15 Mayıs 2020 Cuma

Bende iz bırakan Eurovision şarkılarımız ve katılımcıları!


Twitter'da Eurovision ile ilgili tag açılınca, bende iz bırakan Eurovision şarkılarının etkilerini paylaşayım dedim.
Tabiki de 1980 yılında Ajda Pakkan'ın katıldığı yıl, katılan sanatçının ülkenin bir numarası olması dolayısıyla, milli meseleye dönüştürdüğümüz Eurovision'u kazanacağız umuduyla daha bir şaşalı yaşamıştık. Ama çok kötü bir dereceyle dönünce, sanki 3. dünya savaşını kaybetmiş gibi yıkıma uğramıştık. Hatta Ajda Pekkan bile hayata küsüp ülkesini dönmemiş o yıl. Ama her şeye rağmen Eurovision diyince benim aklıma Petrol şarkısıyla Ajda Pekkan gelir en başta. Ayrıca güzel bir şarkı ve güzel bir performanstır. O yıllarda da dereceyi belirleyenin her zaman olduğu gibi kalite olmadığını bildiğimize göre, aldığı derece hiç de önemli değil.
Herkes Halley şarkısıyla aldığımız 9.luğu başarı adına bir dönüm noktası olarak görse de, ben o şarkıya ısınamadığım için, 2000 yılındaki Pınar Ayhan'ın "Yorgunum Anla" şarkısıyla kazandığı Onunculuğu daha değerli bulurum. Tertemiz ve çok adablı söylemiştir şarkısını sanatçımız. Örnek gurur tablosudur Türkiye adına adeta benim için.
Şebnem Paker ise '96 ylında katıldığı şarkısı "Beşinci Mevsim" ile komplekslerinden sıyrılmış Türkiye profiiyle katılıp, dereceden bana ne dercesine bir şarkıcı gibi çıkıp şarksını söyleyince, gelen başarı Eurovision tarihimizde Türkiye adına bir dönüm noktası olmuş, bize başarıyı getirecek rotayı çizmiştir. Ertesi yıl aynı şarkıcı ve besteciyle de zaten 1.liği haksız bir şekile kaptırmış olsak da, Eurovision tarihimizin en büyük başarısını kazanmış olduk 3. olarak. Hem de bu başarıyı bizden tınıların olduğu bir şarkıyla yakalamak, ileride birinci olmanın yolunun da bu olduğunun ispatıydı...
Sertab Erener de bizden tınıları, o yıllarda popüler olan soul müzikle harmanlayarak, tabiki de en çok da azmi ve dik başlılığıyla 2003 yılında Türkiye'ye birinciliği kazandırıp, 30 yıllık özlemimizi dindirmişti. Ayrıca Sertab, Eurovision'da bir çığır açmıştı şarkısını şov ile destekleyerek. Sertab'dan sonra görsel ağırlıklı bir Eurovision şarkı yarışması izlemeye başlamıştık artık. Sertab Erener'in ev sahipliğimizde yapılan açılış performansı ise, kazandığı birincilikten çok daha güzeldi. O yıl ayrıca Athena yerine single olarak piyasaya sürdüğü "Here I am" şarksııyla tekrar katılsaydı, üst üste 2 yıl Eurovision'u kazanan ülkelerden biri olabilirdik.
Hadise ise bireysel albenisiyle tüm zamanların en dikkat çekici katılımcısıydı. Yarışma gecesi performansının düşük olması ona istediği dereceyi yaptırtamadı diye düşünüyorum ama Türkiye'nin adını, Eurovision bazında en çok duyuran şarkıcımız oldu diyebilirim.
Yukarda bahsettiklerim Eurovision'un bende iz bırakan isim ve şarkılarıydı. Başarılı olamasalar da, katıldığımız yıllarda beni heyecanlandıran, umutlandıran ve şarkılarını, performanslarını beğendiğim şarkılar ve temsilcileri de oldu.
Mesela Arzu Ece - Grup Pan, Eurovison'a fazla gelen Timur Selçuk bestesi "Bana Bana" ile katılmışlardır ve hala çok keyifle dinlediğim performanslardandır... Keza Arzu Ece'nin söylediği "Sev" şarkısı da tüm Eurovison şarkılarımızın en iyi vokal performansıdır bana göre.
Sonra Sibel Tüzün'ü çok eleştirdiler kötü bir şarkıyla katıldı diye. Hiç katılmıyorum. Sibel Tüzün kendine bir konsept seçmiş ve o doğrultuda bir şarkı hzırlamış ve şarkı da ruhuna uygun şekilde 70-80'ler disko tadında çok güzel düzenlenmişti. Ben şarkının klip versiyonunu performans gecesininkinden daha çok sevmiştim.
Bir şarkımız da solisti gölgede bırakıp, back vocal Demet Sağıroğlu ile öne çıkmıştı. Bu Kayahan'ın "Gözlerinin Hapsindeyim" şarkısıydı. Şarkı elbette tartışmasız Eurovision üstü çok güzel bir besteydi. Zaten ülkemizin önemli hitlerindendir.


11 Mayıs facebook notlarım

Trans Selin Ciğerci'ye Instagram'daki canlı yayınına katılan bir takipçisi penisini göstermiş. Gündem olma oyunları! Resmen vıcıdı

SELİNÇ CİĞERCİ, MURAT ÖVÜÇ VE KERİMCAN DURMAZ EŞCİNSELLİĞİ TEMSİL EDEMEZ!
Fahişelik yapacaksın, utanmıyorum diyeceksin! Birisi sosyal medyada 31 çekecek ve kaza diyecek... Birisi her gün birilerine laf sokmakla meşgul! İnsan geçmişini temiz tutmalı! Bu söylediklerim ahlakçılık değil. Ben pornoya da karşı değilim, cinsel özgürlüğe de; bu konuda da şeytana bile papucu ters giydirebilirim, seks işçileri bile yaya kalır hızımın yanında ama... Benim babam zengin olacak ve ben seks işçiliği yapacağım öyle mi? Benim elim tutuyor ve aklım çalışıyorsa, ben mal mıyım ki de kendimi pazarlayayım? Ben porno yıldıız mıyım da soyal medyada seks yapayım? Özelinde ne yaparsan yap, kiminle ne paylaşırsan paylaş... Bilinçli eşcisneller de sosyal medyayı kullanabilir ama kitlelerin karşısında yer alabilmenin bir potansiyeli olmalı; car car konuşmak bir yetenek değildir ki.
Bunlar beni, biz eşcinselleri temsil eden eşcinsellik olamaz. Önyargı işte bu tür örneklere bakarak oluşuyor. Murathan Mungan da eşcinsel, Küçük İskender de, Cem Adrian da, Mabel Matiz de, Zeki Müren de, vesaire de. Eşcinselliği hiçbir eşcinselin bu kadar ucuzlatıp, ayaklar altına almaya hakkı yok. Görsel dünyada başka eşcinsnellerimiz de var ama bu şekilde eşcinselliği ayağa düşürmeden de bir şekilde varolabiliyorlar. İsim vermem gerekirse... Aslında gerek yok; seks işçiliği yapmadan veya sosyal medya maymunu olmadan da hayatını idame ettirebilen, sanatını icra edebilen eşcinsel arkadaşlarımız var.

Eşcinsel fenomen Murat Övüç, "Herkesin 3 sevgilisi olmalı; biri paralı, biri belalı, biri sevdalı!"demiş; ne basit ağızlar bunlar!

Kendini konunun uzmanı olarak gören yobaz homofobikler, biyolojik olarak 3. cinsiyetin olamayacağını söylüyorlar. Zaten eşcinseller böyle bir şeyden bahsetmiyorlar ki, bu farklılık anlamında bir söylem. Ama sizler olayı TERSinden anlamak istediğiniz için, konuyu saptırmak adına, her türlü saçmalığı dile getiriyorsunuz utanmadan. Eşcinseller cinsel yönelimimiz hemcinsimize diyor, transseksüeller de kendilerini istediği şekilde ifade etme hakkına sahiptir. Aslında bütün yagarayı koparmanızın sebebi de, bu gerçeği değiştiremeyecek olmanızdan. Çünkü özgür bir dünyada insanlar kendilerini istedikleri şekilde ifade edebilrler, istediği şekilde yaşama hakkına sahiptirler. Sizin gibi hoşgörüden nasibini almamaış insanlara da çemkirmek düşer ancak!

Diyanet eşcinsellik günah ve virüsün sebebi fetvası verirken Diyanet müfettişleri Çorum-Kargı İlçe Müftü Vekili F.K. ile müftü şoförü H.B.A’nın, K.T. adlı bir erkek çocuğuna uzun süredir cinsel istismarda bulunduğunu saptayıp işten el çektirmişler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder