15 Eylül 2020 Salı

14 Eylül 2020 facebook notlarım

Kendim de eşcinsel olmama rağmen, artık ülkemizdeki eşcinsel dernek ve haberlerinin provakatif bir tepkiye dönüşmesini, homofobiyi arttıran etmen olarak görüyorum. Yandaş bir medya olmasına rağmen Takvim Gazetesi'ndeki haberde tek bir transfobik kelimeye bile rastlayamama rağmen, Kaos GL dergisinde bu haberden transfobi olarak bahsediliyor. Haberin başlığı ise, yapılan işin yanlışlığına ithafen kullanılmış. Bunu görmemek için gerçekten ya kör olmak gerekir, ya da artniyetli.

Hayata bakış açınız farklı olabilir, sisteme karşı olabilirsiniz ama bunun alakası olmayan durumlarda eşcinsellikle alakalandırılmaya çalışılması falan saçma. Yani sistemde bir yanlış mı var; o yanlışa tepki verilsin ama her olaya da eşcinsellik karıştırılmasın. Her türlü olaya açık ve net eşcinsel kimliğimizle tepki gösterelim ama alakasız durumlarda laf olsun diye de eşcinsellik üzerindne taaruza geçmek komik oluyor! Mesela ben hem homofobi mağduruyum, hem de EYT ama hiçbir zaman EYT konusuna eşcinsleliğimi karıştırmadm. Hatta EYT sayfalarında top, ibne diye aşağılandım ama öyle bir ortamda ne eşcinselliği savunmanın bir manası vardı, ne de savunsan anlayacak kimse vardı zaten. Konumuz o değildi çünkü. Mesela bir voleybol sayfasında da Fenerbahçeli olduğum için eşcinselliğimden vurmaya çalıştılar; ne yaptım, öküzlerle uğraşacağıma, kendi voleybol sayfamı açtım, iyi de oldu!

Transseksüellik konusunda dernekler, bazı doktorlar ve konuyla alakalı uzman sayılan kişiler yanlış yapıyorlar. Kişilerin kendilerini nasıl hissetmeleri ve ifade etmeleri konusunda bir sıkıntı yok ama insanları ameliyatla cinsiyet değişitirilebileceği konusunda kandırmak çok ahlaksızca bir şey. Bakınız kişi hemcinsine ilgi duyabilir, bu esnada kendini karşıt cins olarak konumlandırabilir ama cinsiyet değiştirme denilen şey biyolojik cinsiyet-beden üzerinden yapılan bir işlemdir ve ameliyatla karşı cinse geçilmez. Bu 2+2=4 kadar nettir. Kimse kendini ben ameliyatla cinsiyet değiştirerek kadın veya erkek oldum diye kandırmasın. Çünkü biyolojik cinsiyet dediğimiz şey sadce bir girinti ve çıkıntıdan ibaret değildir. Bunun bir anatomisi vardır, dokusu vardır, sertliği yumuşaklığı vardır, algısı vardır, salgısı vardır, işlevi vardır, vesaire. Ameliyatla kadın veya erkek olmak-cinsiyet değiştirmek, bireyin kendini hadım ettirmesi ve fonksiyonlarını tamamen bile isteye yitirmesidir. Ameliyatla monte edilen hiçbir penis veya vajina işlevsel değildir. Zevk alamazsınız. Hatta ne fiziksel, daha da önemlisi operasyondan sonraki sosyal yaşamın psikolojik sorunlarının etkisiyle ne de ruhsal olarak iyileşemezsiniz; çünkü ne fiziksel ne de sosyal anlamda amacına ulaşamıyorsun. Ameliyatla erkek veya kadın olarak toplumsla yaşama karışmak ve o toplumun sağlıklı bir bireyi olmak ütopik bir şey. Ne birilerine eş olabiliyorsunuz, ne de topluma herhangi bir şey. Ötekiyken, daha da yalnızlaştırıyorsunuz kendinizi transseksüel olarak. Toplumun farklılıklara bakış açısı değiştirilmediği sürece, o sisteme benzeyerek kandini kabul ettirmeye çalışmak imkansız gibi bir şey. Toplum eşcinsellik gibi farklılıkları kabul ettikten sonra transseksüelliğe ihtiyaç bile kalmaz zaten. Soruyorum transseksüellere; eğer eşcinsellik kutsansaydı, transseksüel olur muydunuz? Aslında ben transseksüellere cinsiyet geçiş ameliyatıyla ilgili hiçbir şey anlatma taraftarı değilim; çünkü onların eşcinselliklerine olan nefretini değiştirmek, atomu parçalamaktan bile daha zordur. Diyelim ki biz eşcinseliz diyenler dahil aslında hepimiz kadınız, hepimiz aynıyız zaten, ama bize toplumsal cindiyet dayatılmadan önce niye bizim vajinamız yok diye dert ediniyor muyduk? Ne zaman heteroseksizmin dayatmasını algılamaya başlıyoruz, ondan sonra eşcinselken birden kendimize transseksüeliz demeye başlıyoruz. Transseksüllerin bu konudaki savunusu da şu; ben o zamanar transseksüelliğin ne olduğunu bilmiyordum, öğrendikten sonra anladım transseksüel olduğumu. İşte ben de onu anlatıyorum ya; siz erkek veya kadınlığı sonradan öğreniyorsunuz ve o ikili erkek-kadın sisteminde kendinize yer bulmaya çalışıyorsunuz. Oysa penisli kadın olarak çok daha rahat yer bulabileceksiniz. Çünkü sizin gibi özgüvensiz ama kadınız diye değil de, erkeğiz-aktifiz diye geçinen gizli eşcinsellerle paylaşabileceksiniz en azından hayatı. Çok mu transfobik oldu gene; hay dilim kopsun!.

Fatih Altaylı, Simone De Beauvoir'ı erkek zanneden Fatih Erbakan'ı "İki üniversitede eğitim almış, doktoralı bir mühendisle birkaç yüz gramlık bir eksiklik yüzünden dalga geçilmesini doğru bulmuyorum." diyerek savunmuş. Sorun da zaten 2 üniversite bitirip de bir şeyleri yanlış bilmesi değil, yanlış öğrenmesi. Ben bir ismi kullanıyorsam, ezber metinle konuşacağıma, açar okur ve öğrenirim. 100 gramlık eksiklik dediğin şey ise, toplumsal cinsiyet konusunda ikon haline gelmiş top bir isim. Fatih Erbakan'ın Simone De Beauvoir'ı bilmemesinde sorun yok zaten, dün ben de öyle demiştim ama adını telaffuz ediyorsa, erkek mi kadın mı olduğunu öğrenebilir ve de İstanbul Sözleşmesi'ni karalamak için kullanılacak bir isim olmadığını anlardı. Simone De Beauvoir'ın felsefesini bilseydi, zaten karalamaya alet etmezdi bu ismi. Çünkü Simone De Beauvoir gibi doğru bilgiyle kadını şiddete karşı koruyacak İstanbul Sözleşmesi'ni vurmaya çalışmak, doktoralı iki üniversite bitirmiş birisine yakışmıyor bence.

Sema Maraşlı demiş ki, "Eşcinsel birliktelikler de pornoyla yayılıyor ve artıyor. Son yıllarda eşcinsel ilişkilerde patlama var. Sapkın ilişkileri anlatan filmler yasaklansın. Gençler o filmlere gidip eşcinsel ilişkilere hevesleniyor. Eşcinsellik sinema sektörü ile hızlı bir şekilde yayılıyor."

Böyle cahilleri elbette kaale almıyoruz ama bunlar ne yazık ki sanki akıllı alimlermiş gibi ortalıkta cirit atıyor. Tabi bunları kaale alacak çok büyük bir kitle var ki, onlar o yüzden cirit atıyor ortalıkta. Batı'da bunlara dötleriyle güler insanlar...

BEN ŞİMDİ PORNO İZLEYEREK VE SİNEMALARDAKİ EŞCİNSEL FİLMLERDEN ETKİLENEREK Mİ EŞCİNSEL OLDUM; HUUU, BİZİMM DÖNEMİMİZDE KÖYDE PORNO VE EŞCİNSEL SİNEMAYI NEREDEN BULMUŞ OLABİLİM Kİ BEN? GERİ ZEKALI MISINIZ SİZ GERÇEKTEN; BİZİ GERİ ZEKALI SANACAK KADAR HEM DE?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder