19 Eylül 2018 Çarşamba

Aktivizm nedir ve kedi hakları!

Hayatta insanlara cevabım, söz ile değil bir fiil olmuştur her zaman; çünkü cevabım özümdedir!


Aktivizm bence, yaşam hakları mücadelesidir. Ve bunun illa ki grupsal anlamda bir araya gelerek organize olması şart da değildi. İnsan yaşadığı ortamda da haksızlıklara tepki gösterebilmelidir. Tabi duyarlılık bir kişilik meselesi; hamurda olmayınca pek istikrarı olmayabiliyor; hobi gibi boş zamnaların değerlendirildiği bir heves olarak kalabiliyor. Düşünüyorum da, çocukluğumdan beri bana ters gelen her şeye itiraz ettim. 3-4 yaşlarındayken saçlarımın kesilmesine itiraz ediyordum, daha sonraki dönemlerde yapmak istediklerim konusunda inatlaşıyordum, ağaçların kesilmesine itiraz ediyordum, hayvanlara kötü davranılmasına itiraz ediyordum, her türlü haksızlığa isyan ediyordum bağırarak veya ağlayarak. Yapmak isteyip de yapamadıklarıma tahammülüm yoktu asla! Bilinçlendikçe özgüvenip artıyor ve toplumsallığa hayır diyordum. Daha eşcinselliğimi açıkça dile getiremeyecek yaşlarda "ben eşcinselim" diyemiyordum ama evlenmeyeceğimi söyleyerek bir anlamda kimlik mücadelesi veriyordum. İnsanların eşcinselliğimi anlayıp bunun üzerinden dalga geçmesine dik duruşum, yani ezilip büzülmemem ve çok üzülmemem de bir aktivizmdi aslında. Çünkü ben doğrularıma sonuna kadar inanıyordum; çünkü doğru olduğuna inanmasam bunun arkasında durmazdım, vazgeçerdim kendimden. Oysa bende vazgeçmek diye bir şey olabilir mi?

Hayatımda hiçbir zaman tereddütler olmamıştır. Çünkü net bir kişiliğe sahibim. İnsan net olunca, dürüstlük de otomatikmen geliyor zaten. Çıkarlarıma ters düşüp bana zarar verse bile hayatım boyunca dürüstlüğümden ödün vermemişimdir. Çünkü ben özgür bir yapıya sahibim ve dürüst olmadığım her şey üzerimde bir baskı oluşturacaktır. Çünkü hassas bir kişiliğe sahibim ve inanmadığım şeyleri yapmanın hesabını ben kendime veririm sadece. Oysa ben kafamın içinde lüzumsuzca mahkeme salonları kurmayı hiçbir zaman düşünmedim, dürüst yapımla ters düşmemek için. Zaten bu insana sınırsız bir özgürlük sağlıyor. İnsan kendi kafasının içinde açık ve net olunca; ne baskıya maruz kalıyor, ne de haklarını savunurken bir korkaklığı oluyor. Çünkü insanın alnı ak olunca, savunamayacağı hiçbir şey olmuyor, başı öne düşmüyor, karşı tarafa bulanık görüntü vermiyor üzerine gelinmesine sebep olacak. Açık, net ve dürüst oluşum yüzünden elbette olumsuzluklarla karşılaştım; işten mi atılmadım, şiddete mi maruz kalmadım, laf mı işitmedim; insanlar bir de ya deli gözüyle bakıyor şeffaf insanlara, ya da samimi bulmuyorlar "bu kadar da olmaz" diye. Alışmışlar ya ikiyüzlülüğe ve samimiyetsizliğe çünkü. Ama bu, insana güven duyulmasını sağlıyor. İnsanlara güven vermeten daha önemli bir şey var mıdır şu hayatta? Bir çok insan bu yüzden benimle ilişkisini kesti; çok samimi ve dürüst oluşumu samimi bulmadılar veya onlara ayna olmam ters geldi. Çünkü samimi ve dürüst olmayanları aşırısı rahatsız eder sahtekarlık üzerine bir yaşam kurdukları için.

İnsan şeffaf kimliğine paralel olarak daha cesur olduğu için, haksızlıklara karşı da bir fiil faaliyette bulunma özgüvenine sahip oluyor. Tek başımaydım Denizli'de, hala da öyle sayılır. Çünkü hak mücadelesi denilen aktivizm yürek ister, inanç ister; kalabalıktan çok. Bakıyorum aktivizm yapanlara da, biri ne derse, hurra! Çatlak bir sese bile tahammül edemiyorlar aynı heteroseksist dünyanın bir kopyası olarak. Kendi kuyularını kazdıklarının farkında bile değiller farklı ve mağdur oldukları halde, daha başka farklılıklara tahammül edemedikleri için. Çıkar dünyasının KOBİ'leri gibiler! Bana uymadığı için, LGBTİ+ denilen hareket ile, bir eşcinsel oalrak bağlarım koptu. Oysa farklılıkların, kendi içlirndeki farklı sesleri duymazlıktan gelmeleri veya susturmaya çalışmaları, yerinde saymalarından veya önlerinin kesilmesinden başka hiçbir işe yaramaz; tıpkı transseksüellik gibi! Bunlar tabiki de inandığım kimliğimin mücadelesini vermeme engel teşkil edemez. Homofobik heteroseksizmle beraber, homofobik LGBTİ düşüncesi ile de mücadele etmek aynı kapıya çıktığı için, bana ek bir külfet getirmedi; düşüncelerim aynı, gideceği adres iki olmuş oldu! Şu anda hiçbir LGBTİ platformuyla ilişiğim ve iletişim yok, bundan sonra da olamaz. Çünkü hayatta her aktvizmin misyonunu tamamlamak gibi bir durumu söz konusu. "Eşcinsel hakları bu ülkeye gelmedi ki mücadelesi misyonunu tamamlamış olsun" diyebilirsiniz ama bazı kültürlerde dönüşüm ve değişimin gelebileceği nokta, bazı kültürlerin gelebileceği noktaya asla gelemeyebilir. Çünkü farklılıklar da içinde bulunduğu kültürün, toplumun bir parçasıdırlar ve farklılıklarını o kültürden farklı bir şekilde işletemeyebilirler. Çünkü dışarıdaki kültürü bir tarafa bırakın, içselleştirdikleri kendi içlerindeki kültür buna müsade etmez. Çünkü, mesela geleneksel bir kültürde bir eşcinsel asla iyi ki de eşcinsel doğmuşum demez ve çocuğunun da eşcinsel olmasını istemez. Yani mağdur kesim kendi içindeki homofobiyi yenemedikten sonra, genel anlamda layığıyla eşcinsel haklarının elde edilmesi mümkün olmayabilir. Bu ancak, eşcisnel bireylerin cinsel yönelime dair bilinçlerini genişletmesiyle mümkün olabilir. O yüzden Türkiye'de eşcinsel hakları mücadelesi, öncelikle eşcinsellerden başlayıp LGBTİ+ gibi heterosesksitleşmemesi gerekiyor. O yüzden bana göre, bu ülkede eşcinsel hakları mücadelesi, misyonunu tamamlamış gibi bir şey. 49.5 yaşındayım, 20 yıl daha yaşarsam, bir şey değişmediğini görüp tekrardan bildirirm sizlere; 25 senede bir şey değişmediyse çok da, bundan sonraki 20 senede, öyle teknoloji gibi bir devrim yaratamayız bu konuda; dijitale geçeriz ama eşcinselliğimizle barışamayız öyle kolay kolay bu kafayla.

İnsan mücadeleci olunca, yapmak istedikleri için hep bir mücadele içinde oluyor. Kendisi için mücadele ederken de başkalarının sesi olabiliyor, o sesleri bir araya getirebiliyor ve bir şey için verilen mücadeleyle birlikte sevgi gibi, dostluk gibi, arkadaşlık gibi birlikteliklere de vesile oluyor. Biz hayatı tek parametre olarak yaşamadığımıza göre, hayatın her bir birimi de daha iyi yaşayabilmek için bir mücadele alanı. Sadece cinsel yönelim değil, sağlıklı yaşayabilmek de bir hak, sağlıklı bir şekilde sosyalleşebilmek de; çalışma hakkından tutun da öğrenim hakkına, spor yapabilme hakkından tutun da eğlence yerlerine gidebilme hakkına kadar... Tabi insan yapısına ve de ihtiyaca göre bir mücadeleye girişiyor. Yani eşcinselse homofobiye karşı mücadele ediyor, bulunduğu ortamda mültecilere veya hayvanlara karşı bir haksızlık varsa ona karşı mücadele veriyor. Kasiyerin 1 kuruşum yok diye bana kuruş para üstü vermemesinin mücadelesini vermek de bir aktivizmdir bana göre haksızlığı karşı olduğu için, belediyede büyükler için herhangi bir spor branşının kapatılmasına itiraz etmek de aktivizmdir, hatta sosyalleşmek adına yapılan her türlü aktivite bir aktivizmdir insan yaşamını güzelleştirmek adına.

Ben eşcinsel hakları hareketiyle birlikte çalışma hayatım bittikten sonra spora yöneldiğim için, bu birleştirici ruhumu spor branşlarında da gerçekleştirmeye çalıştım. Bakınız ben yaptım demiyorum; sadece yapıcı kimliğimle katkıda bulunmaya çalıştım ve hayatta bunu mükafatlandırıyor zaten o hedefin gerçekleşmesi şeklinde. Belediyenin spor kurslarıyla sosyal medyayı da kullanarak önce badminton topluluğu oluşturduk ve belediyenin badminton alanındaki çalışmaları şu anda çocuklara yönelmesine rağmen, hem İranlılar olarak badminton çalışmaları devam ediyor kendi imkanları çerçevesinde, hem de elimizden geldiğince Türkler olarak belediyede badminton branşının kapatılmaması için derslere katılıyoruz. Tenis branşında da belediyenin kursiyerleri dışında 30 kişilik bir tenis grubunun içindeyim ve sevgi ile, yapıcılıkla bu işin de üstesinden gelebiliyoruz ve bu çalışmalarımızda da sosyal medyanın, internetin imkanlarını kullanıyoruz iletişim sağlamak amacıyla. Engeller çıkmıyor mu karşımıza; çıkmaz olur mu; ama inanç olunca her şey halloluyor. Olumsuzluk yaratanlar kendiliğinden çekiliyor ve istikrarın karşısında da hiçbir şey duramıyor. Ebet istikrar çok önemli hedefe giden yolda ama bunun için de yaptığın şeyi sevmek gerekiyor.

Şimdilerde yapmak istediğim şey ise kedilerle ilgili. Kedilerle ilgili internet üzerinden bir iletişim platformu kurmak istiyorum onların haklarına dair ve kedilerle daha çok ilgilendiğim için adı "Kedi Hakları" olacak. Belki konuyla ilgili duyarlılıkları bir potada toplayabilirim diye düşünüyorum. Sadece başkalarına yardım değil, aslında daha çok kendim bu konuda yardım almak için ve de bu konudaki inandığım doğruları paylaşmak için böyle bir platform oluşturacağım. Çünkü çoğunluğun hayvan hakları inancı da bana ters geliyor. Mesela ben hayvanların kısırlaştırılmasına ve de kişilerin kendi evlerinde doğan kedileri sahiplendirmek adına doğdukları evden uzaklaştırımasına karşıyım. Kısaca nedir bana göre Kedi Hakları "bana göre"...
1. Çiftleşme ve doğurma hakkı
(Çünkü kediler de sever ve anne olma hakları vardır içgüdüsel olarak.),
2. Doğduğu evde yaşama hakkı
(Kediler doğdukları evi sahiplenirler ve onların psikolojileriyle ve de can güvenlikleriyle oynamaya kimsenin hakkı olamaz. "Sen bir hayvansın, artık seni istemiyorum, git" diyemezsin.),
3. Sokaktaki kedilere barınma hakkı
(Herkes sokaktaki kedilere kucak açmak zorunda. İster bahçesinde, ister apartmanın bir köşesinde...),
4. Beslenme hakkı
(Her çalışan kişi, hayvanlara ödenek ayırmalı cebinden; İhtiyacı olan hayvanlar adına kullanılmak üzere fonlar oluşturulmalı.),
5. Ücretsiz ister sokaktaki, ister sahipli olana bedava sağlık hizmeti
(Tamam veterinerler de haklı, para kazanmak istiyorlar ama hiçbir veteriner ihtiyacı olan bir hayvanın sağlık sorununu geri çevirmemli. Parası olan bir hayvansever, hem kendi hayvanı için hesap öder, hem de ihtiyacı olanlar için zaten. Ama ben evinde hayvan besleyen ve sadece kendi hayvanını düşünenlerin hayvansever olduğuna inanmıyorum.),
6. Kedilere sevgi ve saygı hakkı
(Evet, kedilerin sevilme, başlarının okşanma hakkı vardır. Eğer bunu yapmıyorsan, ben senin sevginden şüphe ederim. Sen insanları da sevemezsn o zaman. Sevmiyorsan da saygı duyacaksın; egosantrik veya insan merkezli olamyacaksın. Çünkü insanLIK bunu gerektiri.),
7. Yasalarla can güvenliklerinin sağlanması hakkı
(Belki de yaptırım gücü sayesinde en önemli ve de derhal hayata geçirilmesi gereken bu ama insan egemen bir dünyada ne kadar eşitlikçi bir yasa hayata geçirilebilir ki; çünkü biz daha kurban kültürü evresindeyiz!),
8. PetShop'lar hayvan haklarının bir parçası olmalı
(PetShop'la kapatılmalı mı; hayır. Çünkü petshop'lar sadece ticaret hane değil. Hayvanlar için hizmet veriyorlar ve de sokaktaki hayvanları sahiplendiren petshop'lar da var.)
Aklıma geldikçe eklerim daha maddeleri.

Not: Unuttum sanırım. Ben yaşlı ve hasta haklarına karşı da acilen bir duyarlılık istiyorum. Çünkü hayatta yaşlı ve hasta olmaktan daha sıkıntılı hiçbir şey olamaz. Bu kesimle ilgilenmek kadar da zor olan da hiçbir şey yoktur hayatta bence bunu yaşayan biri olarak. Engellileri de unutmadım, unutturmayacağım. Çünkü arkadaşlarımla beraber ailemde de var böyle kişiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder