Eski sanatçılarımızın her koşulda havası bambaşka. Zamana yenilmeyi boşverin, zamanın onlardan öğreneceği çok şey var. "Trend"e uymuyorlar, duruşlarıyla, tarzlarıyla trende ders veriyorlar adeta... Boşuna sevmekten vazgeçemiyoruz onları... Çünkü kendilerine, yaptıkları işe duydukları saygıyla alakalı bu... Her söyledikleri neredeyse hit olmuş. Ve aradan geçen zamana rağmen başkasını bilemem ama bana çok heyecan veriyorlar. Günümüz pop sanatçılarıyla kıyaslamayacağım bile; çünkü 70'ler günümüz müziğimizden fersah fersah daha batı müziği, daha orjinal düznelemeler, daha şahsına münhasır şarkılar... Melodi var var en başta, beste var... Teşekkürler Hakan Eren , teşekkürler Yeşim Yılmaz sanatçımız... Ses çeşitleri vardır soprano, mezzo falan diye ama bir de bunlara Yeşim sesini eklemek gerek. O kadar hiç kimseye benzemeyen, ben Yeşim'im diyen bir sesi var ki...
Yeşim hanım sadece çocukluğumda-70'lerde hayran olduğum sanatçıların ve şarkılarının birer nostalji değil de gerçek birer müzik-şarkı olduğunu 2000'lerde de görmek, sizlerin ne kadar büyük sanatçılar olduğunuzu gösteriyor. Diyorlar ya hep, "zamanla işte 90'lar, 2000'ler, vesaire şu yılların şarkıları da klasik olacak, bu yılların da..." ama biz gene sizlerin 70'ler ve 80'lerin ilk çeyreği veya ilk yarısındaki Türk Hafif Müziği'nizi, aranjmanlarınızı dinliyoruz. Bu durum 100 sene geçse de değişmeyecek. O dönem sihirli, bambaşka bir dönem, sanatçıları da evrenin özel insnalarıymış veya sizler farklı ve kalıcı bir şeyler yaratabilmek ve başarabilmek için çok çabalamışsınız demek ki, ve o farklılık hala heyecanla takip ediliyor ve bir kitlesi var. Ve sizler günümüzde de küçücük bir şeyler yaptığınız zaman farkınızı ortaya koyuyorsunuz. Haa şu demek değil ki 70'ler veya 80'ler dışında iyi bir şey yok; hayır her dönem güzel şeyler üretilmiş, belki günümüzde üretilenlerin standardı da çok yükselmiş olabilir ama, şahsım adına sizlerin yaptıklarında bana göre farklı bir tılsım var ve benim o dönem şarkılarındaki heyecanı başka dönemlerde yakalamam çok kolay olmuyor... Belki de o dömenin ruhu benim ruhum veya yapımla çok daha örtüştüğü için çok seviyorum sizleri... Sevgiler, saygılar ve sizleri aramızda daha çok görmek arzusuyla. Bir yeni şarkı da siz söylerseniz çok mutlu olacağımızı tahmin edebilirsiniz sanırım...
Eğer kedilere Korona bulaştırıyorlar iftirası atılırsa, insanlık Korona'dan daha beter olsun derim; delirtmeyin insanı!
Açıkçası ben hiçbir zaman insanlığın Korona'sını dert edinmedim; evren bir devinim halinde! Evrende insansa bir nokta bile değil!
Çevremde Korona'dan ne hasta olanı gördüm, ne de öleni. Sanki ben başka bir dünyada yaşıyor gibiyim?
Korona için önce Çinlileri suçladılar, sonra eşcinselleri, şimdi de kedileri.. Olaya biraz akıl ve mantık çerçevesinde bakın!
İnsanlar hayvan grubuna girer ve insanların da yaşam sürecinde hayvan türü gibi seleksiyona uğramasından daha doğal ne olabilir ki
VİRÜS İÇİN AYNAYA BAKIN! BUNUN BAŞKA BİR AÇIKLAMASI YOK!
İnsanlara bakıyorum da... Savaşlar çıkarıyorlar, deneyler yaparak insnaların ölmesine sebep oluyorlar, hayvanları katlediyorlar, doğayı katlediyorlar, birbirlerini aç bırakıp boğazlıyorlar, orantısız güç kullanıp kadınları falan hunharca öldürüyorlar, nefret duygusuyla kendi türünü ötekileştirip soykırım yapıyorlar Hitlerin yaptığı gibi, Bosna'da Sırpların yaptığı gibi... İnsanlar bütün bu felaketlere seyirci kalıp suça ortak oluyorlar, vesaire... Sonra da bütün olanlara bir suçlu aramaya açlışıyorlar... Her zaman üzerlerine basıp öfke-kin-nefretlerini kusacakları bir kesim buluyorlar bilmem şu milleti gibi, eşcinseller gibi, hayvanlar gibi... Bir ayna tutun kendinize; DÜNYANIN SONUNU, SİZ KENDİNİZ GETİRİDİNİZ; GÖREMİYOR MUSUNUZ HALA? İnsan türü, bütün zarar veren doğa olaylarının kendisinin sebep olduğu küresel ısınma sonucu oluşan, iklim değişikli dediğimiz şeyden kaynaklandığını falan göremeyecek kadar cahil desem az mı gelir? Yani cahillik ve beyinsizlik dışında da başka nasıl bir tanımlama yapılabiiir ki karşı tarafın gerçekleri görmesi için? Cahil oldukları için de göremezler değil mi? Geçen yıl değil miydi İtalya'da yapılan küresel amaçlı çevre toplantısı ve bas bas bağırıldı küresel ısınmanın getireceği felaketler; ülkemizde falan kaç kişi tınladı... Şu anda resmi bir açıklaması yok ama yaşadığımız bütün doğa olumsuzluklarının sebebi, insan türünün doğayı tüketmesiyle alakalı! Siz hala sorunları ve çözümleri HAVAya havale etmeye devam edin!
Tam 26 tane kedisi olan ve onları dudakların öpen bir eşcinselim ama KORONA de-ği-lim! Çünkü aptal ve cahil değilim!
Her gün eşcinselce seklserimi yapmaya devam ettim ama beni ne Tanrı, ne de doğa cezalandırdı! Korona DE-Ğİ-LİM!
Çok sakinimdir ama kediler söz konusu olunca aklım başımdan gider. O yüzden insanları insanlığa davet ediyorum!
Hayvanlar da ah edermiş ve evren bunu görürmüş! Çünkü hayvanların dili yok! Onlara eziyet etmekten daha büyük günah olamaz!
Hayvanları yiyiyorlar, utanmadan bir de onlara eziyet edip iftira atıyorlar; insan türü işte bu!
İnsan türü diğer türlerden daha üstündür, Tanrı hayvanları insanlar için yarattı düşüncesinin de bilimsel hiçbir geçerliliği yok!
Hurafelerle doğanın dengesini bozmayalım. Eğer insanlar hayata bilimsel gözlerle bakmazlarsa, kendi sonlarını hazırlarlar!
Güzel kardeşim sen "inan" ama bu sadece senin kafanın içi; benimle alakası yok ki bunun, hayatla-doğa ile alakası yok ki bunun!
Yaa, salgın şu anda hayvanlarda değil insan türünün kendinde ama insanlar kedileri suçluyor; çok zavallıca, çok acizce!
Hayal ediyorum da, bir gün insan türünün nesli tükenmek üzere ve kediler hakim olmuş dünyaya.Bir dönem dinazorlar hakimmiş dünyaya
İnsan türü 4.5 milyarlık dünya yaşamının çok kısa bir evresine tekabül ediyor. Dinazorlar bile kırıldığına göre... İyi düşünün!
Bütün gözler güzeldir sevgiyle baktıktan sonra!
"Küçük Bey" kedim, geçen yıl İncilipınar Parkı'nda köpeklerden kaçıp ağaca tırmanan ve itfaiyenin yardımıyla kızkardeşiyle birlikte ağaçtan indirip eve getirdiğim kedim. Şimdi çok mutlu yavrum. Siz şimdi bu masum canlılara Korona kedilerden de bulaşır demeye utanmıyor musunuz?
Size bir şey söyleyeyim mi, isterseni beni linç edin; bir kedinin ölümüne, bir insanın ölümünden milyon kat fazla üzülüyorum!
ben vicdansızlıklarla bütünleştiğim an ölümümü gerçekleştirmişim demektir. Kendisi tokken kedilerin aç kalması umurlarında olmayan insanlarla ben bütünleşemem. Gerçek vicdan ve duyarlılık başka bir şeydir. Ben bir kedim eve geç geldiği zaman tedirginlikten agresifleşen bir insnaım. Benden, yapımdan vazgeçmem beklenmemeli. Amaaan, onlar bir hayvan diyemem. Hayvanlar bir robot değil ki. Eğer sen onlara sevgi ile yaklaşırsan, kendi kapasitelerinde ses çıkarıp, elleriyle yüzüne ve dudaklarına dokunup bir şeyler anlatmak isteyen insan gibi canlı olduğunu hissetseydin, daha çok bağırmamı isterdin... Benim yapım bu ve yanlış bir şey yok bunda. Ben çocukluğumdan beri böyleyim ve inandığım doğrularımdan istesem de vazgeçemem. Ben çocukken de kedilere bir şey yapıldığı zaman mahalleyi ayağa kaldıran bir çocuktum... Tecrübelerim doğrultusunda, insan türü de 5-10 milyarlık bir gezegenin çok kısa sürecine tekabül eden canlı türü. İnsnalar da bilimsel olarak düşünebilecek bir yapıdalarsa, bu konuda çaba sarfedip bilinçlensinler. NİYE BEN İNANMADIĞIM YANLIŞLIKLARLA BÜTÜNLEŞEYİM Kİ?
Ben eşitlikçiyim; doğada bana göre her şey eşit yaşama hakkına sahiptir... Ayrıca insalardan soyut yaşmıyorum, sadece toplumun olumsuz taraflarını eleştiriyorum...
Size bir şey söyleyeyim mi, isterseniz beni linç edin; bir kedinin ölümüne, bir insanın ölümünden milyon kat fazla üzülüyorum!
Hayatım boyunca hiç insan türüne yakın hissetmedim kendimi; çünkü hiçbir zaman onlar gibi düşünüp yaşayamadım! Ben kediyimdir!
Virüs sebebiyle 50 kuruşluk maskeyi 10 liraya satarak kendi türü ölürken bile fırsatçılık yapanla, ben nasıl aynı tür olabilirim?
İnsan = Adamın biri susuzluktan serap görüyor ama suyu olan kişi serap görene 1 yudum suyu milyon dolara satmaya çalışıyor!
Bir sorum var: İnsan türü vicdan açısından gelişmiş bir tür müdür? Hayvanlar bile bence daha duyarlı vicdan konusunda!
Hesabında milyon dolarlar olanlar, hastanelere solunum cihazı sağlasalar ya eğer insna iseler? Kendisi Korona'ya yakalansa sanki o milyon dolarlar onu kurtaracak. Demek ki neymiş; doğadaki bütün canlılar eşit, insanlar adaletsizlik yapıyor!
Doğada bütün canlılar eşit yaşama hakkına sahiptir; İnsan türü eşitsiizlik, adaletsilzik ve vicdansızlık yapıyor!
Hayvanları insanlarla eşit tutmam ve öldürülmelerine karşı çıkmamdan ve insanlara karşı onları savunmamdan dolayı inançlılara göre günah işliyorumdur büyük olasılıkla ama benim inancım vicdanımdır; kültürel veya bilim dışı değil. Ok!
Bir kedi karşıdan karşı geçerken dedem tiriyor ezilecek diye; insanlar trafik kazası geçirince bile hiçbir şey hissetmiyorum ARTIK
Sokak kedilerinin mama kaplarını her gün atıyorlar; tıpkı ona bakan hayvanseveri mahalleden uaklaştırdıkları gibi; vicdansızlar!
Siz insanlar, kendi yavrularınızın hayvanların yavrularından daha değerli veya önemli olduğunu mu sanıyorsunuz? Çok yazık! Siz şekilci insanlar, kendinizi hayvanlardan daha güzel bulduğunuz için mi birbirinizi aşağılarken "hayvan gibi" diyorsunuz?
Siz insanlar, kendi yavrularınızın hayvanların yavrularından daha değerli veya önemli olduğunu mu sanıyorsunuz? Çok yazık!
Siz şekilci insanlar, kendinizi hayvanlardan daha güzel bulduğunuz için mi birbirinizi aşağılarken "hayvan gibi" diyorsunuz?
Sizi işi rast gitmeyen insanlar, hiç düşündünüz mü hayvanlara gereken değeri vermediğiniz için işiniz rast gitmiyor...
Karnını yiye yiye sele gibi büyütmüş insan evladı, bana aşağılayıcı söz kullanarak, sokaktaki kedilere mama vermememi istiyor; sen niye yiyiorsan öyleyse? Neymiş, sokağa park ettiği arabasına kediler zarar veriyormuş. Faturasını göstermesini istedim bedelini ödeyeceğimi söyleyerek. Şimdi de her gün mama kaplarını toplayıp atıyor-lar. HASTASINIZ SİZ YA; KORONA VİRÜSÜNÜN LAFI MI OLUR SİZİN RUH HASTALIĞINIZIN YANINDA?
Ay Zeki Müren'e bakın, aynı benim gibi, pardon aynı onun gibiyim! Yalnız değiliz, yalnız değilsiniz, yalnız değiller!
Yanlış anlaşılmasın kusura bakmayın da, bu videodaki bizans kilise müziği ama bizim Türk Sanat Müziği'ne ve ilahilerimize ne kadar çok benziyor....
Suzi kedi kızımın evi terk ettiği anlaşıldı artık. başına bir şey geldiğinden değil. Son 3 gündür eve girmek istemiyordu.Zorla tutuyordum. Çiftleşme dönemiyle çok alakalı değil. kediler çiftleştirkten sonra da eve gelir. En azından karnı acıkınca. daha da önemlisi kedi doğup büyüdüğü evi kovsanızda terketmez. Ama çok kediye bakıp tecrübe ettiğim için, bazı kediler 1 yaşına geldikten sonra evde yaşamak istemiyorlar. lilly kızım da öyle. 3 yaşında. O ama sadece e3vden yemek yiyiuor. Zaten pencere önünde sürekli maması oluyor ama içeriye girip extra değişik yemek ister benden. 2 sezondur da dışarıya yavruluyor. Geçen sezon 2 aylık olduktan sonra eve getirmişti 5 yavrusunu ve sütten kesmişti. Sonuçta halil'in çok iyi ilgileneceğini biliyordu. Suzi de bu yavrulardan biriydi. Çok da seviyordum kızımı ama o gitmek istedi ve gitti. Yapabileceğim bir şey yok. Mesela gelmediği son iki gün öncesindeki son 3 günde de çağırınca sesimi duyup geliyordu ama içeriye kapatacak diye içeriye girmiyordu. O 24 saat dışarıda kalmayı tercih etti. Umarım başına bir şeycikler gelmez ve uzun yaşarın kızım. Seni çok seivyorum...
Cinsellik her nedense bir tabu ve olmaya devam ediyor. İşte eşcinsellikten çok bahsetmem, duygularını bastıralara cesaret veriyor; konuşuyorlar, kendileirni tanımaya çalışıyorlar, yaşamak istediklerini söylüyorlar, yaşıyorlar... Tabi yobazlara göre açık eşcinsel olmak ve eşcinselliği anlatmak bir özendirme sayılabilir. Oysa içinden gelmeyen bir şeye geri zekalılar bile özenmez.
Youtube'u neden çok seviyorum..? Ulaşamayacağım seslere bu sayede aracısız bir şekilde ulaşabiliyorum. Youtube şarkı söylemek isteyenlere fırsat veriyor yani. Çünkü şirketler herkese albüm yapmıyorlardı. Tabiki belli bir kalite de olmalı ama müzik şirketleirnin bakış açısı benim dinlemek isteyeceğim tarzlara prim vermiyorsa ne olacak? Çok iyi sesler çok talep görmüyor diye müzik yapmasaydı, müziğimizin hali ne olurdu... Dinle dinle doyamıyorum bu şarkıya...
Benim şarkısını dinleyeceğim şarkıcı dört oktavlık sese sahip olmayabilir, hatta sesi de kayabilir-detone olabilir ama değişik bir ruhu olmalı dinleyeceğim şarkıcının, sesi falan çatlamalı, kafası da kırık olabilir hatta ama düz olmasın, beni şaşırtsın yaptıklarıyla, denenmemişi falan denesin risk alarak... İnsan çok mükemmelden keyif almayabiliyor bazen... samimiyeti geçmeli insana, ruhu geçmeli...
BU AYIP BİR YAZI DEĞİL ASLINDA; BAZILARINA GÖRE ÇOK TERBİYESİZCE SAYILSA DA!
Ben biyolojik olarak erkeğim ama kendimi erkek veya kadın cinsiyet kimliğinde hissetmeyen birisiyim. Yani erkeklik veya kadınlık nedir bilmiyorum. Yani erkek nasıl hisseder, kadın nasıl hisseder bilmiyorum. Yani insan türünde bir canlıyım işte ve yaşarken herhangi bir cinisyet kalıbında yaşamıyorum. Eşcinsel olduğum için bedensel olarak erkek olanlardan hoşlanıyorum. Onlar da benimle beraber olduklarına göre, onlar da eşcinsel. Demek ki cinselliğimin ve duygularımın yöneldiği erkek bedenlerinin de kendilerini cinsiyet anlamda ne hissettiklerinin bir önemi yok; toplumsal cinsiyete koşullanıp ben erkeğim ve kadınım diye saçmalamadıkları sürece. Mesela transseksüeller; kadınım diye erkek bedenlerinden vazgeçmeye çalışıyorlar. Transseksüelliğe geçmeseler, onlarla beraber olabilirim ama toplumsal cinsiyet kalıbına girmeye çalışmları bende iticilik oluşturuyor. Çünkü ben kadınla beraber olmak istesem, orjinal kadınla beraber olurum. Heteroseksüel erkekler de aynı şeyi söylüyorlar; biz eşcinsel olmasak ve heteroseksüel kadınlarla beraber olmak istesek, doğuştan kadın bedenleriyle beraber oluruz diyorlar. Ama eşcinselliğimizle barışamadığımız için, kadın zannettik diye yırtmak için bunlarla beraber oluyoruz ama penislerini kestirmeyenlerle. Çünkü işin içinde penis olmasa, ne işimiz olabilir ki transseksülelerle, diyorlar. Eğer bir cinsiyet kimliğimin olmasını isteseydim, bu kadın olurdu, KADINLIK değil! Penisli veya vajinalı olmam da farketmezdi ama penisli kadın olmayı tercih ederdim. Çünkü penisimle teslim alabilme gücüm de olacak. Öyle de zaten. Belki de ben penisli bir kadınımdır. Şu anda cinsel gücüm bitti ama penisimden gene de şikayetçi değilim. Penisi karşımda da, kendimde de seviyorum çünkü.
Oh be, bu sene yaşadıklarım Koronavirüs değilmiş. Çünkü 5G'nin etkisinde kalmadığım için, 5G belirtisi de göstermedim!
Pardon ama kadınlara çanta yasaklanmalı. Bi' çantaya milyon lira ödeyenler bile var. Yimbeş kuruşluk poşet neyinize yetmiyo!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder