30 Mayıs 2019 Perşembe

Bilinçli bir eşcinsel olmasaydım, transseksüel olmam kaçınılmaz olabilirdi!

Dünya Sağlık Örgütü transseksüelliği ruh hastalıkları sınıfından çıkarmış...
Neden hastalık deniyordu acaba..?
Kişinin bedeniyle barışamamasından dolayı, bedeninden nefret etmesi ve dolayısıyla bedenini değiştirme isteğinden dolayı mı..?
Peki şimdi değişen ne?
Sanırsam, artık insnaların bedenini değiştirme isteğinin bedeniyle barışamamak olmadığı; yanlış bedende doğduğunun kabul edilip, ameliyatla yanlış bedeni düzeltmenin normal olduğudur büyük ihtimal.
(Not: "Yanlış bedende doğmak" ne demek ya? Belki de aslolan eşcinsellik, heteroseksüeller yanlış bedende doğmuştur!)
Bir parantez açayım; İnsanlar nasıl mutlu olacaklarsa, o şekilde yaşama hakkına sahiptir ve doğdukları bedenlerinden istedikleri şekilde tasarruf etmeye kimsenin bir şey demeye hakkı olamaz. (Estetik yaptıranlara, vücutlarına dövme yaptıranlara ne kadar karışabiliyoruz?)


Ama...
1. Tek doğrunun sen olmadığını kabul edeceksin öncelikle.
2. Benzer şekildeki başkalarının da kendilerini sana ters gelecek şekilde ifade etmelerine karşı dilini "krank" burkacaksın! Çünkü herkes çükünü kestirip, vajen taktırma mecburiyetinde değil. Sen bunları yaptırınca, yaptırmayanlardan daha kadın veya daha erkek olmuyorsun?
Hani der ya transsekseller hep, beni sadece ben bilirim, benim doğrularım doğrudur, akademisyenler-doktorlar-uzmanlar beni tam olarak nasıl bilebilirler ki..?
Ben de aynısını söylüyorum, sen-siz nasıl bilebiirsiniz ki "ben"i-"biz"i ama trans hanım ve beyler hemen transfobik damgasını yapıştırıyorlar.
Ben de kendi üzerimden anlatacağım konuya ilişkin duygularımı düşüncelerimi...
Ben de kendimi çocukken erkek gibi hissetmiyordum. Belki toplumsal cinsiyete özenmemden, belki de nedenini hiç sorgulama ihtiyacı bile hissetmiyorum, o dönem ben de rol olarak kadın modelini benimsiyordum. Or'da bir duralım; ben daha o dönemler cinsel kimlikle ilgili hiçbir şey bimiyordum ki... Bildiğim tek şey duygusal ve cinsellik olarak hemcinsimden hoşlanmamdığım. Sonra karşıma eşcinselliğin ne olduğuna dair tanımlar çıkmaya başladı ve eşcinsel olduğumu anladım. Duygularımda bir değişiklik oldu mu; hayır. Ben gene hemcinsimden hoşlanıyordum. Ama zaten ben bir vajinam olsun, memelerim olsun gibi isteklerim var mıydı, feminenleşeyim gibi duygularım hangi seviyedeydi bariz bir şey hatırlamıyorum. Böyle olmaya dair sabit ve kararlı şey yok bilincimde. Erkek olmadığımı biliyordum ama "kadın olmalı mıydım?"ı hiç düşünmedim bile. Yani içimdeki duygulara göre hemcinsim tarafımdan açık ve net bir şekilde sevilmek isteği kesindi ama onun dışındaki kadın cinisyetim belki ortamdan doğan toplumsal cinsiyete dair bir fantezi olabilir en fazla; o da karşı tarafın talebiyle.

Burada insan psikolojisi devreye giriyor. Başkasını tartışmak istemiyorum. Ben hiçbir zaman cinsel yönelimimden dolayı bir çelişki yaşamadım, bir rahatsızlık da duymadım, ben neyim ve neden böyleyim diye de sorgulamadım. Çünkü insan kendini keşfederek, kedini bularak ve bilerek; kendisiyle barışabiliyor, kendini sevebiliyor, kendisini de varolan kalıplara karşı çok güzel savunabiliyor. Eşcinsellik kendinden kaçmamak gibi bir şey benim için. Çünkü özel bir durum eşcinsellik. HATTA ÇOK ÖZEL BİR DURUM. Evrenime o kadar minnetarım ki bu konuda... Çünkü heteroseksüel biri olsaydım, toplumsal cinisyete uygun bir şekilde sürüklenip gitmeyeceğimin hiçbir garantisi yok. Ben eşcinsel olmanın mükafatlarını çok gördüm. Tabiki de bu mükafat dediğim şeyleri sadece cinsel yönelime yüklemek kişiliğime, genel yapıma saygısızlık olur ama eşcinselliğim de bu yapının bir parçası olduğu için, mükafatlara onun da katkısı vardır, hatta bu mükafatların en büyük belirleyici unsuru olabilir diye düşünüyorum... Ben sanatı çok seviyorum. Eğer heteroseksüel biri olsaydım, düz biri olabilirdim. Sanatın olmadığı bir yaşamı ben kupkuru olarak görüyorum çünkü. Bu övünmek değil ama duyarlılığım hat safhada ve bunu kaldırmak zor olsa da, gene de vicdansız biri olmaktansa, vicdanımın sızlamasını her zaman tercih ederdim. Çok eşitlikçiyim; eğer heteroseksüel olsaydım, heteroseksist bir dünyada kesinlikle bunun avantajını kullanmaya çalışırdım ve bu da cinsiyetçiliğe girerdi. Daha hangi birini sayayım ki... İk aklıma gelen ana başlıklar bunlar.

Sadede gelirsek... Eğer ben bilinçli bir eşcinsel olmasaydım... Yani okuyup araştırıp kendimle çok barışık olmasaydım, eşcinselliğimin bana sağladığı avantajların farkında olmasaydım, belki ben de toplumsal cinsiyetin etkisiyle kolaya kaçabilir, transseksüel olabilirdim. Çünkü içinde yaşadığmız toplumun beklentileri bu doğrultuda; hayat erkeklik ve kadınlık üzerine kurulu. Yani eşcinseller bile bu doğrultuda kimlikler belirliyorlar kendilerine. Kimisi erkeğim diye geçinen gizli eşcinseller, kimisi bu gizli eşcinsellerle beraber olan ve heteroseksüel kadınım diye geçinen trans kadınlar veya kimisi ben erkeğim diye geçinen trans erkekler, kimisi bunlarla beraber olan ve lezbiyen olduğunu inkar edip heteroeksüel kadınım diyenler...

Bakınız burası çok önemli... Ben heteroseksüel bir erkek ve kadın olsam, biyolojik olarak doğuştan erkek ve kadın olanları tercih ederdim. Bunda alınacak-gücenecek bir şey yok. Eğer bir heteroseksüel olarak tercihimi translardan yana kullansaydım, eşcinselliğimle barışmak konusunda pürüzler olabileceğiden şüphe ederdim.
O yüzden transseksüelliğin hastalık sınıfından çıkartılmasına cevaben bir soruyla bitirmek istiyorum yazımı...
Transseksüellik psikolojik bir vaka değil derken, yani kişilerin bedenleriyle-doğalarıyla barışmak yerine kendillerini hadım ettirerek sağlıklarıyla oynalamalarını veya ölüme koşmalarını ve de kendilerini kadın veya erkek olduk diye kandırmalarını normal mi sayıyorsunuz şimdi? Çünkü bir insan doğduğu bedeniyle de erkek ve kadındır zaten! Cinsiyetin biyoloji ve sistematiği dışında şöyle veya böyle olmalı diye bilimsel bir kanıtı mı var? Ben de penisli bir kadınım; nasıl çürütebileceksiniz ki bunu? Bir kadının gerçekleştirdiklerini, ben penisim olduğu için gerçekleştiremez miyim? Tabiki de bunları bir transseksüele anlatamazsınız; çünkü dinlemezler; çünkü biliyorsunuz işte!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder