5 Ağustos 2020 Çarşamba

Murat Övüç'e saldırı, feminist kesimin homofobisinin ortaya çıkmasıdır!

Murat Övüç'e olan saldırı onun cinsiyetçi sözlerine mi, yoksa feminist homofobinin bir eşcinsel üzerinde su yüzüne çıkması mı?
Murat Övüç'ün cinsiyetçi sözlerine tepki verenler, "Kadın mı erkek mi olduğu belli değil, kalkmış bir de kadına o*ospu diyor"diyorlar. Murat Övüç cinsiyetçiyse, siz de homofobiksiniz AYOL! 


Kadına şiddetle mücadelenin, Murat Övüç'ün 2 yıl önce söylediği cinsiyetçi sözüne indirgenme hatası, muhafazakarların ahlakçılık üzerinden, İstanbul Sözleşmesi gibi kadını koruyan unsurları, eşcinselliği yaygınlaştıracak diye homofobiye dönüştürmesini tasdikler. Murat Övüç'e kadar ailenizdeki erkekleri, hatta heteroseksist kadınları hizaya getirin. Burdan Murat Övüç'ün sözlerini tasvip ettiğim çıkartılmasın; aksine kadına şiddeti hafiletmeyin demek istiyorum. Yeşim Salkım, Murat Övüç'e olan hıncını, gündem konusuyla çok güzel çıkarttı. Aynı Yeşim Salkım'ın, yakın zamanlı bir TV programına telefon ile katıldığında, Gülben Ergen'e Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük or.ospusu demesiniyse kimse sorgulamıyor. Çok tezat!

Murat Övüç'ün sözlerinin bu kadar abartılması bana, "Biz muhafazakar bürokrasiyle başedemeyiz, arkasında onları destekleyen 80 milyon var, tepkimizi Murat Övüç üzerinden gerçekleştirelim de, bir şey yaptı demesinler" demek için işin içinden çabucak sıyrılalım demek gibi geliyor. Yemin ediyorum Murat Övüç vesaire bana ne dese, kaale bile almam. Burada tepki gösterilecek bir kesim varsa, direkt muhafazakar kesim ve temsilcileridir. Onların üzerinden şekillendirin mücadelenizi. Heteroseksist sistemin geleneksel ve manevi değerleriyle mücadel edin önce. Oralarda bir değişiklik yapamadığınız sürece, Murat Övüç gibiler sistemin, feminist mücadeleye sunduğu bir oyalama taktiği olabilir en fazla.

Geçtiğimiz günlerde muhafazakar bir gazeteci adeta toplumun geneline tercüman olarak İstanbul Sözleşmesi'ni savunan kadınlara ne demişti: "F*HİŞE!". Bu söz aslında toplumun feminist kadınlara bakış açısının bir tezahürü. Feminist olmayan kadınlar da, feminist kadınlar hakkında aynı düşünceye sahipler. Demek istediğim, asıl mücadele, poüler figürler üzerinden abalıya vurmak değil, bataklığı kurutmak olmalı. Heteroseksizm nerelerde, kimler heteroseksist, kimler heteroseksizme sebep oluyor, kimler bunu topluma aşılıyor, kimler bireyleri bununla yetiştirip heteorseksizmin içselleşmesine sebep oluyor, buralara bakmak gerekiyor. Evde kocalarımıza veya evin erkeklerine nasıl davranıyoruz, çocuklarımızı nasıl yetiştiriyoruz olaya buradan başlamak gerekiyor. Tabi bu söylediklerimi herkes biliyor da, iş uygulamaya gelince Murat Övüç gibilere saldırmakla yetiniliyor. Murat Övüç bu toplumdaki cinsiyet rollerinin bir temsilcisi zaten; aslında kendinize saldırıyorsunuz. Belki yapmak isteyip de yapamadıklarınızı günah keçilerinden çıkartıyorsunuz...

MESELE EŞCİNSELLİK FALAN DEĞİL ASLINDA, SADECE KADINA ŞİDDETE KARŞI DEĞİLLER!
İstanbul Sözleşmesi'ne "Amaç, dış güçlere hizmet eden eşcinselliği yagınlaştırmak" diye karşı çıkan muhafazakarlar, amacınız gerçekten kadına şiddete karşı çıkmaksa, cinsel yönelim ibaresini sözleşmeden çıkarırsınız, olur biter. Siz zaten cinsel yönelim ayrımcılığına dair hangi hukuki sözleşmeleri hayata geçiriyorsunuz da, İstanbul Sözleşmesi'ndeki bu ibareye takılı kaldınız, akıllara ziyan. Hele asıl mağdur olan muhafazakar kadınların bu sözleşmeye karşı çıkmasıysa, kadınlara şiddete körükle gitmektir. GEÇMİŞ OLSUN, mağdur olmadan baştan dileklerimi sunayım! Ayrıca biz eşcinseller öyle kadın şiddetine karşı sözleşmelerinin gölgesinde karambole getirilerek hak talep etmiyoruz; BİZ AYAN BEYAN İSTİYORUZ HAKLARIMIZI!

İstanbul Sözlşemesi'ne karşı çıkanlar aslında eşcinselliğe değil, kadına şiddete "karşı değiller"! Kadınların özgürleşmesi, onlar için asıl tehlike! Eşcinsellik yüzünden insanların cinsiyetsizleşip insan türünün neslinin tüknmesi ve aile kurumunun yıkılması, hatta eşcinselliğin günah olması falan safsatadan başka bir şey değil ama heteroseksist sistem toplumun ahlak ve aile gibi hassas noktalarını bilerek davranıyor.

İstanbul Sözleşmesi'ne, eşcinselleri koruyor diye karşı çıkanlar, peki eşcinsellerin şiddete ve cinayetlere karşı korunmasında ne mahsur var? Eşcinseller insan, vatandaş değil mi? Devletin her kim olursa olsun, yasalar çerçevesinde her vatandaşını korumasından daha doğal ne olabilir? Ölsünler mi eşcinseller? Tabi bunu isteyen bir çok yobaz var, ayrı mesele. Eşcinselliği yaygınlaştırmak ne kadar cahilce bir zihniyet. Eşcinsellik yaygınlaştırmayla olan bir şey mi? Hadi bütün eşcinselleri öldürelim diyelim... Yarın doğacak çocuklar eşcinsel olmayacaklar mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder