15 Mayıs 2020 Cuma

13 Mayıs facebook notlarım

Ettiği yardımı sergiliyorsa bir insan, bu çıkarları için göstermelik bir şeydir! Kim yardım aldığının bilinmesini ister ki?

HER ŞEYİN BAŞI ONUR! ÇİĞNENMESİNE İZİN VERMEYİN!
İnsanlara tecrübelerime dayanarak tavsiyeleirmden biri de, çıkarlarınız için bile olsa, onurunuzu ayaklar altına almayın. Çünkü bu, hem karşınızdaki adına, hem kendi adınıza kişiliksizliğe prim vermektir. Ve onursuz davranışlar devam ettiği sürece, onursuzluk da normalleşecektir. Kötü bir arkadaşınız mı var, mesela sizi aşağılıyor dışlıyor mu, sizi kullanıyor mu; milayarlaca insan arasında başka edinebileceğiniz arkadaş mı yok? Bu sevgili konusunda da aynı; milyarlarca insan var dünyada. Kişi kurum, kuruluş, özel, tüzel, siyasi, poltik, resmi, gayri resmi ne varsa; eğer sizi üzüyorsa, sizi kullanıyorsa, çıkarlarına alet ediyorsa, size olumsuz davranışlar sergileyip maddi manevi zarar veriyorsa, MİKTİREDİN HAYATINIZDAN. Biraz akıllı olun ve uzun vadeli düşünün, sağlığınızı düşünün, psikolojinizi düşünün. İradeli olun, zaaflarınıza yenilmeyin. Bu konuda tutun kendinizi, 10 kere düşünüp bir kere hareket edin; sonra üzülüp pişman olmak istemiyorsanız. Her şeyin başı ONUR! 50 yaş küpesi diyelm buna!

BUNDAN SONRAKİ HAYATIM...
AÖF sınavlarının bu yıl hepsİ online olsun. Ve bu sene Felsefe bölümüne noktayı koymak istiyorum artık. 5. Üni. olarak belki keyif amaçlı 2 yıllık Fotoğrafçılık düşünebilirim. Psikoloji okumaya beynim yetmez artık bu yaştan sonra. Hesap kitap işlerini sevmediğim için İşletme-Yönetim ve Organizasyon okumak belki lüzumsuzdu ama ondan da öğrendiğim şeyler vardır mutlaka. Halkla İlişkiler'in faydası, insan ilşkilerinde yeri gelmiş devreye girmiştir mutlaka. Sosyoloji ve Felsefe bölümlerinin, sindire sindire tüm kitapları okuyarak olmasa da, bu iki bölümde toplam 100'ün üzerinde gördüğüm dersin mutlaka hayata bakış açıma bir katıkısı olmuştur diye düşünüyorum. Artık bundan sonra kitaplığımdaki 100'lerce kitapları, dergileri okumaya sıra geldi... Bundan sonraki hayatım, yani 5 ay sonra emekli olduktan sonra; spor, okumak ve de internet üzerinde bloglarımı güncellemekle, yazılarımı yazmakla geçecek. Tabi bir de kediler. Sanki 2 yıllık da hayatım kalmış gibi hissediyorum...

Bir söz çıkıyor ve marifetmiş gibi o söz kutsallaştırılıyor ve o söz adına şarkılar, söylemler; mekanın sahibiymiş, hadi miktir!

Aklı ve bilimi reddeden insanlar hurafelere dayanarak, benim eşcinselliğime günah mı demiş; dötümle gülerim ayol buna. Günah ne?

Ahlakı cinselliğe indirgeyerek kendi yolsuzluklarını, arka planlarını ahlakçılıkla örtbas edenlerin dediklerine inananlar da aynı.

Kırmızıya ısrarla beyaz diyen ve bunu ölünceye kadar değiştirmeyen cahil insanlara eşcinselliği de anlatamazsın; anlamak istemez..

İnsanlar her gün bir sayfa bilgi okusalardı, yılda 365 sayfa bilgi yapar. Bu da bizi uzaya taşırdı!

Cahillik bana hayvan içgüdüselliğiyle aynı geliyor..!

Cahil insanlar cahilliklerini kutsallaştırdıkları dine ve aileye dayandırıyor. Oysa ne aileyle yaşanıyor ne de dinle..!

1983; Lise okumak için ailemden kopup şehire geldiğim tarih. 14 yaşımdan beri yalnızım; ailesiz ve dinsiz! Pekala da yaşıyorum!

Eşcinseller de insandır ve onlara haklarının verilmesi insanlık gereğidir. Dine dayanarak buna karşı çıklmaksa, cahilliktir.

Eşcinseller hak talep ediyor; yobazlar, "eşcinsellik suç sayılmalı" diyor; dayanakları günah olması! Ne diyeyim ben size yaa!

Akıl ile vicdan, aptallık-cahillik ile vicdansızlık doğru orantılıdır! O yüzden cahillerden anlayış ve vicdan beklemeyin!

Cahil toplumlar inançlarını güncelleyemezler; çünkü cahillik, bencillik ve çıkar üzerine kuruludur ve tek dayanak dindir!

Eğer ben TRT olsaydım, bir kanalımdan 24 saat felsefe, bir kanalımdan 24 saat Sosyoloji yayını yapardım; cin gibi olurduk o zaman!

Eğer bir insanın sanatsal bir hobisi yok ise, asla ehlileşemez. Bir müzik aleti çalanla, çalmayan asla bir olamaz! Veya resim, vs.

Gitar çaldım, bağlama çaldım ama bunlar benim enstrümanım değildi. Tekrar enstrüman çalma arzum olursa, bu KONTRABAS olur!

Müzik türleri ve sanatçılar hakkında okumak, araştırmak ile müziği icra etmek ayrı şeylerdir. Bana göre ilgili ve araştırmacı müziksever olmak, müzisyen olmaktan daha meşakatlidir. Ama nota biliyorsan ve amatör de olsa nota bilgisiyle bir enstrüman çalmışsan; daha pür dikkat bir müziksever olabiliyorsun. Bir müzisyen kalkıp senin müziğe olan ilgini küçümseyebilir kendisi müzisyen olduğu için veya bir müziksever de eğer isim yaptıysa, otorite konumunda falan görülüyorsa, gene isimsiz bir müzikseveri küçümseyebilir. Bu küçümsemeler aslında komplekstir. Bu arada nota bilen, nota okuyabilen veya bir enstrümanla nota deşifre edebilen müziksever ben oluyorum!

Türkiye hala dogmatik-din toplumudur. O yüzden homofobiye-eşcinsellik karşıtlığına, eşcinselliğin günah üzerinden yargılanmasına, eşcinsellere sapık veya hastalık denmesine falan çok sinirlenmememiz gerekiyor. Çünkü okuma-öğrenme, bilgiye ulaşma ve cehalletten kurtulma aşamasına geçemiyoruz bir türlü...

Bir dindar eşcinsellik günah diyince "haklısın" diyeceksin, geçeceksin; çünkü cahil olduğu için, eşcinselliğin bir cinsel yönelim olduğunu anlatamnazsın ki ona! Ama bu homofobiyi kabul edeceksin anlamı taşımıyor. Eğer eşcinselsen, hayatını eşcinsel olarak yaşamaktan asla taviz vermeyeceksin. Eşcinsel olarak yaşayacaksın ki, karşına çıkan engellere karşı mücadele verebilesin. Sözde eşcinsellik savunusunun lafta kalma ihtimali çok yüksek. Bir eşcinsel olarak yaşayacaksın, açık kimliğinle sosyalleşeceksin, eşcisnel olduğunu asla saklamayacaksın, eşcinsellik bir suçmuş veya ayıpmış gibi utanmadan dimdik duracaksın, seni eşcinsel olduğun için küçümseyenlere karşı, onların yaptığını onlardan daha iyi yapabileceğini göstereceksin! İçinde bulunduğum çevrede yaptıklarım, diğerlerinden kötü değil, hatta daha iyi.

Ben tabletle beslenme taraftarıyım ya, aslında damak zevkime düşkün olmama rağmen görüdüğüm yiyecekler hiç ağzımın sulanmasına sebep olmaz çünkü. Çünkü yemek benim için, bir arabanın benzin ihtiyacı gibi...

Badminton oynamayı da çok özledim, tenis oynamayı da; ama kollarımı ve bacaklarımı açmak için önce badminton oynamak istiyorum.

Siz yobaz homofobii,k kesim... Almanya'da eşcinselik hastalık dediği için görevinden uzaklaştırılan doktorun görevden uzaklaştırımasını sorgulayacağınıza, böyle bir dokorun tıp bilgisini sorgulayın. Cübbeliler eşcinsellik hastalık diyor, yobaz cahil kesim de hurra eşcisnellik hastalık diyor. Yaa siz ilkokul da mı okumadınız diyeceğim ama üniversite okuyan dogmatiği-hurafiği de en alt tabakadaki kadar uzaktan kumandalı; onlar bile eşcinsellik hastalık diyor. Yani açın bir tıp sözlüğünü, hastalığın tanımına falan bakın. Sonra eşcinsellik nedir diye bakın. Tabi ne gerek var; büyük yerden eşcinsellik hastalık deniyorsa, hastalıktır değil mi? Yani size göre dünyanın en büyük filozofları, mucitleri falan eşcisnel olduğu için hasta öyle mi? Şimdi ben kadın erkek ilişkisi hastalıktır desem, yani kendimden utanırım. İnsan laf olsun diye konuşur mu; e tabi insan cahil olurca, hatta okumuş zır cahil olursa, çıkarı için kişiliğini satarsa konuşur.

Valla söylemlerim nasıl, nerelere gidiyorum bilmiyorum ama Googel'dan bana İngilizce'ye falan çevrilmiş haber olarak geri dönüyor... Did the people who refuse wisdom and science call my gay as a sin; I laugh with my heart a sin; I laugh at it. What is the sin? (Aklı ve bilimi reddeden insanlar hurafelere dayanarak, benim eşcinselliğime günah mı demiş; dötümle gülerim ayol buna. Günah ne?) Döt kelimesi heart olarak çevrilmiş yalnız!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder