çıkmış. Çağırınca oradan indi geldi. Chitoshki desen sürekli birilerinin balkonlarında... Bazen beni çok şaşırtıyorlar. Ben hiç sokak kedilerini falan balkonlarda, apartman tepelerinde görmüyorum... Benimkiler evin içindeyken sokak anlayışını farklı yönde mi geliştiriyorlar acaba diye düşünüyorum...

Yaaa, ben hiçbir zaman mutsuz olmadım, kendimi yalnız hissetmedim, birilerini falan da hiç özlemiyorum, birileri benim için bir CD veya kitaptan daha değerli olmuyor asla..; sadece insan türünün saçmalıklarına sinir oluyorum. Ben, bana normal geliyorum da, diğerleriyle kendimi kıyaslayınca niye böyle ki diyorum! Tabi kendim için değil, diğerleri için! Çünkü biliyorum ki, normal olan benim!

27 yaşındaki İranlı güreşçi Navid Afkari, hükümeti protesto ettiği için idam edildi. Hiç kimseyi öldürmediği halde, zorla öldürdüm dedirtilerek suçlu bulundu. Lanet olsun şeriata, lanet olsun mollalara, lanet olsun yobazlığa!

Bana muhafazakarlıktan bahsetmeyin, dinden bahsetmeyi; SEVMİYORUM! Bana eşitlik ve özgürlük diyin, dibine kadar yaşamak diyin!

Sokakta kedi istemiyorlar, evde kedi istemiyorlar; nerede yaşayacak bu hayvanlar; dötünüze mi girsinler?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder