19 Ocak 2020 Pazar

GRAMMY GOES TO HAKAN EREN!


Hakan Eren... Bazıları için ne ifade ediyor bilmiyorum ama benim için ülkemizde gerçek anlamda müziği ayakta tutmak için en çok çaba sarfeden bir cengaverdir. Lafa geldi mi herkes Ayten Alpman, Neşe karaböcek, Gönül Yazar gibi seslere vefasızlık yapıldığını söyler ama iş icraata gelince herkes "tüccar" kafalıdır. Eğer Hakan Eren olmasaydı... Müziğe, gerçek anlamda müziğe hak ettiği değer verilmediği için, gerçek anlamda müzik biliniyor mu bu ülkede o bile tartışılabilir, bir çok sanatçı resmen emekliye ayrılmıştır müzikten, mecbur bırakılmıştır demek daha doğru olur. Yani eğer bir insan sanatçıysa, iş arar gibi, hatta belli bir kariyerden sonra plak şirketlerine gitmesi gerçekten çok onur kırıcıdır. İşte Halan Eren bu gerçek sanatçılara hak ettiği onuru hatırlatan olağan üstü bir kişiliktir. Ajda Pekkan'a herkes albüm veya single yapar, gerçi kim heyecan duyuyor süperstar serilerinden sonraki çalışmalarına ayrı bir konu, ama önemli olan örnekte olduğu gibi Türkiye'nin en cool divası Lale Belkıs'ı hatırlayabilmek, onun ne mükemmel bir sanatçı ve diva olduğunu müzikseverlere hatırlatabilmektir. Gerçi bunu kim anlayacak diye düşünebiliriz ama gerçek anlamda müzik anlaşılmadığı çin, kimsenin anlamasını beklemek de doğru değil ve buna rağmen bu sanatçıları tekrar stüdyoya sokabilmektir marifet. Hakan Eren'i anlatmak öyle birkaç sayfaya falan sığmaz, onun hayatı bir müzik kitabı olmayı öyle hakediyor ki... Şirketinden çıkan her çalışmada aslında çok değerli mesajlar da gizli. Mesela Serdar Ortaç'ın besteciliğiyle falan dalga geçerler; oysa bana göre öyle güzel melodiler üretmektedir ki... Onun bestelerini hangi sanatçı söylese zirveye taşımadı mı; Sibel Can, Fulden Uras, aklıma gelmedi diğerleri bir anda. Hakan Eren sayesinde Ayten Alpman, Serdar Ortaç bestesi "Yaz Yağmuru"nun söyleyince Serdar Ortaç'ın ne kaliteli eserler üretttiğine şahit olmuş olmadık mı? Ve inanıyorum ki, Hakan Eren'in Ossi şirketinden çıkan çalışmalar birer klasik olacak ve gerçek müzik dinlenmeye başladığı zaman bu ülkede, müzik adına çok değeli birer miras olarak kalacak bu çalışmalar. Ve bu stüdyo çalışmalarını sahneye taşıyor Hakan Eren konser organizasyonlarıyla; hem bu gerçek sanatçıları özleyenlere hizmet etmiş oluyor, hem dediğim gibi sanatçılarımızı onore edip, onların alkış seslerine hasretini dindiriyor. Burada tek tek sanatçı ismi vererek falan ismini hatırlayamayacağım sanatçılara saygısızlık yapmak istemiyorum ama Hakan Eren'in Ossi müzik katolağına bir göz atarsanız, neler yaptığına gözleriniz fal taşı gibi açılabilir; tabi müzikten anlıyorsanız. Eğer Grammy komitesinde yer alsaydım, en başarılı yapımcı, yaşam boyu onur ödülü ve tüm zamanların en değerli müzik emekçisi ödüllerini ona verir, buna bir altın kalp ödülü ilave ederdim. Evren sen ne istiyorsan, onu sana göndersn Hakan Eren. Sözlerimde zerre yılışıklığın olmadığını, aklıma ne geldiyse noktası virgülüne aynen aktardığım ve değiştirmediğim, tamamen çıkarsız samimi duygularım olduğunu bilmeni isterim. Tabi en başta sağlık ve huzur diliyorum. Zaten seni sevmeyenin aklından zoru olduğu için, sevgisiz kalmadığına inanıyorum....
Not: Pardon Hakan Eren'in müzik adına asıl faydasını unutmuşum. Biz de geçmişte yapılan işlerin arşivi falan olmaz. Olsa da plak şirketleri para getirmeyecek diye o albümleri günümüz formatlarına aktarmazlar. İşte Hakan Eren kıyıda köşede kalmış ve bir çok kişinin bilmediği ve bilmeyeceği eserleri dinleyicilerle buluşturur. Bu yazıyı yazarken de bir çok kişinin tanımadığı Neşe Alkan plağı çalıyordu Radyo D'de yaptığı programda...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder